Bunlar insan da Müslüman da değil

18 Temmuz 2014

Muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, IŞİD ve benzeri radikal grupların Irak ve Suriye’de sivillere, kadın ve çocuklara yönelik uyguladıkları terörü değerlendirirken, “Bunlar insan değil, Müslüman hiç değil; bunların din mensubiyeti kabul edilmemeli” diye konuştu.
İhsanoğlu, gazetelerin genel yayın müdürlerinin davetli olduğu toplantıda soruları yanıtlarken cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 60 gibi bir oyla kendisinin kazanacağını söyledi. İhsanoğlu, hakkında karalama kampanyası yürütüldüğünü ama halkın kendisini tanıdığını vurguladı. Halkın ilgisinin arttığını özellikle kadınlar ile gençlerden gördüğü samimi ilgiden mutlu olduğunu ifade etti. İhsanoğlu adaylığı açıklandığında tanınırlılık oranının yüzde 30 olduğunu, son günlerde bu oranın yüzde 70‘lere çıktığını belirtti.
İhsanoğlu’na yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

Konuşmanızın başında hakkınızda karalama kampanyası yürütüldüğünü bunun özellikle sosyal medyada yaygın olduğunu belirttiniz. Diğer aday Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da zaman zaman size eleştirileri oluyor ama yanıt vermiyorsunuz. Neden?

Şuna inanıyorum. Sosyal medyada birçok balonlar çıkıyor ama bunun balon olduğunu halk

Yazının Devamı

Başkanlık hedefi

12 Temmuz 2014

Başbakan Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olarak “vizyon belgesi” olarak isimlendirdiği seçim bildirgesini İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde 4 bin 500 kişilik bir davetlinin bulunduğu toplantıda açıkladı.
Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı kampanyasının iki ana sloganı “milletin adamı” ve “yeni Türkiye” sloganlarıydı.
Başbakan Erdoğan, konuşması boyunca basılı dağıtılan vizyon belgesinde de olduğu gibi, sürekli “2023 hedefi”nden söz etti. Açıkladığı dört temel hedefi de 2023 yolundaki hedefler olarak niteledi.

5+5 projesi
Erdoğan’ın konuşmasından cumhurbaşkanlığına 5 yıl için değil, 5+5 formülüyle 10 yıllık bir dönem için hazırlandığı sonucu çıkıyor.
2023 vurgusunun sık sık tekrarlanması, Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında Çankaya’da olmak istediğine işaret ediyor.

Yazının Devamı

İhsanoğlu’nun pozisyonu

11 Temmuz 2014

CHP ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmelettin İhsanoğlu, Çırağan Sarayı’nda, genel yayın yönetmenleri ve yazarların da davetli olduğu geniş bir basın toplantısıyla seçim bildirgesini açıkladı. Başbakan Tayyip Erdoğan da vizyon belgesi olarak adlandırılan bildergesini bugün açıklayacak.
İhsanoğlu, “bütün partilere eşit mesafede” bir pozisyon aldı.
Kendini siyaset üstü bir yere konumlandırdı.
Bu duruş cumhurbaşkanlığı görevini nasıl gördüğünü de tanımlıyordu.
İhsanoğlu, Başbakan Erdoğan’ın aksine iddialı bir sunuş yapmadı.
Çizdiği profil, eski seçim sistemine daha uygundu.
Eğer cumhurbaşkanını yine Meclis seçecek olsaydı, Ahmet Necdet Sezer’in seçilmesinde olduğu gibi tüm partilerin uzlaşmayla gösterecekleri adaylardan biri olabilirdi.

Yazının Devamı

Semineri darbe olarak görmedim

21 Haziran 2014

Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasında tahliyelerin ve yeniden yargılamanın yolunu açan “hak ihlali” yapıldığına ilişkin oybirliğiyle aldığı kararın iki temel gerekçesinden biri dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmemiş olmalarıydı.
Özkök, karardan sonra yaptığı açıklamada, yeniden yargılama aşamasında seve seve tanıklık yapacağını belirtirken, Yalman, davanın görülmesi sırasında da tanık olmak için birçok kez başvuruda bulunduğunu, bu talebinde ısrarlı olduğunu, buna rağmen mahkemece çağrılmadığını vurguladı. Aytaç Paşa da Hilmi Paşa gibi yeniden yargılama aşamasında tanıklık yapacak.

‘Vicdanım rahat’
Davanın görülmesi aşamasında Yalman’ın tanık olma girişimleri konusunda görüşmeler yapmış, kendisine yöneltilen eleştirilerle ilgili değerlendirmelerini almış ve haberleştirmiştim. Tüm sanıkların tahliyesiyle sonuçlanan son kararın Yalman’ı mutlu ettiğini de yansıtmıştım.
Yalman, yeniden yargılama başlayacağı için bu konuda çok hassas, bu nedenle demeç vermekten, sorularımı yanıtlamaktan özenle kaçındı. Ancak, Aytaç Paşa’nın Anayasa Mahkemesi’nin kararını öğrendikten sonra yakın çevresine “Çok

Yazının Devamı

Kılıç: Artık mahkûm değiller

20 Haziran 2014

Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmesi, tahliyelerin ve yeniden yargılamanın yolunu açtı. Savcının infazın durdurulması talebini görüşmek üzere hemen toplanan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi cezaevinde olan 230 kişinin hepsinin tahliye edilmesine karar verdi. Böylece, Balyoz davasından cezaevinde kimse kalmadı.
Yüksek mahkemenin “hak ihlali” kararını oybirliğiyle vermesi de üzerinde durulması gereken bir yön.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a dünkü görüşmemizde önce kararın oybirliğiyle çıkmasının anlamını sordum. Şu yanıtı verdi :

“Hassasiyet göstergesi”
“Kararın oybirliğiyle çıkması çok önemli. Bu, Anayasa Mahkemesi’nin temel hak ve özgürlükler konusunda gösterdiği hassasiyeti ifade ediyor. Hak ihlali yapıldığı iddiasıyla bireysel başvuru konusu olan adil yargılanma hakkına gösterdiği özeni ortaya koyuyor. Bu hassasiyet özellikle tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hakkıyla uygulanmasının da bir göstergesi. Mahkemenin oybirliğiyle aldığı bu karar rafine edilmiş bir hassasiyet ifadesidir.”

Yazının Devamı

ABD’nin yarattığı kaos

13 Haziran 2014

Sınırımıza yerleşen ve uzun süre Türkiye’yi de uğraştıracağı anlaşılan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) sorununu anlamak için 2003 yılına, ABD’nin Irak’ı işgal ettiği günlere dönmek gerekiyor.
ABD, Irak’ı işgal niyetini Ankara’ya ilettiğinde başbakan Bülent Ecevit’ti. Bu niyet Ocak 2003’te Beyaz Saray’da da yüzüne söylenmişti. Ecevit, ABD’nin bu kararına karşı çıktı. Temel gerekçesi böyle bir müdahaleyle Irak’ın parçalanacağı ve bundan en çok Türkiye’nin zarar göreceğiydi.
ABD bu konudaki baskısına hiç ara vermedi.
Ankara’yı ikna etmesi 1 Mart 2003 tezkeresinin eki olan mutabakat belgesiyle mümkün oldu. Ancak 1 Mart tezkeresi TBMM’den geçmeyince bu mutabakat da rafa kalktı.

Dört kırmızı çizgi
1 Mart tezkeresinin eki olan mutabakat sağlanıncaya kadar ABD ile Türkiye arasında süren çetin müzakereler sırasında Ankara’nın sık sık gündeme getirdiği 4 kırmızı çizgi vardı:

Yazının Devamı

Başbuğ: Mevzide ateist yoktur

11 Nisan 2014

İlker Başbuğ ile Fenerbahçe Orduevi yerleşkesi içindeki evinde sohbet ettik.

Ergenekon davasında tahliye olan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve eşi Sevil Başbuğ’la Fenerbahçe Orduevi yerleşkesindeki evlerinde yaptığımız sohbette konu ülke gündemindeki sorunlardı. Başbuğ’un önceliği kendisini de ilgilendiren yargı sürecinden çok, sıcak gelişmelerin yaşandığı bölgemizde Türkiye’nin ulusal çıkarları, bekası, ülke ve ulus bütünlüğünü ilgilendiren konulardı. Sorunlara yaklaşırken devlet adamlığı sorumluluğu içinde yaklaşıyor, Atatürk’ün uzgörü içinde çözüm getiren yenilikçi yönüne sık sık atıfta bulunuyordu.
İlker Paşa sohbet boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kol kanat geren bir anlayışla konuştu. Cezaevindeki silah arkadaşlarının, ailelerinin, çocuklarının çektiği sıkıntıları aktarırken duygulandı, onlara sahip çıkmakla ilgili, özellikle henüz alt rütbedeki subayların zorluk içindeki aileleriyle ilgili örnekler verirken, “kendimi görevli sayıyorum” diye ekledi. Cezaevinden çıktığı günden bu yana en fazla ilgilendiği konu da buydu. Ankara’da kendisine sarıldıktan sonra bir mektup veren 10 yaşındaki Sabiha Gökçen Kışkan’dan ve mektubun içeriğinden söz ederken hem İlker

Yazının Devamı

‘İnsani değerler ve kurumlar aşındı’

1 Nisan 2014

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le makam odasında seçim sonuçlarını konuştuk. Siyaset ve Meclis’in en deneyimli isimlerinin başında gelen Çiçek, söze, “O kadar seçim gördüm ama böyle bir seçim görmedim” diyerek başladı. Siyasetin hep içinde olduğunu anımsatan Meclis Başkanı, bu seçimin diğerlerine göre birçok özelliği bulunduğuna vurgu yaptı. 2014 yerel seçimlerinin ayırt edici özelliklerinin başında, “kayıtdışı siyasetle kayıt içi siyasetin de yarışmasının” geldiğini söyledi.
Meclis Başkanı Çiçek, yerel seçim öncesinde Türkiye’de “koyu bir sis” olduğunu ancak seçim sonrasında bu sisin dağıldığını belirtti. Çiçek, seçim sonuçlarını değerlendirirken, hem kayıt içi hem kayıt dışı siyasete çağrılarda bulundu. Türkiye’nin yıpranan insani ve kurumsal değerleri için bir onarım dönemine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Çiçek’in seçim sonuçları ve bundan sonraki döneme ilişkin görüşleri özetle şöyle:

SEÇİMİN GALİBİ MİLLETTİR: Bu seçimin galibi millettir ve Türk demokrasisi kazanmıştır. Yakın çevremizde ve bölgemizde yaşanan kanlı çatışmalara, insanlık dramına baktığımızda demokrasinin Türkiye için ne kadar önemli bir kazanım olduğunu bir defa daha hepimizin kabul etmesi ve önemsemesi

Yazının Devamı