Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İtalyan yazar Roberto Saviano’nun 2006 tarihli “Gomorrah” adlı kitabı, Napoli mafyası Camorra’nın iç yüzünü anlatan çok çarpıcı ve sert bir kitaptır. Okumadıysanız da dizisini muhtemelen seyretmişsinizdir. 2004-2005 yıllarında zirve yapan kartel savaşlarını anlatan eserin başlıca mekânı şehrin sırtlarında, Paolo Sorrentino’nun filmlerindeki romantik Napoli’den her anlamda bir hayli farklı Napoli’de, Scampia’da geçer. (Not: Elena Ferrante de şehrin bu yakasından hikâyeler anlatmıştır.)

Camorra’dan geriye kediler kaldı

Scampia ve komşusu Secondigliano, Camorra suç kartellerinin mekânıdır ve buradaki toplu konutlar öylesine işgal edilmiştir ki çoğu yere polis dahi giremez. Savaşların en yoğun döneminde tek bir günde 13 kişinin öldüğü kayıtlara geçmiş. İçinde masum sivillerin de olduğu yüzlerce insanın hayatını kaybettiği bu savaşlara sahne olan iki bölge 1990’ların sonundan itibaren Avrupa’nın uyuşturucu deposu olmuştu.

Haberin Devamı

Güney Amerika’dan Napoli’ye gelen gemilerden indirilen uyuşturucu burada işlenip, paketlendikten sonra Avrupa’ya dağılıyor, bölgedeki neredeyse herkes bu işin bir aşamasında görev alıyor, yani Camorra’ya çalışıyordu. Peki ama neden burası da başka bir yer değil? Hikâyenin bu kısmı mimariyle ilgili.

Scampia’nın yelkenleri diye bilinen Le Vele Di Scampia, mimari yapısıyla çetelere uygun bir ortam sağlıyordu. Elbette bu iş için inşa edilmemişlerdi. Le Vele, mimar Franz Da Silvo’nun tasarladığı, 1962 ila 1975 yılları arasında inşa edilen yedi büyük yapıdan oluşuyordu. Uzaktan bakıldığında dev birer yelkene benzeyen bu binalar yeni ve modern bir sosyal hayat hayaliyle inşa edildiler. Amaç artan nüfusa ucuz konut imkânı sağlamak, bunu yaparken de yeni ve modern bir sosyal yaşam alanı oluşturmaktı. Ancak binalar yıllar içinde suç örgütlerinin kalesi hâline geldi. Bununla birlikte sosyal yapı değişti. İlk gelenler taşındı, yoksul olanlar kaldı ve Camorra’nın sağladığı işlerde çalışır oldu. Labirent gibi planları, kendine has dışa kapalı yaşam biçimiyle sanki bu iş için tasarlanmış gibiydi Yelkenler. Bir süre sonra alan, Camorra’nın neredeyse bağımsızlığını ilan ettiği, Orta Çağ’ın surlarla çevrili şehir devletlerini hatırlatan bir yasak bölgeye dönüştü.

Haberin Devamı

Belediye, başarısız olduğu çoktan kanıtlanmış bu konut ve sosyal yaşam projesini yıkmaya karar verdi ve 1997, 2000, 2003, 2020’de yelkenlerden dördü yıkıldı. Elbette buralarda oturan aileleri boşaltma, onlara yeni yer bulma gibi konular yıllarca bitmeyen bir gündem oluşturdu. Ocak 2025’te son aileler de tasfiye edildi ve beşinci yelken de yıkıldı. Geriye iki tane kaldı. Birinin daha yıkılacağı, sonuncusunun restore edilip yeniden tasarlanarak lüks konut olacağı yazılıyor.

İşte bu noktada başlıktaki bilgiye geliyoruz. 1997’den bu yana devam eden insansızlaştırma tamamlandıktan sonra bölgeye kediler girmiş. Başıboş kediler, insanların boşalttığı konutlara yerleşmiş, yavrulamış ve burayı bir bakıma ele geçirmiş. Gönüllüler, 30 Mart tarihli Corriere Della Sera’ya çalışmaları hakkında bilgi veriyor, yıkım öncesinde kurtarılan ve sahiplendirilen kedileri anlatıyorlar.

Haberin Devamı

1960’larda büyük umutlar ve iyimserlikle inşa edilen ama suçun ve mafyanın simgesi hâline gelen Yelkenler artık kedilerin sizin anlayacağınız. Ancak kedilerin cumhuriyeti uzun sürmeyecek. Yıkım gelecek. 2026’da ilk ailelerin yerleşeceği söylenen modern konutlar çoktan inşa edilmiş bile. Napoli Üniversitesi buraya bir kampüs inşa ediyor. Daha fazlası da yolda. Anlayacağınız eski yıkılırken yine büyük umutlarla, neye dönüşeceği bilinmeyen bir gelecek inşa ediliyor ve kediler, beton denizinin ortasında yükselen beton yelkenlerden olan biteni izliyor şu günlerde.