Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dün, 22 Mart Dünya Su Günü’ydü. Suya erişim hâlâ dünyanın en önemli sorunlarından biri. Dünya genelinde 1.6 milyar insan güvenli içme suyuna erişemiyor. Ve küresel iklim değişikliği, gezegenin su bütçesini her geçen yıl daha da azaltıyor. Yaşanan su krizinin ayak sesleri, artık bizim coğrafyamızda da hissediliyor.

Kurak günler kapıda

Kurak günler kapıda

Konya’da geçen hafta içme suyunun sulama amaçlı kullanımı yasaklandı. Nedeni ise şehre su sağlayan barajdaki su seviyesinin yüzde 10’un altına düşmesiydi. Üstelik kış döneminde yaşandı bu gelişme. Daha önümüz yaz! Yağışların beklenenin çok altında gerçekleşmesi, bölge için ciddi bir susuzluk riskine işaret ediyor.

Haberin Devamı

Diğer yandan görece daha fazla yağış aldığı düşünülen Marmara’da da, henüz yaz gelmeden su sıkıntısı baş gösterdi. Türkiye’nin 5’inci büyük gölü olan İznik Gölü havzasında, su seviyesi kritik eşiğe ulaştı. Devlet Su İşleri (DSİ), gölün su seviyesindeki azalma nedeniyle tarımsal sulamaları durdurdu.

Tarımsal üretimin merkezlerinden Aydın da üretim sezonuna “su krizi” ile giriş yaptı. Büyük Menderes Havzası’nda barajlardaki su seviyesinin “kritik” noktada olması nedeniyle Aydın Valiliği, tarım alanlarının yarısına su verilemeyeceğini açıkladı. Çiftçilere de, “Su yok, kuru tarım yapın” denildi. Ülkenin güneyi ve güneydoğusunda ise âdeta kuraklık afeti yaşanıyor. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün güncellediği kuraklık haritasına göre bölge, “Acil durum” anlamına gelen şiddetli kuraklığın pençesinde. Bölgedeki birçok kentte barajlar, SOS veriyor. Su krizinin, önümüzdeki yıllarda daha da derinleşeceği aşikâr. Çünkü son 10 yılda, mevcut 25 su havzamızın 20’sinde, önemli azalmalar yaşandı. Adım adım “Su fakirliği”ne doğru yol alıyoruz. İklim krizinin de etkisiyle yer altı ve yer üstü su kaynaklarında dramatik değişimler yaşanıyor. Dünya Meteoroloji Örgütü, 2015-2024 döneminin “en sıcak 10 yıl” olduğunu açıkladı. Geride bıraktığımız 2024 yılı, “tarihin en sıcak yılı” olarak kayıtlara geçti. İklim uzmanları, Türkiye’nin Akdeniz, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinin dünya ortalamasından da daha fazla ısındığına dikkati çekiyor. İstanbul Teknik Üniversitesi İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Barış Önol’a göre, Türkiye’nin bazı bölgelerinde en kötü iklim senaryosunun üst sınırına yaklaşıldı.

Haberin Devamı

En kötü iklim senaryosu

Kötü senaryo, bu bölgelerde şiddetli kuraklıkla birlikte su krizlerinin artması anlamına geliyor. Eskişehir özelinde kuraklık risk analizine yönelik yapılan bir çalışma, kötümser iklim senaryosunun gerçekleşmesi hâlinde, 2040 yılına kadar ildeki 824 bin 269 kişi, 69 kilometrekare orman ve bin 286 kilometrekare tarım alanının kuraklıktan etkileneceğini ortaya koyuyor. Kuraklık riskine karşı önlemlerin bugünden alınması gerektiğini net bir şekilde gösteren bu çalışma, “su fakirliği” yaşayan nüfusun, gıdaya erişimde de ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağına işaret ediyor. İklim krizinin tarımsal üretimde yol açtığı sorunlarla zaten fazlasıyla yüzleşir hale geldik. Sıcaklıkların bir anda 20 derece birden düşmesiyle yurdun her yanında zirai don endişesi yaşanmaya başladı. Çukurova’da daha şimdiden yüzde 50’yi aşan mahsul kayıpları rapor ediliyor. Bir de bu tabloya susuzluk eklenirse, zor bir yazla karşı karşıya kalabiliriz.