Meclis’te terör...

29 Mart 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan temmuz ayından bu yana Güneydoğu’da yapılan operasyonlarda 355 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanı etkisiz hale getirilen terörist sayısının da 5 bin 359 olduğunu bildirdi. Erdoğan geçenlerde bir konuşmasında:
“Şehitlerimiz oluyor, ama nereden baksanız bire sekiz, bire on karşı taraf etkisiz hale geliyor” demişti.
Genelkurmay da şehit haberlerinin hemen ardından teselli kabilinden etkisiz hale getirilen PKK’lı sayısını veriyor. Bire sekiz değil bire sekiz yüz terörist vursanız gidenleri geri getirmez. Bu ortama yol açanların sorumluluğunu affettirmez. Ayrıca bu ülkede kimse kimsenin ölmesini istemez.
Kimse derken HDPli politikacıları, Kürtçü aydınları, canileşmiş ruhları kastetmiyoruz... HDP Sözcüsü İdris Baluken konuşuyordu dün Meclis’te. Üsluba bakın:
“AKP’nin emrindeki çeteler Kürt illerinde halkı katlediyor, mallarını talan ediyorlar... AKP çeteleri Sur’da insanlığa karşı suç işliyorlar.”
Güneydoğu’da PKK teröristlerine karşı savaşan askerin adı olmuştu “AKP çetesi”... Terörün adı olmuştu “halkın direnişi”...
Bu kafalarla ülkeye barış nasıl gelecek... Meclis bütçesinden terörün sözcülerine maaş ödeyerek hangi barışı

Yazının Devamı

Dündar ve Gül...

27 Mart 2016

Emekli Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un “Kendini Tüketen Hukukun Dramı’ adlı kitabında herkes için yararlı hukuk dersleri yer alıyor.
Yargının gerçekten bağımsız, güvenceli ve yansız olmasını içtenlikle istiyorsak, hangi uluslararası kurallara uymak zorundayız?
Sami Selçuk bu soruya yanıt verirken şu maddeleri sayıyor:
1. Siyasal otorite, yargının yönetimine hiç karışmamalıdır.
2. Siyasal otorite, yargısal bir kararı eleştirmekten kaçınmalıdır.
3. Yargıçların atanmaları, yükselmeleri, yer değiştirmeleri, denetlenmeleri, yürütme erkinden kesinkes ayrı olmalıdır.
4. Yargıcın işine son verilmesi, siyasal erke yasaklanmalıdır.

Yazının Devamı

Puslu ilkbahar...

26 Mart 2016

Sıkıntılı günlerden geçiyoruz... Hemen her gün bindiğimiz metroya bakıyoruz, hâlâ yüzde 50 boşluk göze çarpıyor. Araç trafiği yoğun, imkânı olan arabasıyla çıkıyor dışarı... Trafikte pizzacı motosikletleri çok faal. Belli ki vatandaş yoğun biçimde dışarıya yemek ısmarlıyor... İstiklal Caddesi patlamasından 5 gün sonra İstanbul hâlâ kendine gelemedi.
Turizmci dostumuz İstanbul’da turizmin topu attığını anlatıyor. Ruslardan sonra Almanlar ve İsrailliler de kaçtı. Yabancı büyük şirketler için Türkiye organizasyonları yapan bir dostumuz, turizmin durmasının tam 47 sektörü etkilediğini anlatıyor. Şirketler yoğun şekilde işçi çıkartıyor.
Güneydoğu’dan yürek yakıcı şehit haberleri geliyor. Dün öğle saatleri itibarıyla 5 günde 25 şehit vermiştik. Gazetelerdeki al bayrağa sarılı tabut başında ağlayan dul kadınlar, tabuta sarılmaya çalışan bebekler, vicdanı olan herkeste ağlama duygusu uyandırıyor. Suriye batağında, çözüm sürecinde, Cemaat ortaklığında atılan yanlış adımlar veya küçük oy hesapları can kaybı olarak geri dönüyor. Ekonomi irtifa kaybediyor. Türkiye’yi nasıl bir yarın bekliyor? Bunu kimse bilmiyor? Kimse bunun hesabını yapamıyor? Böyle bir dönem daha önce yaşandı mı? Kimse

Yazının Devamı

Tecavüzün ortakları

25 Mart 2016

Çocuklara tecavüz olayını araştırmak için CHP’nin Karaman’a gönderdiği heyette yer alan Bursa Milletvekili Lale Karabıyık anlatıyor:
“Söz konusu suçlu şahıs 2 ayrı evde iki yıl süreyle bu suçları işliyor, bir evden diğerine çocukları sürekli getirip götürüyor, bu çocukları gezilere de götürüyor.
Yasa diyor ki; tüzel kişilikler ve şahıslar asla ilkokul ve ortaokul seviyesinde yurtlar ya da bu tür evler açamazlar. Yani bu evin veya yurdun, adına ne isim veriyorsanız, açılması illegaldir arkadaşlar, illegal olduğu için de denetimleri mümkün değildir...
Biz, Karaman’da Sayın Valiyle, Savcıyla ve Millî Eğitim Müdürüyle görüştük, kime ait olduğu konusunda hiçbir ipucu vermiyorlardı. Oysa dosyalarda çocukların ifadesi var; KAİMDER’e ait olduğunu, Ensar Vakfına ait olduğunu çocuklar kendi ağızlarından vurguluyorlar.”
-
Olayı gizlemek ve Ensar Vakfı’nı işin içinden sıyırmak için muazzam bir çaba var. Aile Bakanı sözü “Bir defadan bir şey olmaz”a getirerek vakfı korumaya aldı. AKP grubu Meclis’te bu konuda araştırma komisyonu kurulmasına uzun süre direndi. İslamcı parti, dindar kadro vs. görüntüsü altında hangi ahlak dışı gelişmelerin yaşandığını gizlemek için bütün bu çabalar.

Yazının Devamı

IŞİD’in doğum belgesi

24 Mart 2016

BBC televizyonu Belçika’da Müslüman bir din adamıyla konuşuyor... Adam diyor ki:
- Belçikalıların konuşmalarını dinliyoruz... Bizi yok etmekten söz ediyorlar... Oysa IŞİD’in uyguladığı vahşete biz de onlar kadar karşıyız. Biz de onlar kadar lanetliyoruz.
Batı’da Müslümanlara karşı düşmanca bir hava esiyor... Bunun çözümü Müslüman çoğunluğun IŞİD’e karşı sesini yükseltmesi... IŞİD terörünü daha güçlü bir dille kınaması olacak...
Avrupalı ve Amerikalılara gelince.. Onların suçu Müslümanlardan büyüktür.
IŞİD, El Nusra gibi örgütler Batı emperyalizminin yarattığı insanlık dışı yapılardır.
Unutmayalım... IŞİD, El Nusra gibi örgütleri ABD ve Batılılar uzun süre Esad’a karşı da desteklediler. Bu örgütlerin büyümesine yardımcı oldular.
Öncesi de vardı. ABD “ılımlı İslam” adı altında hem Ortadoğu hem Türkiye’de laiklik karşıtı akımları ve siyasi partileri destekledi. Türkiye Cumhuriyeti’ni, laik ve çağdaş kimliğinden uzaklaştırıp ümmet toplumuna dönüştürmek isteyenlerin iktidarına omuz verdi. Türkiye’yi İslam dünyasına laik model olmaktan çıkardı...

Yazının Devamı

Oldu mu be Reza?

23 Mart 2016

Aralarında Reza Zarrab, Reza Sarraf, Rıza Zerrab, Reza Zerrap, Reza Zarraf ve Rıza Sarraf’ın da bulunduğu 1 kişi Miami’de tutuklandı.

Twitter’daki muziplerden biri tutuklamayı yukarıdaki sözlerle duyurdu.

Reza Zarrab ile iki İranlı arkadaşı, İran’a uygulanan ambargoyu delmek ve kara para aklamakla suçlanıyor. New York’un yıldız başsavcısı Preet Bharara 21 sayfalık iddianame hazırlamış. Zarrab şimdi 75 yıl hapis istemiyle yargılanacak. ABD’de “Plea Bargain” adı verilen bir pazarlık sistemi var. Suç ortaklarını açıklayan sanığın cezası indiriliyor. Acaba Reza Zarrab kendini kurtarmak için Türkiye’deki ilişkilerini açıklayacak mı? Basın toplantısı yapan FBI yetkilisinin, “Reza’nın tutuklanması, suç ortaklarına mesajımızdır” sözleri Türkiye’den kimi ünlü isimlerin açıklanabileceği izlenimi verdi. Reza’nın avukatı Şeyda Yıldırım ise bizdeki endişeli çevreleri rahatlatan mesajlar verdi dün:

Zarrab’ın tutuklanmasının 17/25 Aralık soruşturmasıyla bir ilgisi yoktur, dedi, Reza Zarrab Amerikan ambargosunun delinmesi suçlamasıyla tutuklandı...

Yazının Devamı

Cide’de bir akşam!

22 Mart 2016

Hikâyeyi yıllar önce rahmetli Rıfat Ilgaz anlatmıştı...
Rıfat Ağabey bir tarihte, muhtemelen 12 Eylül sıralarında, baba memleketi Cide’ye gidiyor. Aydın Ilgaz da yanında. Devlet, Rıfat Ağabey’le kavgalıdır. Kaymakam daha ilk gün Rıfat Ağabey’le temas koruyor:
- İhbar aldık, diyor, size bir saldırı olabilir. Biz sizi koruyamayız. En iyisi Cide’de hiç kalmayın, ilk vasıtayla geri dönün...
Rıfat Ağabey birlikte geldiği oğlu Aydın’ı çarşıya yolluyor. Rakı, beyaz peynir, domates, kavun ve bilumum içki mezeleri alınıyor.
Akşam karanlığı düşerken caddeye bakan balkona rakı masası kuruluyor. Evin ve balkonun tüm ışıkları yakılıyor.
Rıfat Ağabey ve oğlu Aydın balkonda gece yarısına kadar ufak ufak demleniyorlar.
Cide’nin temiz havasında kafalar bulunuyor, kahkahalar ta uzaklardan duyuluyor.

Yazının Devamı

Kent ıssızlaştı!

20 Mart 2016

Canlı bomba İstanbul’a giriş yaptı. Kente ölümün yanık kokusuyla birlikte korkusu da yayıldı. Sokaklar ıssızlaştı...
Saldırının sokakların, alışveriş merkezlerinin henüz kalabalıklaşmadığı bir zamanda gerçekleşmesi aslında hedefinin başka bir yer olabileceğini de düşündürüyor. Canlı bombanın erken patlaması belki daha fazla can kaybını önledi ama sivillere yönelmesi ve şehrin en merkezi noktasında meydana gelmesi (bu son saldırıyı kim yapmış olursa olsun) terörün tam da klasik hedefine yöneldiğini görüyoruz. Klasik amaç; halk arasında paniğe yol açmak, halkın devlete karşı güvensizliğini artırmak ve belki de halkın güvenlik endişesiyle evlere kapanmasını, ülkede sosyal hayatın, ekonominin zarar görmesine yol açmaktır.
Bu patlama ve artan ihbarlar sonucu halkın eve kapanmasının yanında şehirlerde kepenklerin kapanması, resmi kurumların aynı yabancı elçilikler gibi kapanması da söz konusu olabilecektir. Tabii ki yurtdışından iş ve turistik amaçla gelecek yabancıların sayısında ve iş hayatında keskin azalmalar görebileceğiz. Bu ortamda sokağa çıkmamak çözüm mü? Ne zamana kadar çıkmayacağız? Tam tersine, sokakları doldurup terörü lanetlemek gerekiyor.
İkincisi... Türkiye’yi yanlış

Yazının Devamı