Yarın, Dünya Yaban Hayatı Günü. 2024 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre tatlı su ekosistemlerindeki popülasyon kaybı, yüzde 85 olarak ölçülürken, karasal ekosistemlerdeki kayıplarsa yüzde 69’a ulaştı.
Yarın, Dünya Yaban Hayatı Günü. 2024 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, sadece 50 yıl içinde (1970-2020), izlenen yaban hayatı popülasyonlarının ortalama büyüklüğünde, yüzde 73’lük oranda dramatik bir düşüş yaşandı. En ağır kayıp ise yaşamın filizlendiği suda. Tatlı su ekosistemlerindeki popülasyon kaybı, yüzde 85 olarak ölçülürken, karasal ekosistemlerdeki kaybın ise yüzde 69’a vardığı belirlendi.
Dünya genelinde gerçekleştirilen yaban hayatı izleme çalışmaları, doğada ve biyoçeşitlilikte her anlamda bir düşüş yaşandığına işaret ediyor. Yaşanan kayıpların bazıları küçük ölçekli; ancak türlerin birbiriyle ilişkisi göz önüne alındığında, yol açabilecekleri toplam etkinin büyük ve hızlı bir değişimi tetikleyebileceğinden endişe ediliyor.
Kritik eşiğe yaklaşanlar
Bu kritik eşiğe yaklaşılan alanlar oldu. Mesela Amazon Ormanları… Yağmur ormanlarının yok edilmesi nedeniyle bölgedeki ekolojik denge bozuldu. Orman kaybının yüzde 10 daha artması hâlinde, kritik eşiğin aşılacağı öngörülüyor. Bunun gerçekleşmesi de tonlarca karbonun atmosfere salınması ve dünya genelinde hava dengesinin sarsılması anlamına geliyor.
Bir diğer kritik eşik noktası da Avustralya’nın Büyük Set Resifi’nde yer alan mercanlar. Küresel ısınmanın etkisiyle deniz yaşamı için hayati öneme sahip olan mercanlar ağarıyor. Ve küresel sıcaklıkların artmasıyla birlikte her geçen yıl mercanlardaki kayıp yükseliyor. Mercanların yok olması da ona bağımlı yaşayan 1 milyara yakın nüfusun yaşam şartlarının değişmesi anlamına geliyor.
İnsan gıdası
Belki birçoğumuz farkında değiliz ama yaşadığımız doğal çevreyle derin bir bağa sahibiz. Yok ettiğimiz her doğal kaynak veya tür, zincirleme etkiyle hayatımızda ciddi değişimlere yol açıyor. Yaban hayatına yönelik müdahaleler, kimi zaman şaşırtıcı sonuçlar doğurabiliyor. Bunu en net biçimde Kovid-19 pandemisiyle yaşadık. O açıdan yaban hayatının, vahşi ve sağlıklı kalmasına yardımcı olmak gerekiyor. İyi niyetli girişimler bile tehlikeli olabilir. Mesela son yıllarda sosyal medyaya çok sık yansıyan bir eğilim var. Ayı, tilki, çakal ve yaban domuzlarını beslemek. Yaban hayatı uzmanları, bunun yanlış bir davranış olduğu görüşünde.
Çünkü yaban hayvanlarını beslemek, bir dizi soruna yol açabilir. İnsan gıdası, vahşi hayvanlar için sağlıklı bir seçenek değil. Yaban hayvanları, hayatta kalmak için insanlardan gıdaya ihtiyaç duymazlar ve yanlış gıdalarla beslenirlerse hastalıklara yakalanabilir veya ölebilirler. Besleme, halk sağlığı açısından da tehdit. Çünkü bir bölgede hayvan popülasyonun artması, insanlara ve diğer yaban hayatına hastalık bulaşma olasılığını artırıyor. Diğer yandan insanlara alışan hayvanlar, saldırganlaştıklarında can güvenliği için tehdide dönüşüyor. Kuşların havaalanlarının yakınında beslenmesi de kuşların uçak çarpışmalarına maruz kalmalarına, uçuş gecikmelerine, uçakların hasar görmesine ve insan hayatının kaybına yol açabiliyor. Hayvanların yol kenarında beslenmesi de araç-hayvan kazası olasılığını artırıyor.