Tarımsal üretimde kullanılan pestisitler, günümüzün en büyük endişesi. Çünkü sebze ve meyvelerden, bulaşık yoluyla soframıza kadar ulaşabilen pestisitlerin kanser, kalp hastalıkları, solunum problemleri ve alerjik problemler gibi çeşitli kronik rahatsızlığa neden olabildiğini ortaya koyan birçok bilimsel çalışma var. Dolayısıyla yediklerimizin hangi oranda pestisit birikimini barındırdığı, herkesin merak ettiği bir konu. Buna dair önemli bir güncel çalışma yayınlandı. Greenpeace Türkiye, İstanbul’daki pazaryerlerinde satılan 155 sebze ve meyve örneğini, akredite bir laboratuvarda analiz ettirerek, sonuçlarını kamuoyuna açıkladı. Maalesef analiz sonuçları, hiç de iç açıcı değil! Her 3 sebze meyveden 1’indeki tarım zehri oranı, Türk Gıda Kodeksi’nde kaydedilen maksimum limiti aşıyor.
Salamura yaprak ve üzüm
Daha önce bu köşede potansiyel tehdit birkaç kez vurguladığımız salamura yaprak, “en kirli” gıda sıralamasının en üst basamağında yer almıştı. Analiz edilen 10 salamura yaprak numunesinin 8’i, pestisit yatırımı açısından uygunsuz çıkmış. Bir numunede 20, diğerinde ise 21 farklı tarım zehrinin birikimi saptanmış. Tabii benzer tablo, salamuranın toplandığı bağlardaki üzümler için de geçerli. Üzümde de 18 farklı pestisit etkeni madde birikiminin saptandığı numune var.
Bu sonuçlar, “kokteyl etki” diye anılan pestisit tehdidiyle güncel bir şekilde karşı karşıya kaldığımıza işaret ediyor. Zira analiz edilen 155 numunenin yüzde 61’inde, birden fazla sayıda pestisit birikimi saptanmış. Pestisit risk değerlendirmeleri genellikle tek bir kimyasal olarak yapılır. Maksimum tolere edilebilir limit de bu risk değerlendirmeleri belirlenir. Ancak aynı anda birden fazla pestisit maruziyetinin sağlığa etkisi, çok daha endişe verici bir kriter. Mesela Fransa’da, insanların beslenme yoluyla en fazla maruz kaldığı 5 pestisit ile ilgili bir çalışmaya göre, bu pestisitlerin çok düşük dağılımları olsalar dahi hep birlikte bünyeye alınması durumunda, gen hasarına (genotoksik etki) yol açıldığı gösterilmiş.
Araştırmada dikkatleri çeken bir diğer sonuç da analiz edilen 15 ıspanak numunesinden 10’unun, limit aşan oranda pestisit içermesi. Sağlıklı sebzelerden biri olarak bilinen ıspanakta, çoklu pestisit miktarına da rastlanmış. Hatta çalışma, analiz edilen 10 ıspanakta, tarım kimyasallarının dağıtımının yasak olduğunu gösteriyor. Benzer durum, kıvırcık marul için de geçerli. Analiz edilen dört adet normal numunede tam dokuz adet yasaklı pestisit saptanmış. Kıvırcık marulların yüzde 40’ındaki pestisit yoğunluğu da limitlerin üzerinde ortaya çıkmış. Analiz edilen altın elma ve starking elmalarının yüzde 30’u, dolmalık biber ve patlıcan örneklerinin de yüzde 20’si uygunsuz.
Çalışma, endokrin bozucu kimyasalların da soframıza ulaşmasını ortaya koyuyor. İncelenen 155 örneğin 49’unu (yüzde 31.6) hormonal sistem parçaları, gelişme gelişimleri, kanserojen ya da üreme sağlık açısından tehdit oluşturan en az bir pestisit gelişimini gösteren araştırma, en fazla gelişimsel pestisit kalıntısının armut ve üzüm örneklerinde ortaya çıktığına işaret ediyor.