Dr. Akkan Suver (Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı)<br>Kafkasların barış, refah, güven ve istikrarında yeni bir yol haritası oluşturacak olan Şuşa Beyannamesi ile
Azerbaycan ve Türkiye artık bölgenin anahtarlarıdır.
Geçen hafta; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Haziran 2021 günü Şuşa'da imzaladıkları Şuşa Beyannamesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçerek kanunlaştı.
Bölgesel dengeler açısından hayli önem taşıyan söz konusu beyanname ile Türkiye ile Azerbaycan stratejik müttefik olduklarını dosta, düşmana bir defa daha duyurdu.
15 Haziran 2021’de işgalden kurtarılmış Şuşa’da imzalanan “Müttefiklik Hakkında Şuşa Beyannamesi” güvenlik, askeri, ekonomik, enerji ve taşımacılık alanında ilişkilerin geleceğinin ana hatlarını belirlemektedir.
Geçen yıl gerçekleşen imza merasiminin Kars Anlaşması’nın yüzüncü yılına denk gelmesi ve Şuşa Beyannamesi'ne bu konuda atıfta bulunulması da şekillenen anlaşmaya ayrı bir anlam vermektedir.
Şuşa Beyannamesi ile ikili
Yavuz Odabaşı<br>Yaşanan ekonomi ve salgın ikiz krizi tüketicileri şaşkına çevirmekte ve kendilerini nasıl koruma altına alacakları konusunda telaş ve panik olarak etkileyebilmektedir.
Özellikle, fiyat artışlarının gün içinde bile değiştiği bir ortamda, tüketicinin nasıl davranacağı bir bilinmezlik durumu içinde kalmaktadır. Enflasyonun düşürülmesi yoluyla da temel ihtiyaçlarını tüketim yoluyla tatmin ederek refahının artacağını bilen tüketiciler, tüketim harcamalarını nasıl yönetecekleri konusunda zorlanmakta ve tüketebilme endişesi içinde çoğu zaman ödeyemeyeceği borçlanmalara giderek kötüleşen ekonomik durumdan kendini korumaya çalışmaktadır.
Özellikle dar gelirli ve kullanabilir gelirini en akıllı biçimde kullanarak, kendisinin ya da ailesinin durumunun fazlaca bozulmaması için tüketimine ve alışverişine daha fazla duyarlılık ve önem göstermekte ve tüketebilmeme endişesi içine girmektedirler. Harcanabilir gelirlerinin fiyatlar kadar hızlı artmadığı durumlarda alışverişlerinde bir başka baskı altında
Bülent Akarcalı<br>Yunanistan kadar bir komşusuna karşı sürekli dengesiz, bencil davranan, gizli bir aşağılık duygusu içerisinde kıvranan, kimi zaman en gülünç durumlara düştüğünü fark etmeyen, gerçekleri görmekten, öz eleştiri yapmayı aklına dahi getirmeyen, kendini tutamayıp en aşağılık davranışları sergilemekten kaçınmayan ikinci bir ülke var mıdır diye araştırdım ama bulamadım.
Kuzey Kore dahi Güney Kore’ye karşı bir Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik davranışını sergilemiyor.
Türkiye söz konusu olunca, Yunanistan, birkaç istisna hariç, tam anlamıyla şizofrenik, yani gerçekle gerçek dışı olguları ayırt edemeyen, kendi yarattığı girdaplar içerisinde boğulan, sağlıklı düşünemediği için duygu ve davranışlarını kontrol edemeyen ciddi biçimde hastalıklı ve dolayısıyla tehlike bir ruh haline sahip bir Devlet ve Millete dönüşmüş bir durumda.
Türkiye’ye yönelik beyanlar
Şöyle bir baktığımızda:
- Bir Alman firmasının Türkiye’de ürettiği virüs
İsmail Özcan - Eğitimci / Yazar Son yıllarda dünyada birçok ülke sık aralıklarla çok tahripkâr doğal afetlerle karşı karşıya kalıyor. Seller, depremler, fırtınalar, orman yangınları, yanardağ patlamaları vb. herhangi bir kıtanın herhangi bir ülkesinde bazı bölgelere ve oralarda yaşayan insanlara onulmaz boyutlarda can ve mal kayıpları verdiriyor. Derin acılar yaşatıyor. İnsanoğlu, erişmiş olduğu uygarlık düzeyine rağmen bu yıkıcı doğal afetler karşısında aciz, çaresiz kalıyor.
Doğa; bilim insanlarının bilhassa son elli yıldan bu yana doğayla inatlaşmamak; onun sunduğu ve sınırlı olduğu bilinen kaynaklarından ılımlı ve ölçülü şekilde yararlanmak konusundaki uyarılarına aldırmayarak yaşanmasını affetmiyor. Yeryüzünde yaşamayı olanaksız kılacak zorluklar çıkarıyor. Günümüzde başta kendi ülkemiz olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde bunun korkunç örneklerine tanık oluyoruz. Bireyler, toplumlar, ülkeler ise yapılan uyarıların tersine bencilce, bindiği dalı kesercesine doğanın lütfu olan olanakları yağmalamaya devam ediyorlar.
İnsan
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com / Son günlerde Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesinde ciddi hareketlilik yaşanıyor. Bu kapsamda Suriye ve Irak’ta, terör örgütü PKK ve bağlı örgütlere yönelik başlatılan “Kış Kartalı Harekatı” büyük ses getirmiş durumda. Türkiye’nin, terör örgütü PKK’nın doktrinizasyon merkezi haline getirdiği ve “mülteci kampının” bulunduğu Mahmur yakınlarındaki Karacak Dağı bölgesinin yanı sıra Sincar ve Suriye’nin Derik bölgesindeki PKK/YPG unsurlarına yönelik eş zamanlı operasyonlarda örgüte büyük darbe vurduğu görülüyor.
Operasyon sonrasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani’nin, sürpriz olarak nitelendirilebilecek şekilde Ankara’yı ziyaret edip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir görüşme gerçekleştirmesi dikkat çekici oldu. Görüşmenin gerçekleştiği saatlerde de IKBY Hükümet
Bülent Akarcalı<br><br>Dünya gündemini Ukrayna krizi meşgul ederken Yunanistan Başbakanı Mitsotakis, yavuz hırsız ev sahibini bastırır anlayışıyla Türkiye aleyhine hazırladıkları strateji planlarını (*) açıklarken, Cumhurbaşkanları “Sümela” üzerinden yeni bir istismar kampanyası başlatıyor. Her gittikleri yerde ülkemizi hedef alan konuşmaları da çabası.
Bilmeyen de zanneder ki Rusya Ukrayna’yı değil, Türkiye Selanik’i ele geçirmeye çalışıyor!
Osmanlıya karşı askeri zafer sayesinde toprak kazandığının çok ender olduğunu, yarattığı ihtilaflar sonucu müsebbibi olduğu savaşları kaybettiğinde, arkalarına aldığı Fransa, Rusya, İngiltere (**) gibi ülkeler sayesinde masa başında sınırlarını genişletebildiğini, 1912’de Selanik şehrini emrinde ki 26.000 askere rağmen Yunanistan’a teslim eden Hasan Tahsin Paşa’nın ihaneti sayesinde alabildiğini, silahları ellerinden alınan askerlerin çoğunu şehit ettiklerini ve de en önemlisi, kendilerine arka çıkan İngiliz ve Fransızların 9 Eylül 1922’de nasıl ortadan yok olduklarını
ZAFER İŞERİ - dusunce@milliyet.com.tr | Vasiyetname, miras bırakanın son istek ve arzuları ile mirasının paylaşım esaslarını belirleyen yazılı belge veya sözlü beyandır. Diğer bir ifadeyle miras bırakan kişinin, yasal veya atanmış mirasçılarından biri veya herhangi bir üçüncü kişi lehine bir malvarlığı değerini öldüğünde devredilmek üzere sözleşme yoluyla yaptığı işlemdir. Her türlü malvarlığı vasiyetin konusu olabilir. Vasiyet işleminin geçerli olabilmesi için vasiyet konusunun belirli veya belirlenebilir olması gerekir. Malvarlığının devredildiği kişi vasiyet eden kişi ölür ölmez malvarlığını kendiliğinden kazanmaz. Vasiyette bir borçlu belirlenir ve malvarlığının devredildiği kişi bu borçluya karşı ileri sürebileceği kişisel bir alacak hakkı elde eder.
Vasiyetname vekil veya yasal temsilci tarafından düzenlenemez, bizzat kişinin kendisi tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Kendini bir şekilde ifade edebilen engelli insanlar tarafından da vasiyetname düzenlenebilir. Her kağıda yazılı şey veya söylenen söz vasiyetname niteliği
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com Irak’ta 10 Ekim 2021’de yapılan parlamento seçimlerinin ardından ortaya çıkan tartışmalı süreç devam ediyor. Bu tartışmanın temel sebebi, İran yanlısı olarak bilinen grupların seçim sonrası süreci ortak yönetebilmek için oluşturdukları ve Şii Koordinasyon Çerçevesi (Shia Coordination Framework) diye adlandırılan yapının aldığı pozisyon. Bu yapı içerisinde iki ana aktör var: İlki İran’a yakın Şii milis grupların siyasi organizasyonlarının bir araya gelmesi ile oluşturulan ve öncülüğünü Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri’nin üstlendiği Fetih Koalisyonu. Diğeri ise İran’la en iyi ilişkilere sahip başbakan olarak bilinen ve Irak’ta iki dönem başbakanlık yapmış olan Nuri el-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devlet Koalisyonu.
Söz konusu koordinasyon grubu, önce seçim sonuçlarına itiraz etti. Zira 2018 seçimlerinde 47 milletvekili ile en fazla sandalyeye sahip olan ikinci siyasi grup olan Fetih Koalisyonu, 2021 seçimlerinde