Talihsiz kaplumbağa

6 Temmuz 2016

Evvel zaman içinde, memleketin birinde kaba saba bir adam yaşardı. Bir gün çayırlarda gezerken kocaman ve çok güzel bir kaplumbağaya rastladı. Karnı da çok açtı, o yüzden kaplumbağayı, itirazlarına aldırmadan torbasına attı ve evine götürdü.Ateşin üstüne tencere koyup su kaynattı. Fakat mizacı gereği (belki de kaplumbağa öldürmenin kötü şans getirdiğini de bildiğinden) zavallı hayvanı dosdoğru kaynar suya atmadı. Tencerenin bir ucundan diğerine dikkatle bambudan bir sopa yerleştirdi, kaplumbağayı dikkatle alıp sopanın tam orta yerine koydu ve şöyle dedi:
“Kaplumbağa Efendi, eğer tencereye düşmeden sopa boyunca yürümeyi başarırsan seni serbest bırakacağım.”
Bilge bir hayvan olan kaplumbağa, adamın dediğini yapmadığı takdirde çorba olmaktan başka seçeneği kalmadığını görüyordu. Kaynar su üstünde attığı her adımda bir sağa bir sola sallansa da bütün dikkatini topladı ve kan ter içinde tencerenin öbür ucuna vardı.
Adam, olayı şaşkınlıkla izledikten sonra, hayranlıkla ellerini çırptı:
- Aferin sana, dedi, haydi tekrar dene bakalım!
Kaplumbağa nerede yanılmıştı?
Bu bilmece Martin Kohen’in “101 Felsefe Problemi” (İş Bankası Kültür Yayınları) adlı kitabında yer alıyor.

Yazının Devamı

Yeni bayramlar...

5 Temmuz 2016

Bayramınız kutlu olsun... Bu bayram evde mi kaldınız, gezide misiniz? Bilemeyiz... Bayramların geleneklerinden uzaklaşıp tatile dönüşmesi konusunda ne düşünüyorsunuz peki?
Bu adeti bugünkü nesil mi başlattı? Yok canım...
Bakınız Nazım Hikmet, 1936 yılında yani bundan tam 80 yıl önce Akşam gazetesinde Orhan Selim imzasıyla neler yazmış:
“Eskiden bayramlar yorgunluk günleriydi. Kapı kapı dolaşılır, el öpülür, el öptürülür, boyuna kapı açılır, misafir ağırlanır, misafir uğurlanırdı.
Şimdi bayramlar, gitgide dinlenme günleri oluyor.
Ben ve benim tanıdıklarımdan birçoğu bu bayram ya şehrin dışında oturan bir akrabaya misafir gidip yeşeren otların üstünde dört gün sırt üstü yattık, yahut kapımızı kapayıp evde başımızı dinledik. Yalnız şunu söyleyeyim ki, bu dinlenme imtiyazı bayram günlerinde işlemeyen kurumlarda çalışanların hakkı oluyor. Yoksa bayram günlerinde de işleyenler için eski bayramlar ne ise yeni bayramlar da o!..
Dikkat ettim, bayram yerleri de gitgide daralıyor, tenhalaşıyor, seslerini, çığlıklarını, alacalı renklerini gitgide kaybediyorlar. Ne kayık salıncaklarının havalanışı var, ne atlı karıncalar. Bayram yerlerinde saçları al, yeşil kurdeleli beygirler birer

Yazının Devamı

İzlanda kadrosu

3 Temmuz 2016

Bir ülke, topu topu 23 kişiyle Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finale kalma başarısı gösterebilir mi? Nereden mi çıktı bu soru ve 23 rakamı, diyorsanız... Buyurun çeyrek finale çıkıp önümüzdeki pazar Fransa ile yarı final maçı oynayacak İzlanda’ya ilişkin rakamlara;
Ülkenin nüfusu 334 bin 319. Bu nüfusun 170 bin 503’ü kadınmış. Şu sıralar devam etmekte olan Avrupa Futbol Şampiyonası erkek maçları olduğuna göre kadınları düştüğümüzde geriye ne kalıyor; 163 bin 816.
İzlandalı oyuncuların tamamı 18 yaşın üstündeki futbolculardan oluşuyor. Peki, İzlanda’da 18 yaş altındaki nüfus neymiş? 40 bin 121. Bu rakamı da çıkınca geriye kalan rakam? 123 bin 695.
İzlandalı futbolcuların tamamı 35 yaşın altında. İzlanda’da 35 yas üstü erkek nüfus ne miymiş? 85 bin 670. 123 bin 695’ten 85 bin 670’i çıkardık mı geriye ne kalıyor? 38 bin 25.
Geliyoruz İzlanda’daki aşırı şişman, dolayısıyla ulusal takımda futbol oynaması söz konusu olmayan erkeklerin sayısına. Tam tamına 24 bin 775 imiş. Çıkarıyoruz 38 bin 25’ten 24 bin 775’i... Elde kalan 13 bin 250. Artık her birinin sayısına ayrı ayrı yer veremediğimiz fiziksel engellileri, tutukluları, futbolla sadece seyirci olarak ilgilenenleri, takımın

Yazının Devamı

MİT uyarmışmış!

2 Temmuz 2016

Türkiye’yi sarsan her kanlı olaydan sonra istihbarat birimlerinin uyuduğu konuşuluyor... Hemen ardından gazetelerde şu haber göze carpıyor:
- MİT önceden uyarmıştı...
MİT kimi uyarmış... Ne zaman ve nasıl uyarmış.. Uyarmış da ne demiş... Siz hiç MİT uyardığı halde önlem almadığı için bir yetkilinin soruşturulduğunu duydunuz mu? Yeşilköy saldırısından sonra aynı haber yayıldı...
CNN Türk canlı yayınında konuşan Ankara Temsilcisi Hande Fırat, “İstanbul’la ilgili olarak da haziran ayının başında, yaklaşık 20 gün önce istihbarat birimleri devletin tepesine ve tüm kurumlarına uyarı yazısı gönderdi. Bu uyarı yazısında yer isimleriyle bu uyarı yer aldı” dedi. Atatürk Havalimanı da uyarılan yerler arasındaymış..
Nasıl bir uyarı olabilir bu... Herhalde şöyle bir şey:
- Dikkatli olun, IŞİD veya PKK orada terör saldırısı düzenleyebilir...
Peki böyle bir uyarının anlamı var mı? Atatürk Havalimanı zaten terörün ilk muhtemel hedefi değil midir? Zaten günü birlik yüksek derecede korunması gerekmez mi?

Yazının Devamı

Özel hatırlatma!

1 Temmuz 2016

Evet, “Hafıza -i beşer nisyan ile maluldür”, yani insan hafızası unutma özürlüdür ama arşiv, kayıtlar, belgeler öyle mi? CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Atatürk Havalimanı’ndaki saldırıdan sonra (Adını DEAŞ olarak değiştirdikleri) IŞİD’e fena halde yüklenen, sanki geçmişte bu kanlı örgütle hiç işbirliği yapmamış, “kanka” olmamış gibi konuşan iktidar sözcülerine çok da eski olmayan geçmişten bazı hatırlatmalar yaptı.
Neler mi söyledi? Buyrun:
“... Temmuz 2014’te İstanbul Ömerli’de IŞİDliler, önce piknik yaptılar, 3 bin kişi, sonra birlikte namaz kıldılar ve cihat yemini ettiler. İktidarda siz vardınız. Ardından Nisan 2015’te Suriye’deki Cisr El Şuğur Alevi katliamının üzerine lokum dağıtıyor bir cani. Bunun üzerine sizin örgütünüzden, Fatih Tezcan adlı bir AKP’li, “İnsan bir lokma ayırmaz mı” diye tweet atıyor. Türkiye’de “IŞİD Store” bile açıldı. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor forması gibi satılıyor IŞİD formaları... IŞİD hediyelik eşyaları satılıyor. Atatürk heykeli önünde IŞİD’le dayanışma masası kurmuş, bağış topluyor adamlar.
IŞİD’e destek Lübnan’da yüzde 1, İsrail’de 2, Ürdün’de 4, Filistin’de 6, Türkiye’de yüzde 8... Altı milyon kişiye denk gelir. On

Yazının Devamı

Halk duymasın...

30 Haziran 2016

Çarşamba sabahının ilk saatleri... Atatürk Havalimanı’ndaki terör olayının üzerinden sadece dört beş saat geçmiş. CNN Türk’te, terör uzmanı Prof. Mesut Hakkı Caşin ile bu terör eylemi konuşuluyor. Söyleşiye reklamlar nedeniyle birkaç dakika ara veriliyor. Yayın tekrar başladığında sunucu Prof. Caşin’e hitaben ;
-Efendim, RTÜK Atatürk Havalimanı’ndaki terör olayıyla ilgili yayın yasağına ek olarak az önce röportaj yasağı da getirdi. O nedenle röportajımızı burada kesmek zorundayız, diyor ve kesiyor.
“Terörle mücadele” tarihine “teröristlerle müzakere”, “teröristleri görmezden gelme”, “terörizmle mücadele edenleri komployla hapislere atma” gibi özgün katkılarımız olmuştu. “Röportajı yarıda kesme” uygulamasıyla buna bir yenisini daha ekledik.
***
Ülkeyi yönetenlerin görevi sanki “olası saldırıları önlemek” değil de, saldırı sonrasında “olası eleştirileri önlemek” için yayın yasağı koymak, interneti yavaşlatmaktır…
Onlara göre Twitter, böyle kanlı olaylar sonrasında yöneticilerin ipliğini pazara çıkarmak, tutarsızlıklarını sergilemek için icat edilmiş bir şeytan aleti... Çok korkuyorlar hatalarının tartışılmasından...Ve eleştiriden kurtulmak için ilk akıllarına gelen sosyal

Yazının Devamı

Uçak üstümüze düştü

29 Haziran 2016

Rus uçağının düşürüldüğünün ertesi günü Tayyip Erdoğan’a CNN sordu:
“Rusya’dan özür dileyecek misiniz?”
Erdoğan’ın cevabı:
“Burada özür dilemesi gereken biz değiliz. Özür dilemesi gerekenler bizim hava sahamızı ihlal edenlerdir.”
Rusya’nın o gün beklentisi Erdoğan’ın özürü değildi. Ankara Moskova’ya üzüntülerini belirtse ipler gerilmeyecek, Erdoğan bugün özür dilemeye mecbur kalmayacaktı.
Ne var ki Ankara uçak düşürmenin fiyakasını sürdürmeyi tercih etti. Ancak turizmciler ağlamaya, domates ve patates üreticileri inlemeye başlayınca fiyakanın sonuna gelindi.
Ulusal gurur, devlet onuru, ülke itibarı falan bir kenara itilerek özür mesajı gönderildi. Üzüntü bildirdik dediler ama Rusya gönderilen kelimenin açıkça “Özür” olduğunu açıkladı. İsrail’le itişme aynı sona ulaştı. Şam’da namaz kılmaya giderken Kudüs’te ağlama duvarının önünde bulduk kendimizi!

Yazının Devamı

CHP reddeder!

28 Haziran 2016

CHP Milletvekili ve Genel Başkan Danışmanı Mehmet Bekaroğlu’nun hazırladığı rapordan bazı satırları bu sütuna taşıdık. Mehmet Bekaroğlu geçen hafta sonu bu raporu eleştirenlere faşist damgası vurdu. Üstelik, kendisi Parti Meclisi’ne Genel Başkan tarafından kadın kotasından sokulan kişi değilmiş gibi, eleştirenleri “parti tabanından gelmeyen kişiler” diye niteliyor. Bekaroğlu sütunumuzda adını vermediğimiz Parti Meclisi üyesi için de “hayali” diyor. Ayıp ediyor. Bu Parti Meclisi üyesi bayramdan sonra yapılacak Parti Meclis’i toplantısında konuşacağı için adını vermek istemedi. Ancak madem Bekaroğlu “Böyle bir kişi yok, Melih Aşık uyduruyor” diye suçlamaya girişti. Biz de o kişinin izniyle adını açıklayalım. O kişi CHP Parti Meclisi üyesi ve geçen dönem İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’dür. Emekli savcı Ali Özgündüz’le dün Bekaroğlu’nun raporunu tekrar konuştuk. Ali Bey görüşünü tekrarladı:
- Sayın Bekaroğlu’nun yaptığı analizlerin tümü yanlıştır, bakış açısı yanlıştır. AKP ve HDP bizi hangi noktalardan vuruyorsa o da aynı noktalardan vuruyor..
- Mesela?
- Mesela CHP’nin Müslümanlarla sorunu var, diyor... Oysa CHP’nin gerçek Müslümanla dindarla asla sorunu olmamıştır... CHP nin

Yazının Devamı