Kokain peşinde!

30 Mart 2023

Peru polisinin iddiasına göre, Türkiye’ye gönderilmek üzere seramik şekli verilerek paketlenmiş 20 milyon dolar değerinde kokain yakalanmış. 

Şu sırada tesadüfen Mülkiye’den arkadaşımız Sumru Akıncı Noyan’ın raflara yeni çıkan “Aklımda Kalanlar” adlı kitabını okuyoruz. Sumru Noyan, mezuniyetten sonra Dışişleri Bakanlığı’na girmiş, başarılı bir diplomat olmuştu. Büyükelçilik sırası geldiğinde de Dışişleri’nden izinli olarak Birleşmiş Milletler’e geçti, Uyuşturucu ile Mücadele Programı’nda (UNODC) üst düzey bir göreve getirildi.

12 yıl görevde kalan Sumru Noyan başarıları nedeniyle merkezi Viyana’daki örgütün başkan yardımcılığına kadar yükseldi.

Sumru Noyan, kitabında, İran, Afganistan, Lübnan, Myanmar, Pakistan Tacikistan, Kamerun, Etiyopya derken sayısız ülkede uyuşturucu ve insan kaçakçılığının kontrolü için yaptığı çalışmaları ve görüşmeleri anlatıyor. Bir kadın için hayli zor zamanlardan geçmiş. Afganistan’da uyuşturucu trafiğinin de

Yazının Devamı

Moda kafe

28 Mart 2023

Kadıköy’ün Bahariye - Moda taraflarında hemen her apartmanın altına kafe açıldı. Buralarda kitapçı, eczane, ayakkabıcı, kırtasiyeci ne varsa kirayı ödeyemedi, dükkândan atıldı. Yerini kafeler aldı. Biraz sermayesi olanlar kulübe kadar dükkânların içine dışına beş on iskemle sığdırıp kafe yaptılar. Bu kadar kafe müşteriyi nereden bulacak, diye düşünüyorduk. Bilememişiz. Bu kafeler sabah akşam müşteri buluyor. Hafta sonları boş masa kalmıyor. “Satacak balın olsun, sineği Bağdat’tan gelir” diye bir söz vardır. O misal. Kafe açanın müşterisi ta kentin öbür ucundan geliyor. Tutucu semtlerin gençleri de geliyor, burada özgürlük havası soluyor.

İnsan sosyal bir varlıktır. Kişiliğini topluluk içinde bulur. 

Cumhuriyet döneminde açılan halkevleri, halk eğitimini sağlamak yanında gençleri bir araya toplamak ve yakınlaştırmak açısından çok önemli birer mekân olmuştu. Buralarda gençler sadece sohbet etmez, müzik, folklor, sanat, edebiyat çalışması yapar,

Yazının Devamı

EYT mutluluğu!

25 Mart 2023

Bankada zaman zaman bizle muhatap olan bir memur arkadaş vardı. Yaklaşık 45 yaşlarında, genç, dinamik bir adam.  Dün bankaya uğradığımızda:

- Sizinle de vedalaşalım, deyiverdi.

- Hayrola ne oldu?

- Erken emekli oldum, önümüzdeki hafta ayrılıyorum.

- Yok canım, bu genç yaşta emekli öyle mi?

-  E ben 12 yaşında başladım çalışmaya. Otuz küsur yıldır çalışıyorum.

- Peki, ne yapacaksınız emekli olunca?

- Dinleneceğim, evde çocukla ilgileneceğim.

Yazının Devamı

Teklif aldım

23 Mart 2023

Yıllardır tanıdığım bir parti yöneticisi dostum hiç beklemediğim bir teklifte bulundu:

- Köşe yazarlığından hâlâ bıkmadın mı yahu, gel seni milletvekili yapalım.

Şaşırdım:

- Sağ ol, dedim, ama o yükün altından kalkamam. Çok özveri isteyen çok zahmetli bir iş sizinki.

- Ama sağladığı avantajlar o denli büyük.

- Mesela?

- Emekliliği de ekledin mi 120 bin lira maaşı var. Lokantamızda fiyatlar on yıl öncesinin fiyatları. Seyahatler için harcırah alırsın. Telefon ücretini Meclis öder. Çalışma odan, sekreterin, danışmanın olur. Tabii daha önemli avantajları da var.

- Mesela?

Yazının Devamı

Mutluluk günü

21 Mart 2023

20 Mart günü yani dün, BM tarafından ilan edilmiş “Dünya Mutluluk Günü” idi. İnsanların mutluluğu hatırlamaları için düşünülmüş bir gün bu.

Mutluluğun tarih boyunca binlerce tanımı yapılmıştır. En yalın tanımı sanırız yıllar önce yazar Peyami Safa yapmış:

Peyami Safa’ya:

- Mutlu adam kimdir? diye sormuşlar.

O sırada sanırız dişi ağrıyormuş.

- Dişi ağrıyan adama göre mutlu adam dişi ağrımayan adamdır, demiş.

Mutluluk genellikle onu kaybedince aklımıza gelir.

Çünkü sahip olduğumuz şeyleri küçümser, sahip olmadıklarımızı önemseriz.

Yazının Devamı

Üçkâğıtçılar

18 Mart 2023

Üçkâğıtçı deyiminin anlamını herkes bilir.

Peki, siz üçkâğıt sisteminin nasıl çalıştığını izlediniz mi?

Bendeniz çok izledim.

Lisede öğlen tatillerinde Galata Köprüsü üzerinde dolaşırken sık sık üçkâğıtçılara rastlar, durup kenardan bu eğlenceli tiyatroyu seyrederdik. 

Üçkâğıtçı küçük bir tabla üzerine üç iskambil kâğıdı koyar. İkisi kırmızı yani kupa, biri siyah yani maça. Kâğıtları  hızla hareket ettirir. Siz üç iskambil arasından siyah olanı bulursanız bastırdığınız paranın iki katını alırsınız. Oynatan bu arada bağırır:

- Bul karrayı, al parrayı!

- Hasan değil basan alıyor aaağbiii!

Tezgâhın çevresine şebekenin adamları müşteri veya seyirci gibi sıralanır. Biri sürekli para basmakta ve karayı bulup kazanmaktadır. Seyirciler arasında bulunan saf köylülerin iştahı kabarır. Çünkü kâğıtlar yavaş hareket etmekte karayı herkes görebilmektedir. Para kazanmak kolaydır. Biri paraları desteleyip gider, bir başkası tezgâh başı

Yazının Devamı

Sular seller

16 Mart 2023

Ülkenin bir yanını sular seller götürüyor. Bir kez daha üzülüyoruz. Marmara Bölgesi ve İstanbul ise kuraklık ve susuzluğun eşiğinde. Kış biterken barajlar beklenen doluluk oranına hâlâ ulaşmadı.

İklim uzmanı Prof. Murat Türkeş’e göre:

. Ülkenin büyük bölümü kasım ayından bu yana çok sınırlı yağış aldı.

. Temmuz ayına doğru sulama suyu ihtiyacımız daha da belirginleşecek. Tahıllarda şu an durum idare edilebilir ama bol su isteyen sebze ve meyvelerde yaz aylarında sorun büyük olacak.

. Türkiye toprağa düşen her damla suya sahip çıkmalı.

Bu uyarılar sık sık yapıldığı halde yağmur sularını biriktirme konusunda pek somut adım atıldığını görmüyoruz

İstanbul’da durum kritik.

İSKİ kuraklık haberleri verirken su tasarrufu çağrısı yapıyor.

Yazının Devamı

Tıp Bayramı

14 Mart 2023

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. 14 Mart 1827, II. Mahmut döneminde, ilk modern tıp eğitiminin başladığı Tıphane-i Amire’nin kuruluş tarihidir.

İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıp okulu öğrencileri 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde işgali protesto için toplandılar. İlk kutlama tıp öğrencilerinin işgale başkaldırısı şeklinde oldu.

Cumhuriyet kurulduğunda ülke salgın hastalıktan kavruluyordu. Cumhuriyet yönetimi koruyucu hekimliği ve salgınları bitirmeyi benimsedi. İlk önemli kuruluş Hıfzıssıhha Enstitüsü oldu. Bu kuruluş salgın hastalıklara karşı aşı üretecek, sonraları ilaç ruhsatlarını verecek, su ve gıda kontrollerini yapacaktır.  Dr. Refik Saydam’ın öncülüğünde kurulan enstitü, 1931’de BCG (verem) aşısını, 1932’de tüm serumları, 1933’te kuduz aşısını, 1934’te çiçek aşısını, 1942’de tifüs aşısını ve akrep serumunu, 1947’de ağızdan BCG aşısını, 1956’da tetanos aşısını üretti.

***

Cumhuriyet’in

Yazının Devamı