Hakkı, Ege’nin bir köyünde ailesiyle yaşayan, güler yüzlü, hoş sohbet bir adam. Hani böyle yüzüne bakınca ‘iyi biri’ dediklerimizden. Geçimini köy sınırları içinde kalan antik kentte, küçük heykeller satarak, turistlere ‘antik köy’ için rehberlik yaparak sağlıyor. Liseye giden bir kızı, şehirde üniversitede okuyan bir oğlu, ona çok sevdiği kabak çiçeği dolmasını yapan tatlı bir karısı var. Maddi durumlarının çok parlak olmadığı belli ama ailenin ağız tadı yerinde. Sık sık bacanağı ve baldızını evinde ağırlıyor Hakkı. Bahçesinde çilingir sofrası kuruluyor. Hep birlikte keyifle yiyorlar yemeklerini. Bu yemekli sohbetlerden birinde bacanağı Necmi, bahçedeki yaşlı ağacın köklerinin eve zarar verecek raddeye geldiğini görüp Hakkı’yı uyarıyor. Bir evleri var zaten, başlarını soktukları.
Hakkı bir süre sonra, ağacın, evin duvarına kadar uzayıp onu çatlatan kökünü kesiyor. Toprakla cebelleşirken, bir tarihi esere denk geliyor. Onu özenle çıkarıyor. Yıkayıp temizliyor. Arkadaşı Erhan’ın yardımıyla heykeli bir alıcıya 500 bin TL’ye satıyor. Mutlu oluyor tabii. Kendi köklerinden, kim bilir belki atalarından gelen bir hediye bulmuş, bu yoklukta iyi de bir paraya elden çıkarmış, ailesinin altına bir araba çekmiş. Herkes mutlu. Aşçılık yapan eşine işini bıraktırıyor. Kendisi de satmıyor artık o küçük heykelleri. Eşi Nermin’le birlikte bir restoran işletme hayalleri var. Bu hayale yer açıyor hayatlarında.
Bu mutluluk hâli, sattığı heykelin gerçek fiyatının 5 milyon TL olduğunu öğrenmesiyle sona eriyor. Yolun yarısını geçtiği hayatında başına konan talih kuşunu değerinin çok altında bir fiyata ‘kaybettiği’ düşüncesi içini kemirmeye başlıyor. Bununla başa çıkmanın yolu olarak “Ya devamı varsa” şüphesi/umudu doğuyor: “Hissediyorum orada çok daha fazlası var. Hep böyledir.” Elinde kazma, evin içinden ağacın köklerine uzanan bir kazıya başlıyor. Arkeolojik kazı alanına dönen evin bütün düzeni bozuluyor. Eşyaların yerlerini, kazı alanının gerektirdiği şekilde değiştiriyor. Her yer, her yerde. Oğlu tatil için döndüğünde, ona devam ettiriyor kazıyı. Genç çocuk bunalıyor tabii. Nasıl kaçacağını bilemiyor.
Aile mutsuz artık. Hakkı nefes almaksızın, saplantı hâlinde kazmayı sürdürüyor. Karısı “Artık yeter” dediğinde ona durumunu şöyle açıklıyor: “Benim babam yoksuldu. Babamın babası da yoksuldu. Onun babası da. Bizim ailede yoksulluk bir hastalık gibi. Benim çocuklarıma geçsin istemiyorum. O yüzden kazıyorum”.
Kim mi Hakkı? Derin yoksulluk içinde umudunu boş bir hayale bağlayan içimizden biri. Ailesini yeterince geçindiremediği için intiharın eşiğinde dolaşan erkeklerden. Çocukları kendisi gibi yoksullukla sınanmasın diye aklını yitireyazan babalardan. Ve aynı zamanda 31. Adana Altın Koza Film Festivali’nde geçen yıl İzleyici Ödülü’nü alan, FİLM-YÖN En İyi Yönetmen Ödülü ve Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görülen genç yönetmen Hikmet Kerem Özcan’ın yazdığı ve yönettiği çıkış filmi “Hakkı”nın ana karakteri.
Vancouver, Santa Barbara, Oldenburg ve Shanghai gibi uluslararası birçok festivalde gösterilen Montreal Film Festivali’nde “Mansiyon Ödülü’nü” kazanan “Hakkı”, MUBI’de gösterime girdi. Bir çıkış filmi olarak, yönetmenine şapka çıkarttırıyor. Hakkı’yı canlandıran Bülent Emin Yarar’ın usta oyunculuğunu alkışa kesiyor. Hakkı’nın karısı Nermin rolünde Hülya Gülşen’in su gibi akan pırıl pırıl oyunculuğuna hayran bırakıyor.
Hakkı’nın bir süre sonra kazma eyleminin bizzat kendisi olduğu, bu uğurda varsıllığı tatsınlar, yoksulluk hastalığından iyileşsinler diye kan ter içinde çırpındığı ailesini kaybettiği filmde çaresizlikle takıntının kesişim noktasını iyi okumak gerektiğini düşünüyorum. “Hakkı”, hayalperest, açgözlü bir definecinin malum sonunun ötesinde derin anlamlar taşıyor zira. Sosyolojik, psikolojik, ekonomik açıdan. İzlemenizi çok isterim.
İyi pazarlar.
Özay Şendir
Futbolcu transferi değil terörsüz Türkiye
6 Temmuz 2025
Abbas Güçlü
Üniversite tercihi ve mezuna kalmak?
6 Temmuz 2025
Zeynep Aktaş
Bankalar atağa geçti endeks pozitife döndü
6 Temmuz 2025
Ali Eyüboğlu
Şehirde festival ve cezaevinde konser
6 Temmuz 2025
Güldener Sonumut
Almanya’nın sıra dışı nükleer hevesi
6 Temmuz 2025