Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kentlerde egzoz emisyonu, hava kirliliğini öylesine artırıyor ki âdeta zehir soluyoruz ve ciddi hastalıklarla boğuşuyoruz. Avrupa’da emisyon önlemleri artırılıyor, düşük emisyonlu bölgeler oluşturuluyor. Biz mi? Sadece izliyoruz

Yeteri kadar umursamıyoruz ama araba sevdamız havamızı iyiden iyiye kirletti. Özellikle kent merkezlerinde ölümcül seviyelere ulaşan hava kirliliğinde, fosil yakıt kullanan araçlardan kaynaklı egzoz emisyonunun payı çok yüksek! İstanbul gibi trafik sıkışıklığının yoğun yaşandığı kentlerde yaşayanlar için durum çok daha vahim. Zira araçlar dur kalk yaptıkça kirlilik katbekat arıyor. Farkında olmadan soluduğumuz zehir ve partiküller, akciğerlerimize nüfuz edip, ciddi hastalıklara yol açıyor. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yöndeki uyarılarına karşın, maalesef büyükşehirlerde aldığımız hiçbir önlem yok.

Haberin Devamı

Buna karşın Avrupa’da fosil yakıtlı araçların kaldırılmasına yönelik bir süreç yaşanıyor. Birçok Avrupa ülkesinde emisyon önlemleri katılaşmaya başladı. Fosil yakıtlarla çalışan otomobiller, yaydıkları zararlı emisyon nedeniyle “düşük emisyon bölgesi” ilan edilen yerlere girememeye başladı. Şu an Avrupa genelinde 320 “düşük emisyonlu bölge” var ve bu rakamın 2025 yılına kadar 507’ye çıkması bekleniyor. Londra’da düşük emisyon bölgesinin önümüzdeki yıl 9 milyon insanın yaşadığı alanı kapsayacağı açıklandı. Çevreyi kirleten araçlar, düşük emisyon bölgesine girerlerse 15 pound ceza ödeyecekler. Fransa’da da 2024 yılından itibaren 45 kentte, düşük emisyonlu bölgelere dizel araçların girişinin yasaklanması planlanıyor. Geçtiğimiz günlerde ülkede bir ileri adım daha atıldı. Trenle yolculuğun 2 buçuk saati geçmeyeceği mesafelerde, artık iç hat uçuşlarının yapılmaması kararlaştırıldı. Açıklanan planlara göre, kentlerin bazı bölgelerinde düşük emisyona bile izin verilmeyecek. Sıfır emisyonlu bölgeler oluşturulacak.

Emisyonsuz şehir ne zaman

Bir düşük emisyon bölgemiz bile yok

Avrupa, düşük emisyon bölgelerini yaygınlaştırarak ve sıfır emisyonlu ulaşım politikasıyla havasını temizlerken, bizdeyse benzinli ve dizel otomobiller için bayilerde sıfır araç kuyruğu oluştuğunu görüyoruz. Daha ilan edilmiş tek bir “düşük emisyon” bölgemiz yok. İstanbul’da tarihi yarımada için yıllardır böyle bir uygulama gündemde, ancak uygulamanın kapsamı ve tarihi hâlâ net değil. Üstelik yolların yetersiz kalmasına rağmen, kentte trafiğe her yıl 200 binden fazla araç katılıyor. Araç sayısı 5 milyona yaklaşmış durumda. Böyle bir ortamda temiz hava solumak mümkün mü? Bilim insanları da yıllardır bu tabloya dikkatleri çeken uyarılarda bulunuyor.

Haberin Devamı

Duraklarda bile maske takılmalı

Onlardan biri de Prof. Dr. Selahattin İncecik. Yıllardır hava kirliliği çalışan ve kendine ait 3 istasyonla kentteki hava kalitesini anbean ölçen İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İncecik, bazı ilçelerde dizel araçların yasaklanması gerektiğini söylüyor: “İstanbul’un birçok ilçesinde egzoz emisyonu kaynaklı ciddi partikül kirliliği var. Bazı ilçelerde dizel araçlara sınırlamalar getirilmesi ya da yasaklanması gerekiyor. Herkes dizelden kaçarken, bizdeyse dizel araç satışlarında patlama yaşanıyor. Özellikle ağır tonajlı dizel araçların, insanların yürüme alanlarının yoğun olduğu şehir merkezlerine girişi yasaklanmalı. Maske Kovid-19’la hayatımıza girdi ama ben hep öğrencilerime de derslerde, ‘otobüs duraklarında asla maskesiz durmayın’ derdim. Çünkü o ağır tonajlı araçların çoğu dizel ve çok yüksek partikül yayıyorlar. Bu partiküller de gencecik çocukların alveollerine kadar inip orada yıllarca kalıyor.”

Haberin Devamı

Otobüs durakları ve trafik yoğunluğun yaşandığı kavşakların sağlık riski açısından sıcak bölgeler olduğuna işaret eden Prof. Dr. İncecik, “Mesela benim Göztepe E5’deki istasyonumdan gelen sonuçlar facia! Kirletici değerler bütün gün yüksek. İnsanlar Bağdat Caddesi’nde yürüyor, çocuklarını da yanlarına alıyor. Ama caddenin hemen yanı başında gün boyu dur kalk yapan bir trafik var. Bu gibi alanlar ve tarihi yarımada gibi bölgelerden başlayarak İstanbul ve diğer illerde hızla ‘emisyonsuz bölgeler’ oluşturulmalı. Birileri bu kontrolsüz yapıya müdahale etmeli” uyarısında bulunuyor.