Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şehirden köye âdeta bir göç yaşanıyor. Ve bu tersine bir göç değil; aksine şehrin kaotik yaşamı içinde yoğrulanlar, birden yorulduklarının farkına vardılar ve kırsal yaşam içinde çeşitli girişimler kurarak, başka bir hayata adım attılar. Bunlardan biri de keçi çobanlığına soyunan bir avukat

"Çobana kız bile vermezler' diye köyleri boşaltıp, büyükşehirlerde yaşam mücadelesine tutuştuk ama özellikle pandemi sonrası köylere yönelik ilgi, iyiden iyiye artmaya başladı. Artık kırsalda tarım ve hayvancılık girişimi kurmak, oldukça popüler. Sosyal medyada birbiri ardına gördüğümüz, 'Başka bir hayat mümkün' dedirten profiller de bunun en somut kanıtı. O profillerden biri de avukat Umut Çakır'a ait.

Haberin Devamı

Çakır, dava dosyaları, mahkeme koridorları, duruşmalar ve kent koşuşturmacasını erteleyip, bambaşka bir yaşama yelken açan şehirlilerden. Aslında köyde doğduğu için şehre de pek alışamamış. Çocukluğunun geçtiği Tokat'ın köyünden üniversite eğitimi için geldiği İstanbul, yıllar içinde onu nefessiz bırakınca, çareyi tekrar doğaya dönmekte bulmuş. Kandıra'ya bağlı Yağcılar Köyü'nde satın aldığı 12 dönüm tarlaya, taştan bir ahır yaparak başlamış işe. Sonrasında da İstanbul'a gide gele yavaş yavaş hayalindeki çiftliği inşa etmiş.

Avukatlıktan çobanlığa

'Sosyete çobanı'

Şimdi, 100'den fazla Saanen keçisiyle süt ve süt ürünleri üretimi yapıyor. 'Sosyete Çobanı' sloganıyla açtığı Instagram ve Youtube profillerinden kırda yaşama dair anekdotlar paylaşan Çakır, kırsal yaşamı öze dönüş olarak tanımlıyor. Çoban sıkıntısı çektiği dönemlerde keçileri otlamaya kendisi götüren ve çiftlikte; akademisyenden savcıya, banka yöneticisinden doktora birçok farklı meslekten insanı bir günlüğüne çobanlık yapmak için ağırlayan Çakır, "Çobanlık en sevdiğim iş diyebilirim. Başka hiçbir kaygım olmasın, keçilerin peşinde bir ömür tamamlarım ve geriye dönüp baktığımda bir ömür ziyan olmuş demem. Maalesef şehirleşmeyle birlikte tarım ve hayvancılık bu topraklarda alt zümreye ait bir iş olarak görülmeye başlandı. Bu algı nedeniyle de köyler boşaldı. Burada genç kalmamış. Herkes tarlalarını satıp, şehirde yaşamanın peşinde ama bakıyorsunuz geçmişte tarlasını satanlar, şimdi satın alanların evlerinde temizlikçilik yapar hale gelmiş. Bu döngüyü kıracak örnek bir tesis oluşturmak istiyorum. Belki, kalan köylüler de buradan cesaret alıp, tekrar tarım ve hayvancılığa heves ederler" diyor.

Haberin Devamı

Avukatlıktan çobanlığa

Süt yetişmiyor

Tabii, çiftliğin köyde örnek olabilmesi için ekonomik açıdan kendi kendine yeten bir işletme olması gerekiyor. Çakır, şu an için avukat olan eşinin de dahil olduğu avukatlık bürosundan hâlâ çiftliğe bir miktar takviye yaptıklarını ancak gelinen noktada artık süt talebine yetişemez duruma geldiklerini anlatıyor; "Keçi sütüne talep çok fazla çünkü sağlık açısından anne sütüne en yakın süt, keçi sütü. Keçi çiftliğini de o yüzden seçtim. Kanser olan bir yakınım, tedavisine destek olması için doğal keçi sütü arıyordu. O sırada ben de araştırma için çiftlikleri gezdim ve bazı işletmelerin hazır katkılı yem kullandığını gördüm. Oysa ki keçi, kendi yiyeceğini doğadan çıkarabilen bir hayvan. Biz burada keçileri merada büyütüyoruz. Sadece kırağı olduğu günler, yonca takviyesi yapıyoruz. Hazır yem vermediğimiz için hayvanlar doğal besleniyor ve sütleri de doğal oluyor. Bu nedenle İstanbul'dan bile süt almaya gelenler var. Bu dönem yavrulama zamanı. Şu an hiç sütümüz yok. Peynirimiz bile ancak kendi yiyeceğimiz kadar kaldı." Çakır, çiftliğe bu yıl ekoturizm özelliği de kazandırmış. Kır hayatını deneyimlemek isteyen konukları çiftlikte ağırlamaya başlayacaklarını anlatıyor.

Haberin Devamı

Gıdanın her geçen gün daha da değer kazandığı günümüzde, yerel çiftliklerin elde edeceği başarı, gıda çeşitliliği ve bağımsızlığı adına oldukça önemli. Zira bugün neye sahipsek, toprağa borçluyuz. Betona gömmeyip sürdürülebilir yaşamı inşa ettiğimiz doğa, tek kurtuluşumuz.