Müthiş soğuk, rüzgârlı bir hava... Bucaspor rüzgâr avantajını arkasına alarak başladığı oyunun ilk 45 dakikası içinde sadece Leko ile bir şut atması gol için yeterli olmadı.
Bursaspor ise topu birinci bölgeden ikinci bölgeye aktardığı anlarda başarılıydı. Batalla, Ergiç ile topa sahip olduklarında kanatları da oyuna soktular. Sağda Ali - Volkan, solda Keçeli - Ozan etkili oldular. Yaptıkları ortalarla da Bucaspor savunmasına sıkıntı yarattılar.
Bursasporlu oyuncular özellikle savunmanın ortasındaki ikili Serdar - İbrahim topu yere indirerek oyuna sokmayı bir türlü beceremediler. İleriye doğru attıkları her top yeşil-beyazlıların kalesine tehlike olarak döndü ama mücadeleci yapılarıyla sıkıntı yaşamadılar.
Her iki takım oyuncularının rüzgârlı havada nasıl top oynanması gerektiğini bilmemeleri mümkün değildi. Ama uygulamada başarısızdılar.İlk yarı boyunca sadece duran toplarla etkili olmaya çalışmak gol atmak için yeterli olmadı.
İkinci devrenin başında Batalla’nın rüzgarın etkisiyle attığı gol Bursaspor’u rahatlattı. Bucaspor’un bu dakikadan sonra kontrolsüz şekilde oyunu forse etmesi savunmasının eksik kalmasına neden oldu. Kenny Miller’ın attığı gol bunun eseriydi. Ama İskoç
Şampiyonlar Ligi’nde Bursa’da izlediğim Valencia’dan sonra en komplike takım olarak Gaziantepspor’u gördüm. Bu kadro yapılarını korur, teknik kadroda istikrarlarını sürdürürlerse önümüzdeki yıl şampiyonluğu kovalamaları sürpriz olmaz.
Gaziantep’te iki oyuncu o kadar çok öne çıktı ki, geride Dany havadan ve yerden top sektirmedi. Ayrıca hızlıydı. Bursaspor’da süratli diye bildiğimiz Sercan, Volkan, Miller, Altidore gibi oyunculara adım attırmadı. Antep’in 4 golle kazandığı bu maçta Bursaspor’un golünü bile kendi kalesine o attı.
Cenk Tosun’u kim bulup getirdiyse bravo. Büyük bir kazanç. Takımın hücum bölgesindeki hızını adeta tek başına ayarlıyor. Tam bir golcü. Attığı iki gol de yaratıcılık örneği. Tabii ki Gaziantep’in galibiyetinde orta alan merkezindeki Hürriyet’i ve onun önündeki Popov, Dos Santos, Murat ve Sosa’yı da unutmamak gerekir. Onların değişmeli olarak hücuma yaptıkları katkı da gözlerden kaçmadı.
Bursaspor’da ise ilk 45 dakikada 2 farklı geriye düşmek kolay bir şey değildi. Buna rağmen maçı bırakmadan coşkulu oynamaları karşılaşmaya büyük keyif getirdi. Ama Cenk’in attığı 3. gol, Timsah’ın bütün hevesini aldı. Sonuçta bu karşılaşma ve skor şampiyonluk yolunda
Ertuğrul Sağlam'ın hücum hattında o kadar çok alternatifi var ki bir de onlara Kenny Miller gelince bu şansı iyi kullandı. Ama ben futboldaki bu anlayışı sevmiyorum. Bütün teknik adamlar birbirlerinden kopya çekiyor. Tutturmuşlar bir savunma futbolu gidiyor.
Eğer geçen yılın şampiyonu Bursaspor'u kopyalıyorlarsa büyük yanılgı içindeler. Çünkü Bursaspor, 4-2-3-1 sisteminde şampiyon oldu. Ama hücum zenginliği yaratacak isimler Turgay, Sercan, Volkan, Batalla, Ozan dev rakiplerine saldırdı. Bursaspor'un bu başarıdaki en önemli özelliği de takım savunması oldu. Bu nedenlerden dolayı da tek golcü ile oynayıp önde savunanlar için Bursaspor iyi bir örnek olamaz. Aynı dünkü Sivasspor gibi.
İleride yalnız başına bıraktıkları Eneramo'ya attıkları toplarla hücumda çoğalmak istediler. Grosicki ve Mehmet Yıldız'la da gol aradılar. Ama gördüm ki Mehmet Yıldız'ın bile ilk görevi adam kovalamak olunca golü atmak tamamen tesadüflere kaldı. Ve böyle bir pozisyonda beraberliği yakaladılar. Ama bu da yeterli olmadı. Bursaspor ise kazanmak için başladığı oyunda futbolun temel prensiplerini uygulamada başarılı olamayınca sıkıntı yaşadı.
Özellikle merkezde aldıkları topları çabuk kullanmayarak ikinci
Dün Bursa Atatürk Stadı’nda son yıllardaki en kötü Galatasaray’ı izledim. Allah Hagi’nin yardımcısı olsun. Bu eldeki malzeme ile Hagi sihirbaz olsa da bir şey yapamaz. Baros, Kewell, Arda gibi yaratıcı oyuncusu olmayınca Galatasaray’ın kadro kalitesi erozyona uğramış.
Düşünebiliyormusunuz, Kazım tek santrfor. Büyük umutlarla alınan Stancu kenarda bekliyor. Bu anlayış ile Galatasaray takımının bu maçı kazanması hayalcilik olurdu. Hagi’nin futbol felsefesini bilmesem Galatasaray’ı kim yönetiyor diye kulübeye bakacaktım. Galatasaray’ın Bursa’daki tek avantajı Hagi ile elde edilen fizik kalitesi ile önde oynamak olmalıydı. Ama bunu bile yapamadılar. Bu negatif futbol anlayışı Galatasaray gibi büyük bir takıma yakışmadı. İki farklı geriye düştükten sonra Hagi’nin yaptığı hamleler ise hiçbir işe yaramadı. Çünkü Galatasaraylı oyuncular moral olarak da çok düşmüşlerdi.
Bursaspor’da Ertuğrul hoca hem oyuncu tercihlerinde hem de kurguda yapmış olduğu hatalara rağmen kendi futbol felsefesinden ödün vermeden inandığı ve başarılı olduğu sistemde ısrar ederek Galatasaray’ın bütün planlarını altüst etti. Yani Hagi’nin beklediğinin tam tersini uyguladı Ertuğrul Sağlam. Ayrıca bu maçı iki
Her maçın kendi içinde bir hikayesi olur. Ama bu karşılaşma için bunu söylemek
doğru değil... Lider Trabzonspor’un evinde Ankaragücü ile berabere kalmasıyla, takipçilerin iştahı kabarmıştı. Bunu fırsata dönüştüren ilk takım Fenerbahçe oldu. Timsah’ın Konya’daki mücadelesi bu açıdan çok önemliydi ama başaramadılar.
Konyaspor’un içinde bulunduğu durumdan dolayı kaybetmemesi gerekiyordu. İlk istedikleri şeyi elde etmeleri onlar adına önemliydi.
İlk 45 dakika içinde ev sahibinin 5 yeni oyuncu ile maça başlaması ve daha diri bir ekip görünümü vermesi dikkatlerden kaçmadı. Ve gol olabilecek bir pozisyon yakaladılar ama kaleci Ivankov’u geçemediler. Bence en önemlisi daha cesur oyun oynadılar, iyi savundular ve galibiyet golünü bulmak için de saldırdılar.
Bursaspor ise ilk yarıda daha bir takım gibi ve özgüveni yerinde oyun ortaya koydu. Bunun sonucunda ise duran toptan çok önemli 4 pozisyon buldu. Ama topu ağlara yollamayı beceremedi. İlk yarıda oyunda bir denge var gibi gözükse de pozisyon açısından Bursaspor daha üstündü. İkinci 45 dakikada her iki takım da sıfır pozisyonla oynadı. Ama oyunsal üstünlük Konyaspor’un eline geçti. Oyunu daha çok forse etmek istediği,
Öncelikle seyircisiz maç oynamak futbolcular için çok zor. Yeni çıkacak yasa ile umarım bu sorunu da aşarız. Hazırlık döneminden çıkan yorgun ayakların ağır çekim futbolları, heyecansız maçı daha sıkıntılı hale soktu.
İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımının iki flaş transferi Gökhan Ünal ve Holosko’nun kadroda olmayışı ise dikkat çekiciydi. Ama İbrahim Akın’ın kanat dışında da gezerek sahanın her bölgesini kullanması, ondaki pozitif gelişimin göstergesiydi. Abdullah Avcı da aynı Ertuğrul Sağlam gibi oyun şablonuna sadık kalıp kurguda değişiklik yapmadı.
Bursaspor’da dikkat çekici bir farklılık yoktu. Ara transferde istediği oyuncuları alamayan Timsah’ta olumlu değişim, Bekir Ozan’ın formayı kapması ve Ali Tandoğan’ın aylar sonra sahalara dönmesiydi. Bütün bu gözlemlerimin ışığında Bursaspor, orta alanda Batalla-Bekir ikilisi ile birlikte merkezde bazen tek, bazen de topla dikine oynayarak rakip orta alana çok rahat geçti.
Bu, Bursaspor’u rakibinden ayıran en önemli özellikti. Ama aynı başarıyı hücumda kullanamadılar. Sercan’ın gününde olmayışı top kayıplarına yol açtığı gibi birinci bölgede Bursaspor’un çoğalmasını da engelledi.
Ertuğrul hocanın ikinci yarının ortasında
Belki çok iddialı olacak, ama Spor Toto Süper Lig’in en renkli takımı Bursaspor. Oynayanı, oynamayanı hiç fark etmiyor...
Bünyesinde her türden oyuncu var. Hızlısı, çabuğu, tekniği mevcut. Atletik olanı, havadan iyi olanı, disiplini seveni, mücadele gücü yüksek olanı... Ve bu karmadan saha içi iletişimi mükemmele yakın bir takım çıkıyor. En iyileri de Sercan Yıldırım...
Keyfi yerindeyse, biraz da güçlüyse 68x105 içinde yapamayacağı hiçbir şey yok. Öyle güzel bir gol attı ki, Allah vergisi bütün yeteneklerini aynı anda kullandı. Topla dikine koşarken, rakiplerini birer birer çalımladı, kaleci Serdar’ın soluna mükemmel bir plase yolladı.
Sadece bu mu? Sercan’ın attığı 3. golde ise sahanın en teknik oyuncusu Batalla’nın yaptığı asist ve oyun zekası Bursaspor takımının farkıydı aslında.
Gençlerbirliği’nin hücum oynama isteğine ne kadar saygı duysam da, bu anlayışın onlara ne kadar pahalıya mal olduğunu da söylemek gerekir. Çünkü futbolda oyunun sadece tek tarafını iyi oynamak yeterli olmuyor.
Bursaspor ilk 45’te sonucu elde edince ikinci yarıda hem oyunun zevkini çıkardı, hem de goller buldu. Sonuçta Timsahlar, lider Trabzonspor’u yakın takibe devam ederken, ilk devrede elde
Her iki takımın motive olmak için dün çok sebebi vardı. Kasımpaşa kaybederse düşme hattının sınırındaki Sivas’la puan farkı 7’de kalacak ve ligde kalma ümitleri azalacaktı. Bursa ise lider Trabzon’la puan farkını 5’te bırakıp rakibini huzursuz edecekti.
İlk 45 dakikada zeminin karla kaplı olması oyuncuların duruş problemi yaşamasına neden oldu. Paşa’nın attığı golde de Ömer Erdoğan’ın ıskası bunun göstergesiydi. Çünkü normal bir zeminde kaptan böyle basit hata yapmazdı.
Timsahın böyle şok gol sonrası ağır zemine rağmen topu kullanma isteği ne kadar pozitif gözükse de bazen rakibe avantaj oldu. Ama Kasımpaşa bu durumu iyi kullanamadı.
İkinci 45’te her iki takım da daha kontrollü, istediklerini daha rahat yapan görüntüdeydiler. Paşa’nın orta alanda daha dinamik bir yapıda olduğunu, Sarmov, Hüseyin ve Yekta ile merkezi iyi koruduklarını söyleyebilirim.
Bursaspor’da Sercan’ın isteksiz oyunu ev sahibinin daha önce skor elde etmesini engelledi. Sonuçta Yılmaz Vural’ın öğrencilerinin gösterdiği direnç ve disiplinli oyun takdire değerdi. Ama çok şanssızdılar. Hiç beklemedikleri anda savunma ve kaleci hatasından topu filelerinde gördüler.
Bursaspor’un bütün olumsuz hava şartlarına