Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Clint Eastwood’un 1966’da gişe rekorları kıran “The Good, the Bad and the Ugly” (İyi, Kötü ve Çirkin) filminin belki tümünü hatırlamazsınız, ama filmde “iyi” Blondie’nin, stratejik üstünlüğü elinde tuttuğu halde kendisini nasıl tuzağa düşürdüğünü, şimdi intikamını zevkle alacağını anlatmaya dalan “kötü” Tuco’yu küvete gizlediği silahı çekip vururken söylediği ve siyasal söylemin en çok tekrar edilen kuralı olan sözünü hatırlarsınız:

“Ateş edeceğin zaman ateş et; konuşma!”

Trump’ın 12 günlük İsrail-İran savaşını sona erdiren ateşkes anlaşmasını bozan İsrail’e, içindeki sövüp saymalar sebebiyle tekrar etmesek daha iyi olacak konuşması, sanırım, lafı değil icraatı ön plana koyan Hollywood atasözünün tersini kanıtladı. Netanyahu, Trump’ın ateşkes anlaşmasını kolayca ihlal edeceğini sanıyordu; ama dünya televizyonları önünde ABD Başkanı’ndan öyle bir küfür yedi ki, 2 dakika sonra bütün İsrail uçakları hangarlarına girmişti.

Haberin Devamı

Nasıl sağlandığı hala tam bilinmeyen ateşkes anlaşmasını, Trump ağzını bozarak da olsa korurken, akla gelen çok soru var. 12 gün boyunca süren (tiyatro veya değil!) İran-İsrail savaşı, Amerika’nın, her biri 14 tonluk dağ delen bombalarla (Ağır Mühimmat Delici-MOP) bombalayarak, İran’ı nükleer silah üretemez hale getirmesi, sonra iki tarafın da ateşkese ikna edilmesi sırasında, 27 üyeli Avrupa Birliği, NATO’nun Avrupalı 11 üyesi neredeydi? Vara-yoğa demeç veren “Brüksel Lahanaları” (bu terim Hollandalı gazeteci Derk Jan Eppink’e aittir) ve Macronlar, Almanya Şansölyeleri ve dünyayı idare ettiğine kendisini kayıtsız-şartsız inandırmış olan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa neredelerdi? Üye ülkelerin isterlerse nükleer enerji elde edebileceklerine ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) karar ve kurumlarının, aynen AB kararı ve kurumu gibi kabul edileceğine ilişkin 2012 tarihli EuroAtom Anlaşması bulunan AB’nin, İsrail’e söyleyecek hiçbir sözü yok muydu?

Trump bile (nereye neden atıldığı ve ne sonuç alındığı tam bilinemeyen) MOP saldırısından önce 48 saat taraflarla açık ve gizli diplomatik temas yolunu açık tutarken, AB bu kadar kurum ve yetkilileri ile ne gibi temaslar yaptı? Veya neden yapmadı? Trump, en azından, IAEA’nın da Amerikan istihbarat ağının ve kendi ulusal istihbarat direktörü Tulsi Gabbard’ın da “İran’ın elinde silah üretmeye yarayacak arıtılmış uranyum yok!” raporlarını ciddiye almadığını, ancak kendisinin “İran’ın atom bombası yapmaya çalıştığını hissettiğini” söylemek suretiyle, İsrail’in iddialarına geçerlik atfetti.

Haberin Devamı

AB onu da yapmadı. Yani AB’ye göre İran nükleer silah elde etmek üzere miydi? Değil miydi? Almanya başbakanı yarım ağızla “İran’ın veya bölge ülkelerinin nükleer silah üretmesinin arzu edilmediğini” söyledi; ama sonuç itibariyle, İsrail’in İran’a 12 gün süren saldırısı haklı mıydı? Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na bütün AB üyeleri taraftır; ama bu anlaşma ülkelere “Senin nükleer silah üretme niyetin olduğunu seziyorum; bu sebeple senin tesislerini, askeri yönetim ve iletişim tesislerini bombalayacağım!” deme hakkı vermiyor.

Haberin Devamı

Ama Avrupalıların hoşlanmadığı bir İsrail saldırısı da yoktur. İsrail kime nasıl bir savaş açarsa açsın, Avrupalılar İsrail’in kendisini koruma hakkı bulunduğunu söylerler ve İsrail’i savunurlar. 7 Ekim’den sonra 60 bini ceset olarak ortaya olan, ama 400 bine yakını hala enkaz altında bulunan Filistinlerin katledilmesi için İsrail’e silah yollayan Avrupa değil miydi? Netanyahu’yu çağırıp, parlamentosunda konuşturanlar sadece Amerikalılar mıydı?

Hele Brüksel’deki AB makamları! Saniye sektirmeden, İsrail’in arkasında saf tuttular. ABD’nin şaşmaz şekilde İsrail’den yana olmasını sağlayan bir İsrail Lobisi var; döktüğü paralarla, ABD Kongresi’nde ve bürokraside edindiği bir yer var. Avrupa’da İsrail Lobisi yok ama hala 1935-1945 arasında Hitler’in arkasına gizlenerek işledikleri soykırımın kefareti var!