Rock ve heavy metal gitaristi Metin Türkcan, bambaşka bir müzik türündeki “Anatolian Resonance” adlı yeni bir projesini anlattı
Geçenlerde gündeme gelen ilginç bir projenin duyurusu memleketteki felaket haberleriyle birlikte maalesef doğal olarak ötelendi. Bu rock dinleyicisinin yakından tanıdığı gitarist Metin Türkcan’ın “Anatolian Resonance” adlı projesiydi. Kendisinden bu konuyla ilgili bilgi aldım. Şöyle diyor Metin Türkcan.
“Uzun yıllar rock ve heavy metal çalmama rağmen 10’lu yaşlarda ilk etkilendiğim müzik türü New Age’di. En sevdiğim üçlü de Jean Michel Jarre, Vangelis ve Tangerine Dream’di.
Projenin çıkışı pandemi sırasında oldu. Bu dönemde ukulele ile tanıştım. Beşiktaş’ta mahallede iki kız kardeş Pelin ve Azime Osmanoğlu ile ismini FlightMode koyduğumuz minik bir grup kurduk. Sevdiğim parçaları kendimce duymak, dinlemek istediğim şekilde yorumlamaya çalıştım.
Pandemiden sonra ilk konser zamanı aramıza değerli neyzen dostum Gökhan Özkök de katıldı. İlk dinletimizi bu kadroyla yaptık. Sonra yine bir ara oldu ve 2023 yazında bu projemi yaz boyu tek başıma icra ettim. Daha sonra Ceylan Şensoy ve Serpil Çubukçu sayesinde ‘Anatolian Resonance’ ortaya çıktı.”
Şimdilik sadece “Hayat” isimli bir parça kaydedilip internete koyulmuş. Bundan hareketle Metin Türkcan ve ekibinin tasavvufa çok benzeyen bir müzik yaptığını söyleyebilirim. Şöyle diyor Türkcan; “‘Hayat’ benim bestem olup projenin tek kayıtlı ve tanıtım amaçlı parçası. Ancak proje kayıtlı olmayacak. Dinlemek isteyenlerin sadece konserlere gelerek duyabileceği bir müzik olacak. Temel amacım sadece gelen misafirlerimizin hem gönüllerini hem de kulaklarını mutlu etmek. Müzik bu garip dönemlerimizdeki en önemli şifalarımızdan biridir bence…”
Marianne Faithfull’un ardından
1960’larda Mick Jagger’ın sevgilisi olarak tanınsa da müziğiyle listelere girmeyi başaran dönemin ender kadın şarkıcıları arasında yer aldı. Alain Delon ile oyunculuk yaptı, Bob Dylan’dan Jimmy Page’e en yetenekli müzisyenler onunla çalıştı, ona şarkılar yaptı. Bir dönem bağımlılıkla boğuştu, parasız kaldı sokakta yaşadı. Hayatın en altını ve en üstünü gördü. David Bowie, PJ Harvey, Nick Cave, Lou Reed, Damon Albarn, Jarvis Cocker, dahil pek çok büyük isimle ortak işlere imza attı. Müzikallerde oynadı. 78 yaşında ailesinin yanında huzurlu bir biçimde vefat ettiği açıklandı. Son yıllarında yaptığı albümler ve sağlığının elverdiği ölçüde çıktığı turnelerle gündeme geliyordu. Kitaplar da yazdı. 2014 tarihli otobiyografisi “Marianne Faithfull: A Life On Record”, Salman Rüşdi’nin önsözüyle yayımlandı. İstanbul’a da birkaç kez uğradı, buradaki hayranlarına unutulmaz konserler verdi. Marianne Faithfull bir dönemin kültür ikliminin önemli bir sembolü, ikonik karakterlerinden biriydi. Günümüzün kültürel iklimine de etki eden önemli figürlerden biriydi.
Ne dinlesek?
■ Eda Baba’nın yeni albümü “KOZA” yayında. Bu üçüncü solo albüm, 2024’te yayınlanmış üç eski parça ve altı yeni parçayı bir araya getiriyor. Albüm çıkarmanın günümüz müzik dünyasının şartlarında ne kadar zor bir iş olduğunu zaman zaman anlatıyorum. Bu bakımdan her yerli albüm çok değerli.
Eda Baba, Sinan Kaynakçı (Pinhani), Şenceylik, Üner Demir’den beste desteği alıyor. “Baştan sona sırayla dinleyin şarkılarımı” ricasında bulunuyor sanatçı ve bunu da önemli bir not olarak yazmak istedim.
“Dış dünyayı değil, önce içimde yaşadığım dünyayı değiştirmem gerektiğini çok daha derinden anladığım bir dönemin şahidi bu albüm” demiş. Benim ilk izlenimlerim özenli, besteci/şarkıcı geleneğinin izinden giden bir albüm olduğu. Eda Baba içinde yaşadığımız sıcak gelişmelerin etkisiyle artık ifade etmekten iyiden iyiye imtina ettiğimiz kişisel duyguları, iniş çıkışları ustaca anlatıyor.
■ Glasgowlu post-rock ekibi Mogwai’nin yeni albümü “The Bad Fire” haftanın en güzel gelişmelerinden. Britanya, müzikseverleri hâlâ şaşırtabilen büyülü bir yer. 2021 tarihli Mogwai albümü “As The Love Continues” o zaman listelerde bir numara olmuştu. Bu kadar hızlı gelişen baş döndürücü bir pop arzının insanı serseme çevirdiği bir dünyada post rock hâlâ bir numara olabiliyor bu ülkede, büyülü dememin nedeni o. Yeni albüm Mogwai’nin riff’ler, loop’larla dolu derinlikli müziğinde yeni bir dönemeç. Bu hafta bol bol dinlemenizi öneririm.