Hiç kuşkusuz ki dünyaca ünlü Bodrum Yarımadası, tarihi, kültür ve sanatı, doğal güzellikleri, iklimi, denizi ve muhteşem koyları; sabaha kadar süren eğlence hayatı, ziyaretçilerin her türlü ihtiyacına cevap veren nitelikli otelleri ile yurdumuzun, beklentileri fazlasıyla karşılayan bir dünya kenti. Her sene çeşitli ülkelerden binlerce turist, tatil için Bodrum’u tercih ederken, biz her sene yaz sezonunun başlamasıyla “Bodrum şöyle pahalı böyle pahalı… Lahmacun fiyatı, akşam yenilen yemek adisyonu” gibi söylemlerle Bodrum’u değerlendiriyoruz. Birçok kişi sadece yazları tatil için Bodrum'u tercih etse de aslında bu kent bir dünya markası ve her mevsim ayrı güzel. Ben de işim gereği her mevsimde Bodrum’da bulundum. Bence Bodrum’da her bütçeye göre konaklama imkânı da var yemek yenecek mekân da…
Ne diyorlar?
Bu tartışmalar sürerken, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği
Uzun bayram tatilinde Ege ve Akdeniz sahilleri tıklım tıklım doldu; hareketli bir iç turizm yaşanıyor. Ancak aynı ilgiyi Hatay da hak ediyor. Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen depremin üzerinden yaklaşık 500 gün ve 4 bayram geçti. Her sene yaralar daha da sarılıyor. Kurban Bayramı sebebiyle Hatay’daki gazeteci arkadaşlarımı, Hatay Valisi Mustafa Masatlı, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Defne Belediye Başkanı Halil İbrahim Özgün, Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, Arsuz Belediye Başkanı Sami Üstün ve Hatay Turizm Derneği Başkanı Hakan Boyacı’yı aradım. Hepsinden kısa kısa bilgi aldım.
Hatay sizi çağırıyor
Yaz sezonunun başlamasıyla Ege ve Akdeniz’e akın eden tatilciler hep pahalılıktan ve kalabalıktan dert yanıyor. Bir de Yunan adalarına akın söz konusu. Oysaki 6 Şubat Kahramanmaraş depreminden önce her yaz Hatay sahillerine binlerce yerli-yabancı turist akın ederken bu sene sahiller bomboşmuş. Dünyanın ve Türkiye’nin en uzun kıyısına sahip Hatay’da Arsuz, Samandağ
Kurban Bayramı tatilinin uzatılmasıyla sahiller âdeta bayram yerine döndü. Ancak, bu bayramda içimizi acıtacak trafik kazaları yaşanmaması, orman yangınlarının ciğerimizi yakmaması için, tüm kurallara uymalı ve gerekli önlemleri almalıyız. Trafik konusunda tüm ülkede uyarılar yapılıyor; yeter ki kurallara uyalım! Yazın aşırı sıcağından dolayı da birçok bölgede, orman yangınlarına karşı önlemlerin alındığını gözlemliyorum.
Turizm sezonunun başlamasıyla Ege ve Akdeniz bölgelerine zaten ciddi bir turist akını söz konusuydu. Okullar tatile girdi, öğrencilerin sınav telaşı bitti. Bir de buna 9 günlük Kurban Bayramı tatili eklenince, Ege ve Akdeniz sahilleri bu hafta itibarıyla neredeyse iğne atsanız yere düşmeyecek hale geldi. Ben de bu yaz elimden geldiğince turizm bölgelerindeki yerel yönetimleri tek tek dolaşıp yaptıkları çalışmaları, projeleri yakından takip ediyorum…
Bu hafta ilk durağım İzmir’in turizmde yüz akı Çeşme ilçesiydi. Çeşme’ye girer girmez Belediye Başkanı Lâl Denizli’ye hayırlı olsun ziyaretinde
Yaz aylarında Ege’de yaşam, diğer aylara göre çok daha canlanır. Denizi, sahilleri, doğal güzellikleri, arkeolojik zenginliğiyle yerli ve yabancı turistlerin çekim merkezidir. O yüzden ben de sizleri yeni projelerden, belediyelerin turizme yönelik uygulamalarından haberdar etmek amacıyla çalışmalarımı bu bölgeden yürütüyorum. Bu hafta ilk durağım Aydın’dı.
Turizm sezonunun başlamasıyla Ege Bölgesi’ne ciddi bir akın söz konusu. Özellikle kapıda vize uygulaması dolayısıyla Yunan adalarına 9 günlük Kurban Bayramı tatili boyunca Türkiye'den binlerce turist, bu adalara seyahat ediyor. Bakalım Ege’deki belediye başkanları bu yaz sezonu neler yapıyor? Başkanlarla yaz sezonuna dair projelerini ve aldıkları tedbirleri konuştum. İlk durağım olan Aydın, turizmin her yönüyle Türkiye'nin en zengin yörelerinden biri. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, -namıdiğer Topuklu Efe- hayata geçireceği iki projeyi Milliyet Gazetesi’ne anlattı. Birincisi ve en önemlisi ilerleyen günlerde Aydın
Sıcakların etkisini iyiden iyiye gösterdiği bugünlerde, yolda yürümek bile insanı bunaltmaya yeterken, şehir içinde toplu taşıma araçlarıyla bir yerden bir yere ulaşmak, hele uzak mesafe yolculuk etmek güçleşiyor. Çünkü bazı sürücüler, otobüsün klimasını açmaktan çeşitli sebeplerle kaçınıyor ya da arızalı, istenilen verimlilikte çalışmayan klimalarını tamir ettirmiyor. Zaman zaman yolcular ile sürücüler arasında tartışmalar bile yaşanıyor. Bu durumda, araçların klimalarının çalışır vaziyette olmalarını sağlamak için, denetim mekanizması önem taşıyor.
Bunaltıcı yaz sıcaklarının başlamasıyla her sene olduğu gibi birçok şehirden toplu ulaşım araçlarındaki klima denetimleriyle ilgili haberler gelmeye başladı bile… İstanbul’da bir günde 5 milyon yolcu otobüslerle seyahat ediyor. Bakıldığında Avrupa’nın birçok ülkesinin nüfusundan fazla kişi 1 günde İstanbul’da yolculuk yapıyor. Geçen hafta İETT Genel Müdürü İrfan Demet ile bir araya geldim.
Yerel yönetimler, bir ülkenin âdeta can damarıdır. Buralarda yeşeren güzellikler, tüm ülke için artı değer oluşturur. O yüzden ben de sizleri, yerel yönetimlerin yaptığı önemli işlerle buluşturmayı amaçlıyorum. Hiç kuşkusuz ki ülkemizde yerel yönetimler tarımdan turizme birçok konuda çok güzel işlere imza atıyorlar. Bu hafta sizlere belediyelerin yaptığı dikkatimi çeken birkaç güzel projeden söz edeceğim…
★★★
Gastronomi şehri Gaziantep, tarımda da iddiasını sürdürüyor. Eşsiz bir mutfak kültürüne sahip Gaziantep, doğası ve endemik bitki zenginliği sayesinde çilek üretimiyle de fark yaratmak istiyor. Şehrin Akdeniz ortamında Karadeniz ikliminin yaşandığı bin 500 rakımlı Huzurlu Yaylası’nda başlatılan projeyle çilek yetiştiriliyor. Gaziantep Valisi Kemal Çeber ile Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, projeden yararlanarak çilek üretmeye başlayan çiftçilerle hasat zamanı bir araya geldiler. Başkan Şahin, ekim için gerekli mazotun, malzemenin, sulama
Bugün, giderek dallanıp budaklanan tiny house sorununu irdelemeye devam ediyoruz. Biliyorsunuz geçen haftaki yazımda, tarım arazilerine konulan bu tiny house tipi küçük evleri gündeme getirmiştim. Özellikle pandemi döneminden sonra, bir çözüm gibi görünen tiny house ve bu tarz yapıların hızla çoğaldığına tanık olduk. Başta masum görülen bu küçük evler, amacı dışında kullanılmaya başlayınca, giderek farklı bir boyuta taşındı. Tarım arazileri ve sit alanlarına yerleştirilen bu modern gecekondular, tatil ve turizm beldelerinin yanı sıra tarım arazileri için de büyük bir sorun oluşturmaya başladı. Bu konuyu dile getirdiğim günden bu yana telefonum susmadı; çok sayıda e-mail ve yorum aldım. Bu yorumlar arasında dikkatimi çeken iki konu oldu. Bunlardan birincisi bazı tiny houseların yasa dışı biçimde, pansiyon-otel-oda şeklinde işletildiği, vergi kaybı oluştuğu yönünde. İkincisi ise bu yapılarda konaklayan kişilerin kayıtlarının alınmadığı gibi şikâyetler… Düşünüldüğünde bu iki konu, belki de
Gözde turistik ve tatil yerlerinin yeni sayılabilecek bir sorunu var: Tiny house; yani taşınabilir küçük evler. Bu kısa sürede kondurulabilen “modern gecekondular” hem tarım arazileri hem de tatil ve turizm beldeleri için, büyük bir sorun oluşturma yolunda ilerliyor. O yüzden şimdiden önlem alınması gerekiyor. Bu tehlikeyi öngören bazı yerel mülki amirlikler de hemen harekete geçiyor.
Edirne Valiliğinin kararıyla Saros Körfezi'ndeki tarım arazilerine yerleştirilen tiny house (küçük ev), ruhsatlı plakalı karavanlar ve kaçak yapılar yıkıldıktan sonra çevre illerde de benzer kararlar alınıyor.
Bozcaada’ya sıçradı!
Havasıyla küçük bir kasabayı yansıtan, dar sokaklarında farklı mimarideki eski Rum evleri, deniz ürünleri restoranları, Türkiye’nin iyi korunmuş tarihi kalesi, bakir koyları, temiz ve buz gibi denizi yanında, bir de İstanbul'a olan yakınlığından ötürü pek çok kişinin tercih ettiği turizm merkezi Bozcaada ilçesi son dönemde tiny house diye adlandırılan tekerlekli ahşap