Muaviye zamanında Bağdat’a Hazreti Hüseyinüzerine bir sefer düşünülüyor.
Ancak halkın tepkisinden korkuluyor. Muaviye danışmanlarını toplamış durumu görüşüyor. Biri:
- Efendim, diyor, bir dakika izin verin, halkın bu sefere tepki gösterip göstermeyeceğini anlıyalım...
Ve hemen balkona çıkarak aşağıdaki insanlara sesleniyor:
- Ey cemaat... Karar verdik, bundan böyle cuma namazları salı günü kılınacak...
Aşağıda toplanan halk boynunu bükmüş:
- Eh ne yapalım... Söz öyle karar verdinizse öyle yaparız...
Danışman içeri dönmüş:
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Silvan’da yaşanan çatışma ve sokağa çıkma yasağıyla ilgili bir açıklama yaptı ve dedi ki:
“Polis operasyonunun ötesinde ordunun da dahil olduğu bir şehir savaşı yaşanıyor... Devletin elindeki büyük güç ve imkânlarla yürüttüğü savaşa karşı muaazzam bir halk direnişi var.”
Mantık diyor ki:
“Devletin elindeki büyük güçle yürütüyor dediğiniz savaşa karşı muazzam bir direniş ve günlerce sürebilen bir şehir savaşı yaşanıyorsa... Demek ki orada (Sizin halk, bizim terörist dediğimiz) direnenlerin elinde polis ve orduya karşı günlerce direnebilecekleri kadar muazzam silah ve mühimmat var. Dünyada hangi devlet böyle bir şeye göz yumar? Ayrıca... Muazzam bir halk direnişi varsa, Silvan’dan kafileler halinde ayrılanlar kimlerdir?
Demirtaş diyor ki:
“Bir kişi çıkıp, kendini başkan ilân edip ‘Rejimi değiştirdim’ diyorsa milyonlarca insanın talebi ‘terörizm’ olarak nitelendirilemez. Silvan’da terör yok... halk özgür yaşam ve statü talep ediyor.”
Mantık diyor ki: O bir kişi çıkıp ‘Rejimi değiştirdim’ dediğinde buna karşı çıkacak, eleştireceksiniz... Ama benzer tavrı teröristler gösterip kendi kafalarına göre ‘Türkiye’deki idari yapıyı değiştirdim, kendi kendime
CHP’de genel başkan adayları “Ben de varım” diye birer birer ortaya atılırken, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal bir deklarasyon yayımlayarak sorunun “kişi” sorunu olmadığını hatırlattı ve dedi ki:
- İnancım odur ki, bir fikre, kadroya, tabana, örgüte, halka dayanmayan ama kişisel hırslara, pazarlıklara, delege hesaplarına dayalı bir hareketin başarı şansı olmadığı gibi, benim de böyle bir yapıda yerim yoktur.
Mevcut liderlikle ilgili saptaması şuydu:
- Gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi’ne, temel kodlarına aykırı, genetiğini bozan “küresel”, “yabancı” bir yazılım yüklenmiştir. Bu anlamda anti-virüs programı da zaten partinin hafızasında, tarihinde ve ilkelerinde saklıdır.
Kocasakal’ın projesi ise şuydu:
“CHP ve Kemalizm Türkiye için bitmiş bir proje değil; aksine yarım kalmış ve tamamlanması gereken bir projedir. Bu proje tam bağımsızlık, Ulu Önder’in “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” ifadesinde somutlaşan ortak aidiyet duygusuna sahip millet olma, üretime dayalı kalkınma, hakça bölüşme, bilimsel eğitim temelli çağdaşlaşma ve manevi değerlere sahip çıkma, kısaca onurlu fertlerden oluşan bir millet olarak huzur ve refaha erişme,
Yeni anayasa için tartışmalar sürerken... Anayasa Mahkemesi eski raportörü Bülent Serim:
- Bu Meclis yeni anayasa yapamaz, diyor...
Serim’in Odatv’de yer alan görüşüne göre... Meclis, Anayasa değişikliği yapabilir ama “yeni anayasa”yapamaz... Bazı madde-
leri değiştirebilir (nitekim şimdiye kadar 118 madde değişikliği yapılmıştır) ama mevcut Anayasa’yı iptal edip yerine yenisini koyamaz. AKP, CHP ve HDP’ nin demeçlerinde “yeni anayasa” deyimi kullanılıyor. Neden “yeni” anayasa deniyor? Çünkü her üç parti mevcut Anayasa’nın değişmez ilk üç maddesini de yenilemeyi hedefliyor...Bülent Serim’e göre bunlar olamaz. Neden?
Çünkü mevcut Anayasa’ya göre hiçbir organ, “kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi”kullanamaz...
Anayasa, Millet Meclisi’ne (kendilerini o mevkiye taşıyan) Anayasa’yı iptal edip yeni bir anayasa yapma yetkisi vermemiştir... Daha açık konuşmak gerekirse:
“Meclis’in mevcudiyetinin ve meşrui-
yetinin kaynağı ve dayanağı olan mevcut Anayasa’yı yasama organının yürürlükten kaldırması siyaseten ve hukuken olanaksızdır. Mevcudu kaldırmadan da yenisini yürürlüğe koymanın olanağı yoktur. Mevcut Anayasa’nın yetkisiz biçimde bir oldubittiyle yürürlükten
Tarih 8 Mayıs 2015 akşam saatleri... İngiltere’de o gün yapılan seçimden David Cameron’un liderliğini yaptığı Muhafazakâr Parti’nin zaferle çıktığı kesinleşti. Aynı anda İşçi Partisi’nin lideri, 46 yaşındaki Ed Miliband.... Liberal Demokrat Parti’nin lideri, 48 yaşındaki Nick Clegg... Seçimde oy kaybı bir yana, partisinin oyunu yüzde 10 artıran Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin lideri 51 yaşındaki Nigel Farage “Seçimde başarılı olamadık. Bunun sorumlusu biziz” diyerek istifalarını bastılar. Üç istifa 52 dakika içinde tamamlandı...
* * *
Batı’da istifalar neden bu kadar hızlı oluyor? Başarılı olamayan liderler neden aniden istifayı basıyor? Çünkü istifa zamana yayılır, “Liderlik sorununu kurultayda görüşürüz” gibi mesajlar verilirse konu sulanıyor. Liderlik sorunu kurultaya götürülürse meydana gelen çekişmeler partiyi bölüyor, ayrışmaya yol açıyor... Şu anda CHP’de olan gibi...
Partide bazı gruplar şu sırada olağanüstü kurultay için imza topluyor. Yeterli imzayı bulabilmeleri çok zor. Olağan kurultaya da zaten üç ay var. Eğer cesaret gösterip Genel Başkan’ın istifasını isteyebilselerdi, girişimin bir anlamı olabilirdi. Bunu yapamadılar. Oysa istifa çağrısına Genel Başkan ve
Bugün 10 Kasım... Atatürk’ten ayrılığın 77. yılı... Bugün gazetelerde duygulu başlıklar göreceksiniz:
- Atam emanetin emin ellerde, özlemle anıyoruz, Atam izindeyiz, Minnettarız, gösterdiğin yoldan ilerliyoruz...vs..
Atatürk senede bir gün kâğıt üzerinde böyle anılır...
Senenin diğer günlerinde unutulur.
Heykelleri yıkılır. Birileri anıtını kaldırıp yerine çay bardağı koymaya kalkar. Atatürk Orman Çiftliği’nde müze yakılır... Laiklik rafa kaldırılır. Eğitim Arap emperyalizminin kucağına atılır, din istismarı zirveye çıkar...
Atatürk’ün en büyük eserim dediği CHP’den ve milliyetçi geçinen MHP’den ne ses çıkar, ne seda...
Atatürk demokrasinin temeline iki kavram yerleştirmiştir; Bağımsızlık ve laiklik... Bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz. Çünkü o zaman sizi yönetecek olanları halk değil emperyalistler seçer. Laiklik olmadan demokrasi olmaz çünkü ülke o takdirde dinin değişmez kurallarına teslim edilmiş olur.
Bu iki ilkeyi kaybettiğimiz için ülke yolunu şaşırmış durumdadır.
ABD Avrupa Komutanlığı 6 adet F-15C hava muharebe uçağının İngiltere’deki üslerden İncirlik Üssü’ne gönderildiğini bildirdi. Hava savaşında etkili olan bu uçakların Türk hava sahasının korunmasına destek için görevlendirildiği açıklandı. Washington Times gazetesi “F-15’ler Suriye’ye Rus uçaklarını düşürmek üzere gönderiliyor” diye yazdı. ABD Avrupa Komutanlığı uçakların “Türkiye’nin talebi üzerine gönderildiğini” belirtti. Anlaşılan bu uçaklar sınırda devriye görevi yapacak. Strateji Uzmanı Cahit Dilek tehlikelere dakkati çekiyor:
“Sınırlarımızın korunması için ABD’den talepte bulunulması aslında devletin en temel egemenlik haklarından birinin ABD’ye devredilmesi anlamındadır.
Sınır hattında veya Suriye topraklarında Rus uçağı düşürülürse Rusya, Türkiye’yi saldırganlıkla ve Türk topraklarına yönelik karşılık verebilecektir.
Baltık, Doğu Avrupa, Karadeniz ve Suriye’de Rusya’nın etkisini artırmasından endişelenen ABD, NATO’yu kullanarak Rusya’yı durdurmanın hesabını yapmaktadır. Ancak Türkiye’nin bu itişmenin içine girmesi ülke çıkarlarına uygun değildir.”
Sınırlarımızdaki gerginlik bir dünya savaşının çıkmasına yol açacak kadar önemli hale geldi. Ancak muhalefet
AKP’nin büyük farkla iktidar olması CHP’lilerde neredeyse şok etkisi yaptı. Bu partiye oy verenler yanıp yıkılıyor. Peki AKP düşük oy alsa ve bir AKP - CHP koalisyonu kurulsa ne olacaktı? CHP’nin (Tayyip Erdoğan eleştirileri dışında) AKP’nin hangi politikasına itirazı vardı? Hangi konuda AKP’den farklı düşünüyor, hangi konuda farklı bir politikası veya projesi var?
Geçenlerde ilkokul 2. sınıflara Arapça dersi konulacağı açıklandı, CHP’den itiraz duydunuz mu? Çocuklar istemedikleri halde imam hatip okullarına yönlendiriliyor, CHP’nin yakınması var mı? Daha birkaç gün önce Atatürk Orman Çiftliği’nin müzesi yakıldı, tavanı çöktü. CHP’den bir tepki duyuldu mu? Kürt meselesinde “Bu iş Meclis’te çözülür”den başka önerisi var mı?
Kemal Bey, parti yönetiminden öz CHP’lileri temizlemek konusunda gösterdiği cevvaliyeti iktidar mücadelesinde göstermedi. Yılmaz Özdil o yüzden diyor ki:
‘’Yeni CHP guguk kuşudur. Atatürkçüleri, yurtseverleri, ulusalcıları yuvadan dışarı atıp, ikinci cumhuriyetçileri, siyasal İslamcıları, Kürt milliyetçilerini, liboşları, cemaatçileri, soykırımcıları, tescilli ajanları, Sorosçuları monte etmek… Guguk kuşu operasyonudur.”
“Kemal Beyin misyonu CHP’yi