Piyanist Christopher Kiss ve davulcu Georg Kiss kardeşlerin modern caz girişimi OKVSHO Zürih çıkışlı bir ekip. Geçen hafta Londra’nın popüler caz mekânlarından Jazz Café’de OKVSHO + Experience olarak bir konser verdiler. Ben de bu vesileyle yakından izleme fırsatı buldum. İkiliye basta Elias Tim Kirchgraber, saksofon ve flütte Sarah El Hachimi, perküsyonda Janaina eşlike etti. Bu müzisyenlerin tamamı Zürih modern caz sahnesinde faal müzisyenler. Bu etkileyici performans (sahnedeki sinerjiye ve enstrümancılığa bayıldım) bende derhal Zürih’e gitmek ve bu sahneyi keşfetmek gerektiği yönünde bir his yarattı. OKVCSHO’nun müziğive tarzı Dzihan & Kamien, Kruder & Dorfmeister, Mo Horizons tipi ‘90’lar ve 2000’lerin Avrupalı ekiplerini çağrıştırdı bana bir şekilde.
Ekip şu anda turnede. İstanbul maalesef duraklardan biri değil ama belki bu vesileyle birilerinin kadrajına sokmuş olabilirim bu şahane ekibi. Üç albümleri var. Ben konserde satılan 2024 albümü “A Place Between Us”ı aldım. Diğerlerini de mütemadiyen dinlemedeyim.
En iyi film müziği ödülüne dair
Oscar ödüllerinde en iyi orijinal film müziği ya da en iyi şarkı orijinal şarkı dalında ödül alanlar arasında Andrew Lloyd Weber gibi besteciler, Billie Eilish, Lady Gaga gibi pop yıldızları, öncesinde Bob Dylan, Bruce Springsteen gibi rock ve folk starları görmeye alışkınız genellikle. Orijinal film müziği kategorisinde de yine isim yapmış bestecileri ve film müziğinin ustalarını gördük çoğunlukla. Ennio Morricone, Hans Zimmer gibi usta isimler ya da Trent Reznor gibi performansçılık yanında besteciliğe ağırlık verenler. Bu yıl en iyi orijinal film müziği dalında Oscar ödülü “The Brutalist” filmi için yaptığı müzikle Daniel Blumberg’e gitti. Blumberg, Cajun Dance Party’nin kurucularından, ardından Yuck ile alt rock yapmaya başlamıştı. Köşemde yıllar önce çokça yazıp bahsettiğim gruplardan bazıları bunlar. Özelikle 2010’lar indie coşkusunu yansıtan dönemin sevilen isimlerinden. Bu kadar alternatif bir yerden, Londra’nın alternatif kültürünün etkin mahallelerinden Hackney’nin, Dalston’ın barlarından, küçük pub’larından çıkan bir ismin Oscar alması ilginçti. Oscar ödüllerinde sanatsal çerçevenin nereye geldiğinin de bir göstergesi. Blumberg ayrıca benim de ara sıra gidip konser izlemeyi sevdiğim Dalston’daki Cafe Oto’nun destekçilerinden ve buradaki sanatsal topluluğun üyelerinden. Bu küçücük mekânda güzel caz ve deneysel müzik konserleri yapılıyor. Bunlardan bir tanesinde geçen yıl Egberto Gismonti usta bile yer almıştı. Yolu düşecekler için bir öneri olarak köşede dursun.
Ne dinlesek?
Maurice Ravel deyince aklınıza sadece “Bolero” geliyorsa, kusura bakmayın ama bu büyük bestecinin asıl güzelliklerini ıskalıyorsunuz demektir. 7 Mart 1875’te doğan Ravel’in bu yıl 150’nci doğum günü kutlanıyor. Bu vesileyle derhal Ravel’in sonatlarını dinlemeye başlayabilirsiniz. Birlikte çalıştığı piyanistlerden, zamanında Fauré ve Satie’ye de eşlik eden İspanyol piyanist Ricardo Vines onu şöyle tanımlamış 1 Kasım 1896’da günlüğüne yazdığı notta: “Dünyanın en şanssız insanı. Tanrısal ve şeytani özelliklerini bir arada barındıran, ancak gönlünü sanata ve güzelliğe kaptırmış bir deha...”
Vines ile dost olduklarını, Vines’in notlarından hareketle ikisinin Wagner, Poe, Mallarmé ve Baudelaire sevip sık sık bu konularda sohbet ettiklerini biliyoruz. Ravel’in eserlerinin (Debussy gibi) klasik müzikle modern müzik arasında, klasik çağ ile modern çağ arasında bir köprü olduğunu düşünmüşümdür. Eğer vaktiniz varsa bu hafta sonu Ravel’in piyano, ve yaylılar için yazılmış sonatlarını dinleyin. Bunlar aynı zamanda Claude Sautet’nin “Un Coeur En Hiver/Ayazda Bir Yürek” filminin de müzikleri arasındadır ve buradaki hikâyede önemli yere sahiptir.
Yeni çıkanlar
Redd, “Modern İnsanlarız” adlı yeni şarkısını yayınladı. Haftanın en iyi yeni şarkılarından biri olarak derhal ilgilenilsin.
Gripin’in yeni ve elbette romantik rock şarkısının adı “Kim Tutar Beni”.
Mavi, haftanın bir diğer yeni rock şarkısının sahibi. Parçanın adı “her akşam”.
Yıldızı hızla yükselen rapçilerden Doechii bu hafta “Somebody That I Used To Love” samplelarıyla bezenmiş “Anxiety” ile çıkagelmiş. Sample’lar iyidir.
Lady Gaga’nın “MAYHEM” isimli albümü bu hafta yayınlandı ve bütün dünyada haftanın pop olayı olarak öne çıkarılıyor. Önceden iki single yayılanmıştı. Bu hafta öne çıkan parça “Garden of Eden”.
Gün geçmiyor ki bir Blackpink üyesi solo albüm yapmasın. Bruno Mars ile yaptığı APT. Büyük hit olan Rosé’den sonra şimdide Jennie’nin albümü geldi. Bu hafta Dua Lipa’lı “Handlebars” gündemde. K-Pop dünyayı ele geçirmeye devam ediyor.