Yeni Vergi Yasası'na göre

27 Temmuz 1998

       YAZAR olduğum kadar da iş hayatının değerli bir üyesiyim.
       Bir şişe Fanta'ya bir bidon su katıp limonata diye satarak başladığım iş hayatımda yapmadığım iş kalmadı... Berber çıraklığından uçak pilotluğuna, tezgahtarlıktan, tabelacılığa kadar ne iş olursa yaptım.
       Bu yüzden de Türkiye'deki vergi mevzuatını Okacha'dan bile daha iyi bilirim.
       Bunun ışığında Zekeriya Temizel'in yasalaştırdığı yeni vergi tasarısında sizleri neler bekliyor görün bakalım.
       * * *
      Kaynağında vergi
       Kaynağına bakılmaksızın her türlü gelir, kaynağında vergilendirilecek. Örneğin hayat kadınları da kaynağında vergilendirilecek, ama bu kontrolleri yapan şanslı vergi memurlarının kim olacağı tartışma konusu? Bu yüzden Ankara'da torpiller uçuşuyor. Hatta bazı milletvekilleri vekillikten istifa edip vergi memuru olmak istiyorlar diye duydum.

Yazının Devamı

Tam bize uygun, Kubilay Uygun

20 Temmuz 1998

       Seçildiğinden bu yana defalarca parti değiştiren Kubilay Uygun'la görüşmem vardı.
       Onu beklerken kapı açıldı. İçeri sakallı kel kafalı bir şahıs girdi?
      - Gani Bey?
       - Buyrun benim...
      - Sizinle görüşmem vardı.
       - Yanlışınız olmasın. Ben Kubilay Uygun Bey'i bekliyordum.
      - O benim Gani Bey. Tipimden sıkılmıştım. Estetikçiye gittim değiştirdim.

Yazının Devamı

Fransa şampiyon oldu, kimse balkonda otururken ölmedi

14 Temmuz 1998

       ASLINDA Brezilya'nın kazanmasını istiyordum ama olmadı.
       Çünkü bundan haberi olmasa da Naomi Hanım'a verdiğim bir söz vardı.
       Hangi takımda daha çok zenci varsa finallerde onu tutacaktım.
       Fransa finale kalınca işin rengi değişti sanmayın.
       Çoğunuzun da şahit olduğu gibi Fransa'da olmayan tek şey Fransız futbolcu aslında.
       Zinneddin Zidan, Yuri Djorkaeff, Karembeu, Boghossian, Thuram gibi oyuncularla Fransa Milli Takımı daha çok birleşmiş milletler futbol takımını andırıyordu.
       * * *

Yazının Devamı

Alınganlığın kabak tadı...

13 Temmuz 1998

       SELAHATTİN Duman'ın köşesine yazdığı bir fıkra ile ilgili olarak başına gelenleri duymuşsunuzdur.
       Yöresel şaklabanlık yapmak dışında hiçbir meziyeti olmayan bir radyo istasyonunca başlatılan Selahattin Duman aleyhindeki kampanya manasız bir kan davasına dönüşüyordu neredeyse.
       Ben anlatanların yalancısıyım ama radyo spikeri ile telefon bağlantısı yapılan bir dinleyicinin arasındaki konuşma eğer yalan değilse, alınganlık konusunda gerçekten çok vahim noktalara geldiğimizin işaretidir.
       DİNLEYİCİ - Selahattin Duman'ın linç edilmesini isteyiruk.
       RADYOCU - Bu konuda bazı çalışmalar var. Gelişmelerden sizi haberdar edeceğiz.
       * * *
       Ayıptır yahu?

Yazının Devamı

Müslüm Baba, Hakan Taşıyan'ı taşıyacak mı?

6 Temmuz 1998

       BABAMIZDAN korkup, devlet babaya baş kaldırdığımız yıllardı...
       Konyalı bakkalın önünde bira içtim.
       Kızlara yüzümü kızartarak laf attım.
       Kibritlerin ucundaki maddeyi vücutlarına sürterek sevgililerinin ismini yazan insanlarla birlikte geçti çocukluğum.
       Karakoldaki komiserleri bile kız yüzünden döven abiler şekillendirdi hayatımı.
       Onların dertleri dertlerim, onların müzikleri müziklerim oldu.
       Bircan'ın babasının Murat 124'üne yedi erkek doluşup Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur dinleyerek arabaya kız atabilme ihtimalinin beyhude hazzını yaşadım yıllarca.

Yazının Devamı

Meraklısına Paris rehberi

22 Haziran 1998

       DÜNYA Kupası'nı seyredip iki satır yazı yazayım diye Paris'e gönderdiler ya beni, hemen uzmanı kesildim şehrin, sevgili Milliyet okurları.
       Hatta daha sonra gidecekler için bir de rehber hazırlama görevini bile üstlendim.
      "Bizde nerde Paris'e gidecek para" demeyin.
       Evleneceklere ve yurtdışına gideceklere Allah yardım ediyor.
       Bakın Engin Cıvan'a, "Kuruşum yok" dedi ama aylardır Amerika'da paşalar gibi yaşıyor.
      "Olsa, dükkan sizin abiler" deyip kimseye borcunu ödemeyen Bezmenler'in Amerika'da yaşadığı hayatı herkes anlata anlata bitiremiyor.

Yazının Devamı

Edirne Kezbansaray Cezaevi - inn resort

15 Haziran 1998

       MAHKUMLARININ otel lobilerinde sanatçı kurşunlayabildiği Edirne Cezaevi'nde asayiş berkemaldi.
       Çünkü cezaevinde asayişi bozacak kimse kalmamıştı.
       Bir zamanlar Sağmalcılar Cezaevi'ne Hilton denilirdi, şimdi durum tersine döndü.
       Artık mahkumlar otellerde oda kahvaltı kalıyor.
       Ben ise her otelde kalışımda yandaki odada kalan acaba idam mahkumu bir cani mi, yoksa tecavüzden mahkum bir Coşkun mu diye düşünmekten uykularım kaçıyor.
       Yağmur yağıyor, seller akıyor, Adalet Bakanı camdan bakıyor.
       * * *

Yazının Devamı