CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın isimlerini vererek, CHP’nin cumhurbaşkanı adayını, üç aylık süre içinde tüm üyelerin katılımıyla belirleyeceklerini ilân etti.
Özgür Özel’in açıkladığı yol haritasına göre cumhurbaşkanı adayını CHP’nin 1.6 milyon üyesi belirleyecek. Yani ön seçim... CHP geleneğinde ön seçimde, seçim tarihinden bir yıl önce partiye üye olmuş kişiler oy kullanıyordu. Özel dün aday belirleme takvimine kadar üye olan herkesin oy kullanacağını açıkladı. Böylece partiye yönelimin artması da hedefleniyor.
Bu formül konusunda İmamoğlu ve Yavaş’ın onayı var elbet...
Böylece CHP’de Cumhurbaşkanı adaylığı konusu sükunetle çözülecek diyebilir miyiz?
Yoksa şimdiden akla gelmeyen tartışmalar ve bölünmeler oluşmaz mı?
Mesela… Ön seçim öncesi iki adayın çevresinde
Yangın sadece otellerde çıkmaz...
Apartmanlarda da çıkabilir...
İstanbul’da rezidanslar hariç apartmanlar genellikle 6 - 7 katlıdır.
Çoğunun altında kafe, lokanta, market gibi iş yerleri bulunur.
Buralarda çalışanlar gece kapıları kilitler giderler. İçerde yanık unutulmuş bir ocak, bir soba olabilir. Buzdolabı, klima gibi elektrikli aletler kontak yapabilir. Gece vakti meydana gelecek böyle bir yangın apartman çıkışını kapatabilir, kapıyı kullanmak mümkün olmayabilir.
O zaman ne yapmalı?
Uzmanlar tedbir olarak evde 10 - 20 metrelik katlanabilir ip merdiven bulundurmayı öneriyor. İp merdiven az yer işgal eder. Bir yatak altına bile sığar. Bir yangın vukuunda hayat kurtarır.
Halen 10 metrelik bir ip merdivenin fiyatı yaklaşık 7 bin liradır. Bir iki pencereye de merdiveni sabitleyecek tertibat yaptırırsanız geceleri rahat uyuyabilirsiniz.
Değerli meslektaşımız, örnek gazeteci Uğur Mumcu’yu, uğursuz merkezlerce katledilmesinin 32. yılında özlem ve saygıyla anıyoruz.
Uğur’un sesi ülkenin semalarından hiç eksik olmadı.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz, derdi.
Doğru bilgiye varmak için sürekli araştırırdı.
Vardığı sonuçları cesurane savunurdu.
Tezlerine inandığı için çok etkili konuşurdu.
Bir konferans çıkışında etkili konuşmasından bahisle:
- Sende teatral yetenek de var, demiştim...
Yürekleri yakan bir büyük facia daha yaşandı... Bolu Kartalkaya’da çıkan otel yangınında karne hediyesi olarak kayağa götürülmüş çocuklar dahil 79 günahsız insan hayatını kaybetti, 50’den fazla yaralı var.
Canını bir şekilde kurtaranlar otelde yangın merdiveni ve yangın alarmı bulunmadığını anlatıyorlar...
Yangın algılama sistemleri konusunda uzman bir dostumuzla ihtimalleri konuşuyoruz... Dediği:
- Otelde yangın algılama sistemi muhtemelen vardır. Oteller sigortalarla anlaşma yaparken bu sistemi mecburen gösterirler. Ancak genellikle zaman içinde sistem bakımsızlıktan bozulur. Denetim olmadığı için sistemin işleyip işlemediği fark edilmez. Bir iki kez de yanlış alarm verince sistem iptal edilir. Böylesi otel yönetiminin daha kolayına gelir.
- Batı’da nasıl yürüyor bu işler?
- Almanya, Avusturya gibi ülkelerde otellerin yangın alarm sistemleri hem çalışır durumdadır hem aynı zamanda itfaiye merkezine bağlıdır. İtfaiye yangını herkesten önce haber alır ve harekete geçer. Eğer yanlış alarm verilirse işletmeye ağır ceza yazılır.
- Başka önlemler de
Son bir hafta içinde sahte içkiden 38 kişi öldü... Ölmeyenlerin bir kısmı da kör oldu, sakat kaldı. Onların sayısını bilmiyoruz...
Böyle bir felaket bir başka ülkede olsa yer yerinden oynar... Bizde olağan vaka sayılıyor. Çünkü gündem yüklü. Ayrıca toplumun bir kesimine “İyi oluyor, içmesinler şu zıkkımı” havası hâkim. Çünkü o kesime alkol en büyük günah olarak tanıtıldı.
Zaman zaman sahte içki üreten ve satanların yakalandığı haberleri gazetelere yansıyor. Ancak ölümler hızlanarak sürdüğüne göre demek mücadele etkisiz.
Hangi içkilerde sahte üretim var?
Bu içkiler daha çok nerelerde satılıyor?
Tüketici bir içkinin sahte olup olmadığını nasıl anlayabilir?
Bandrolün sahte olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Yetkili kuruluşlar halka bu tür bilgiler vermeli. Ancak vermiyorlar.
İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce, cehalet ve güven ikilemi üzerine bir teori ortaya attılar:
“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”
Bu teoriyle ilgili olarak bir araştırma başlatıldı.
Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli olan insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
Bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning - Kruger Sendromunun metni yazıldı:
Bir yanlış kullanım giderek yaygınlaşıyor.
Birkaç gün önce ciddi bir gazetede yine gözümüze ilişti...
“Esenyurt’ta personeller işten çıkarıldı” diyordu haber başlığı...
Personel bildiğiniz gibi, bir firma ya da gruptaki “tüm çalışanları” ifade eder...(İngilizcesi Staff)...
“Personelden bazıları” denebilir... Ya da “personelin bir bölümü” gibi ifadeler kullanabilirsiniz. Ancak belli bir işyerinin bazı çalışanlarından personeller diye söz edilmez.
Personel sözcüğü dilimize Fransızcadan intikal etti. Etmese iyiydi. Ama dile yerleşti ve Türk Dil Kurumu sözlüğüne bile girdi.
Birkaç gün önce bir haberde “konfigüre etmek” diye bir ifade gözümüze ilişti... “Taşere etmek” diye kulak tırmalayan bir başka ifade de sıkça kullanılıyor.
Konuyu sosyal medyada yazınca okurlarımız da katkıda bulundu...
Eczacıbaşı imparatorluğunun başındaki lider; Bülent Eczacıbaşı, yeni bir kitap yazdı:
“Biraz Daha Düşününce”
Bülent Bey alt başlığa “İş insanları için denemeler” demiş ama... Kitap her yaşta, her meslekteki insana bir şeyler öğretiyor... Sadece iş hayatında değil, günlük yaşamda da karşımıza çıkan sorunları algılama ve çözümlememize yardımcı bilgiler veriyor. Anlatım ilginç hikayelerle besleniyor. Mesela...
“Bir samuray savaşçısı öldürülen efendisinin intikamını almakla görevlendirilir. Bir süre sonra aradığı adamı bulur ve köşeye sıkıştırır. Tam kılıcıyla adamın hakkından gelmek üzereyken adam doğrulur, nefretle yüzüne tükürür. Samuray bunun üzerine kılıcını kınına sokar ve oradan uzaklaşır. Neden? Çünkü öfkelenmiştir ve o adamı öldürdüğü takdirde asıl amacını gerçekleştirememiş olacak, kişisel amaçlı bir eylem yapacaktır.”
Bülent Bey bu olayı öfkenin yararsızlığına... Amaç ile öfkenin birbirinden ayrılması gerektiğine