Dokunmatik Meclis!

19 Mart 2016

Dokunulmazlık konusunda Başbakan Ahmet Davutoğlu: “Öteki partilere hodri meydan çektik” diye övünüyor. CHP ve HDP yıllardır dokunulmazlıklar kalksın diye haykırıyor. AKP neden hodri meydan çekmek için 14 yıl bekledi, sormak gerekiyor. Bu arada AKP dokunulmazlıkları bir kereye mahsus kaldıralım derken CHP sürekli kaldıralım ısrarında. Bu tartışmalar arasında CHP’nin hukukçu milletvekillerinden Ömer Süha Aldan’la konuşuyoruz:
- Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri nerede, hangi mahkemelerde yargılanacak?
- İsnat edilen suçun niteliğine göre değişik mahkemelerde yargılanacaklar. Örneğin rüşvet ise ağır cezada, hakaret ise asliye cezada.
- Hâkimleri büyük ölçüde iktidar yandaşı olduğu söylenen sulh ceza hâkimliklerinde yargılanacağını ileri sürenler var.
- Bu hâkimlikler yargılama yapmazlar, onlar sadece kendilerine tutuklamaya sevk ile gönderilmiş kişilerle ilgili tutuklama ya da tutuklamama kararı verirler.
- Yargının iktidarın güdümünde olduğunu söyleyen CHP’nin dokunulmazlıklar konusunda aynı yargıya güven duyan tutum takınması eleştiriliyor.
- Dokunulmazlıklarla ilgili CHP’nin görüşü, ilkesi, tutumu belli. Bugünkü yargının güvenilir olup olmaması ayrı bir sorun.

Yazının Devamı

Dokunma kalbime!

18 Mart 2016

CHP’nin milletvekilleri dokunulmazlıkları konusundaki görüşü yıllardır aynı;
“Kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıklar kaldırılsın.”
HDP’nin görüşü de CHP’ninkinden farklı değil. Durum bu iken Başbakan Davutoğlu’nun dün muhalefete, “Hodri meydan, gelin Anayasa’ya geçici bir madde ekleyerek kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkları kaldıralım” şeklinde rest çekmesi neydi? Pek anlaşılamadı.
Bir CHP’li dostumuz dün soruyordu: Başbakan’ın önerdiği anayasa değişikliği neden kalıcı değil de geçici? Dokunulmazlık yanlış ise bu yanlışı neden geçici olarak kaldırıyoruz da kalıcı kaldırmıyoruz?
AKP’nin kuruluş bildirgesinde dokunulmazlıkların kaldırılması sözü verilmiş ancak sonradan bu söz tutulmamıştı. Sebebi sorulduğunda AKP’liler, “Yargı bağımsız değil o yüzden bu sözümüzü yerine getiremiyoruz” gibi inandırıcı olmayan gerekçeler öne sürmüşlerdi. Şu sırada yargı Cumhuriyet döneminin en güdümlü halini yaşıyor. Ve AKP’liler yargıya ancak şimdi güveniyor! Rakamlara bakıyoruz; 506 dokunulmazlık dosyasından sadece 40’ı AKP’li milletvekillerinin. AKP’lilere ait kritik dosyaların bir kısmının Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık’ta bekletildiği yolunda söylentiler kulağımıza

Yazının Devamı

Türkiye’nin ayarları!

17 Mart 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü 22. Muhtarlar Buluşması’nda yaptığı konuşmada dikatimizi çeken iki görüşten önce doğru olanını belirtelim... Doğru olan “79 milyonuyla biz, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla tek bir milletiz. Bayrağımız dışında bayrak asla tanımıyoruz. Ve tek vatan” sözleriydi. Bu doğruları korumanın, yaşatmanın yolu neydi, derseniz... Onu da bir gün önce Kemal Kılıçdaroğlu açıklamıştı.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ayarlarına dönmesi” daha doğru ifadeyle; kuruluş felsefesini ve ilkelerini hatırlayıp onlara tekrar sarılması.
Olaylar yaşandıkça Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ve hedeflerinden uzaklaşmanın ne kadar yanlış, faturasının ne kadar ağır olduğu tokat gibi suratımıza çarpıyor.
Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşmasında katılmadığımız görüşe gelince... “Erdoğan gitsin demek devlet yıkılsın demektir” görüşüne katılmamız mümkün değil. Cumhuriyetimiz 7 yıl sonra dalya diyecek. Daha öncekileri bir yana bıraksak dahi, bugünkü “devlet”imiz kurulalı neredeyse bir asır oldu. Bu süre içinde kimler geldi, kimler geçti. En başta Mustafa Kemal Atatürk geldi geçti. İnönü’ler, Bayar’lar, Menderes’ler, Demirel’ler, Özal’lar geldi geçti. Ama hiçbiri “geçti” diye devlet

Yazının Devamı

Kontr istihbarat!

16 Mart 2016

Eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Türkiye’nin istihbarat zafiyetiyle ilgili önemli açıklamalar yapıyor. Örneğin polis tehlikeyi fark ettiği anda saldırının önlenmesinin zor olduğunu, istihbarat örgütlerinin daha bombalı araç kiralanırken durumu fark etmesi ve polise haber vermesi gerektiğini söylüyor. Bir yerde diyor ki:

“Milli İstihbarat Teşkilatı, askeri istihbarat, Emniyet istihbaratı yeni baştan ele alınmalıdır. Türkiye’de istihbarata karşı koyma ve güvenlik maalesef yoktur. Kontr-istihbarat dediğimiz karşı istihbarat maalesef yoktur. Türkiye içerisinde cirit atan yabancı ajanların, yabancı istihbarat elemanlarının, onlar adına çalışan haber kaynaklarının, onlar adına çalışan kişilerin sabotajlarının veya diğerlerinin haddi hesabı yoktur ve bu konu maalesef ne MİT tarafından, ne Emniyet istihbarat tarafından, ne askeri istihbarat ya da jandarma istihbarat tarafından doğru dürüst takip edilmemektedir. Türkiye aslında, karşı istihbarat yeterli olmadığı için yabancı istihbaratçıların çalışma yaptığı bir cennettir.”
-
CIA, MOSSAD, KGB gibi örgütlere bu kadar büyük bir hareket alanı bırakırsanız... Geçmiş olsun... Sizin PKK ya da IŞİD militanı

Yazının Devamı

Yaşamamaya alışın!

15 Mart 2016

10 Ekim 2015’te Ankara Gar patlamasında: “Bu saldırı ülkemizin bütününe, halkımızın her kesimine, demokrasiye yapıldı.”
17 Şubat Ankara Merasim Sokak patlamasında: “Teröre karşı 78 milyon vatandaşımızla beraberiz, asla yılmayacağız. Terör örgütlerine karşı verilen mücadeleden asla geri adım atmayacağız.”
13 Mart Kızılay patlaması “Türkiye’yi hedef alan hain odaklar en sert biçimde cezalandırılacaktır.”
Bunlar Başbakan Davutoğlu’nun terörü kınama demeçleri... Patlamalarla birlikte Davutoğlu da kınama dozunu artırıyor. Ama bir faydası olmuyor.
* * *
Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği Amerikan vatandaşlarını teröre karşı uyarıyor. Dikkatli olmalarını istiyor. Amerikan Büyükelçiliği’ne tehlikeyi Türk hükümet kaynakları veriyor. Ancak aynı kaynaklar Türk vatandaşını uyarmıyor. Neden? Amerikalıların canı daha kıymetli de ondan mı?
Ankara’nın 4 aydır Emniyet Müdürü yok. Atanmış müdür olmayınca elbet emniyet birimleri gereğince yönetilemiyor. Bu arada emniyette Cemaate karşı sürdürülen savaş görevin yerine getirilmesini ister istemez etkiliyor.

Yazının Devamı

Atatürk’ün hatırası..

13 Mart 2016

Devlet organı TRT sürekli Atatürk ve Cumhuriyet aleyhinde programlar yapıyor. Ülkeyi yönetenler geri kalmıyor, her fırsatta onlar da Atatürk’ü küçük düşürme amaçlı yalanlar üretiyor.

Atatürk bu ülkenin kurucusudur. Bir birey olmanın çok ötesinde anlamlara sahiptir.
Demokrat Parti 1951 yılında Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’u çıkarırken “Kişi için özel kanun çıkartılamaz” denmiş, bunun üzerine ünlü Alman hukukçu Erenst Hirsch’ten görüş alınmış. Hirsch görüşünde der ki:

“Atatürk adında bir şahıs, hukukî anlamda, artık mevcut değildir. Dolayısıyla, ona yasa yoluyla da bir imtiyaz sağlanması söz konusu olamaz. Söz konusu tasarıda ceza hukuk normlarıyla korunması öngörülen hukukî varlık bir şahıs olarak Atatürk değildir. Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur. İşte, ceza tehdidi altına konulmak istenen davranışlar, halkın içinde yaşamayı sürdüren bu saygı duygusunu, yani merhumun anısını zedelemeye müsait davranışlardır.”

Yazının Devamı

Mutsuz yardımcı!

12 Mart 2016

Görevdeki bakan yardımcıları icra ve imza yetkilerinin sınırlı olmasından şikâyetçi imişler. Hürriyet’teki Gizem Karakış imzalı habere göre bakan yardımcıları Başbakan’dan randevu istemişler, cevap gelmeyince Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu almışlar, topluca Beştepe’ye gidip dertlerini anlatmışlar. Toplantı 4 saat sürmüş. Bütün bakan yardımcıları konuşamamış, o yüzden yeniden görüşeceklermiş. Anlaşılan başka konular da görüşülüyor.

Bakan yardımcılığı diye bir makam ve unvan bizim idari yapımızda yoktu. 2011 yılında bir kanun hükmünde kararname ile girdi. Büyük bölümü seçim kazanamamış AKP milletvekili adayları “teselli ikramiyesi” faslından bakan yardımcısı olarak atandı. O gün bugündür ne iş yaptıklarını pek bilen yok. Bilinen tek şey üçlü kararnameyle atandıkları... Kendilerine dayalı döşeli birer makam odası ile emirlerine birer sekreter ve makam arabası tahsis edildiği... “Verdikleri hizmet” karşılığında da 10 bin lira dolayında maaş aldıkları.

Bunları bir yana bırakıp tekrar Beştepe ziyaretlerine gelirsek... Bakan yardımcılarının, bağlı oldukları bakanları ve Başbakanı atlayıp doğrudan Cumhurbaşkanı ile görüşmeleri, ondan yardım istemeleri hayli tuhaf bir durum.

Yazının Devamı

SELEKTÖR

11 Mart 2016

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 5 Mart’ta yaptığı, “Referandum söz konusu olursa MHP kendi dünya görüşü ve parti ilkeleri çerçevesinde katkı sağlayacaktır” sözlerinin yanlış yorumlandığın belirtti. CHP’li Özgür Özel’in “MHP, AKP’ye selektör yapıyor” ifadesini iftira olarak niteledi. Parti politikasını şöyle açıkladı:
“MHP, anayasa görüşmelerine katılacaktır. AKP mevcut Anayasa’nın ilk dört maddesiyle oynar ve totaliter sisteme kayabilecek bir başkanlık sistemi önerisiyle gelirse MHP yeni anayasa hazırlığına sıcak bakmayacaktır.”
Aynı Devlet Bahçeli 5 Ocak 2016 grup toplantısında bakın neler söylüyordu:
“MHP başkanlık sistemine tümden karşı olup, parlamenter sistemin revize ederek geliştirilmesinden yanadır.”
Bahçeli iki ayda “totaliter olmayan başkanlık sistemine” razı olmuş, totaliter olanına da sadece soğuk bakmakla yetineceğini bildirmiş bulunuyor!

Selanik treni

Yazının Devamı