Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ile önceki gün değerli bir görüşme yaptım. Malum, son zamanlarda yaşanan depremler hepimize bir kez daha gösterdi ki, sağlam yapılar inşa etmek bir tercihten öte zorunluluk. İstanbul’un deprem gerçeğiyle yüzleşmekten başka şansı yok. Peki, Büyükçekmece’de durum ne?
Başkan Akgün’ün anlattıklarına göre, ilçede ciddi bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Nüfus 277 binin biraz üzerinde. Toplamda 37 binden fazla yapı var; bunların yaklaşık yarısı 1999’dan sonra inşa edilmiş. Kentsel dönüşüm kapsamında bugüne kadar 50 binden fazla riskli bina yıkılmış ve yerine depreme dayanıklı yapılar inşa edilmiş.
Başkan’ın en çok üzerinde durduğu konu ise ada bazlı kentsel dönüşüm. Yani bina bina değil, bütün bir mahalleyi, bütün bir sokağı dönüştürerek yeni bir düzen kurmak. Bu sayede hem kent silueti korunabiliyor hem de daha yaşanabilir bir çevre oluşturulabiliyor. Özellikle Tepecik, Kumburgaz, Kamiloba, Celaliye ve Pınartepe gibi bölgelerde imar planlarının yıllardır çözülememesi, dönüşüm sürecini geciktirmiş. Ancak son seçimlerden sonra bu konuda önemli adımlar atılmış.
Akgün, vatandaşların bazen direnç gösterdiğini ama bunun kendileri için bir engel olmadığını açıkça söylüyor: “Vatandaş istemese bile yıkacağız, çünkü önceliğimiz insan hayatı.” 2030’a kadar ilçede riskli yapı bırakmamayı hedefliyorlar.
Bu sözler bana bir şeyleri hatırlattı: 1999’da da benzer tartışmalar yaşanıyordu. O günlerden bugünlere değişen ne oldu? Bilim insanları, uzmanlar yıllardır aynı şeyi söylüyor: Deprem kapıda! Ama hâlâ yeterince hızlı yol alabildik mi?
Kaz lobisi
Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir’in daveti üzerine İstanbul’da düzenlenen “Kaz Gecesi”ne katıldım. Gazeteciler, iş insanları ve çok sayıda davetlinin katıldığı gecede, sanatçı kimliği ile bilinen Faruk Demir, gecede sahneye çıkıp yöresel türküler de seslendirdi. Başkan Demir, kentin gastronomi kültürünü tanıtmak için önemli bir organizasyon yapmış. Kar gördükten sonra kesilen, tuzlanıp ayazda kurutulan kaz eti, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın en önemli lezzetlerinden biri. Ancak bugüne kadar Türkiye gastronomisinde yeterince yer bulamamış. Başkan, bu konuda ciddi bir farkındalık yaratmak istiyor.
Bu arada Ardahan Belediyesi, sadece mutfak kültürüyle değil, yerel üretim projeleriyle de dikkatleri çekiyor. Başkan Demir, atıl durumdaki taş, ahşap ve demir atölyelerini yeniden işler hâle getirmiş. İlginç bir şekilde, belediye araçları için kamyon kasası üretmeye başlamışlar. Böylece dışarıdan alım yapmak yerine, kendi kaynaklarını kullanarak bütçeye katkı sağlamışlar.
Bence her belediye başkanı sadece binalar, yollar yapmakla değil, şehrinin kültürünü yaşatmakla da sorumlu. Bir yanda depreme karşı savaş verenler, diğer yanda kültürel mirasını geleceğe taşımaya çalışanlar... Herkes elinden geleni yapıyor.
Sağlıcakla kalın.