Kişi çok zeki ve hafızası da inanılmaz kuvvetli olabilir. Ancak işitme ve görme yetenekleri o kadar iyi değil ise olayı algılama kapasitesi düşük olur.
Unutkanlık çağımızın getirdiği bir problem. Ben bu yazımda Alzheimer ya da unutkanlıktan değil algı kapasitemizi artırmaktan bahsedeceğim. Zeki ve akıllı olmayı herkes ister. Zaten herkes öyledir de. Daha zeki daha akıllı olmaya çabaladınız mı hiç? Her anne baba çocuğum zeki olsun, okul birincisi olsun ister. İyi bir hafızaya sahip olmak başarının anahtarıdır. Ancak tek başına yeterli olmaz. Algı önemli bir konudur. Olayı, konuyu çok iyi hatırlıyor olabilirsiniz. Fakat doğru algılayamadıysanız iyi hatırlamanızın hiçbir anlamı yoktur.
Beynimiz milyarlarca sinir hücresi yani nöronlarla doludur. Beyin sinir hücreleri arasında bilgi alışverişini sağlayan bağlantılar vardır. Bağlantısı olmayan hücrelerin ise bir işlevi yok demektir. Yeni bilgiler beceriler öğrendikçe bu hücreler arasında yeni bağlantılar oluşur. Unutkanlık çağımızın getirdiği bir problem. Ben bu yazımda Alzheimer ya da unutkanlıktan değil algı kapasitemizi artırmaktan bahsedeceğim. Zeki ve akıllı olmayı herkes ister. Zaten herkes öyledir de. Daha zeki daha akıllı olmaya çabaladınız mı hiç? Her anne baba çocuğum zeki olsun, okul birincisi olsun ister. İyi bir hafızaya sahip olmak başarının anahtarıdır. Ancak tek başına yeterli olmaz. Algı önemli bir konudur. Olayı, konuyu çok iyi hatırlıyor olabilirsiniz. Fakat doğru algılayamadıysanız iyi hatırlamanızın hiçbir anlamı yoktur. Beynimiz milyarlarca sinir hücresi yani nöronlarla doludur. Beyin sinir hücreleri arasında bilgi alışverişini sağlayan bağlantılar vardır. Bağlantısı olmayan hücrelerin ise bir işlevi yok demektir. Yeni bilgiler beceriler öğrendikçe bu hücreler arasında yeni bağlantılar oluşur. Beyinde bu hücreler arasındaki bağlantı sayısı (sinaps) ne kadar fazlaysa zeka kapasitesi o kadar artar. Beyin içindeki bilgi iletişimi bu bağlantılar sayesinde olur. Bu olayı bilgisayarlardaki işlem hızı gibi düşünebiliriz. Bağlantılar ne kadar fazla ve sağlıklıysa iletişimi de o kadar iyidir. Beyindeki bu hücreler vücuttaki diğer birçok hücre gibi kan damarlarıyla beslenir. Bu nedenle damar sağlığınız ne kadar iyi ise hücrelerin randımanlı çalışması da o kadar mümkün olacaktır. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözünden yola çıkarak zeka, hafıza ve algının iyi olması için sağlıklı yaşamanın da önemi büyüktür.
Kişisel yaklaşım ön planda
Algımızın iyi olmasını sağlayan en önemli etkenler görme ve işitme duyularımızın da aynı oranda iyi olmasıdır. Olayları, konuları gördüğümüz ve duyduğumuz kadarıyla öğrenebiliriz. Bu ölçüde bilgi sahibi olabiliriz. Konuyla ilgili algımız da ancak bu çerçevede kalır. İşte burada tekrar algı ile hafıza ve zeka arasındaki fark belirgin şekilde ortaya çıkar. Kişi çok zeki ve hafızası da inanılmaz kuvvetli olabilir. Ancak işitme ve görme yetenekleri o kadar iyi değil ise olayı algılama kapasitesi düşük olur. Burada kişisel yaklaşım da ön plana çıkar. Yani algıda seçicilik söz konusu olabilir. Çoğu zaman görmek istediklerimizi görür, duymak istediklerimizi duyarız. Bazen etrafımızdakiler istediğimiz şekliyle gösterip istediğimiz şekliyle söylerler. Bunu böyle kabul etmek de işimize gelir. Buyurun size algı yanılması. Bir doktor için özellikle ağrı gibi objektif olmayan şikayetlerin hasta tarafından doğru bir şekilde anlatılmaması tedavi ve teşhis konusunda doktoru yanlış yönlendirmeye sebep olabilir.
Ağrının olduğundan daha şiddetli tarif edilmesi gereksiz teşhis yöntemlerine ve daha agresif aynı zamanda hırpalayabilecek tedavi şekillerine başvurmaya yönlendirebilir. Ağrının olduğundan daha hafif tarifi ise yanıltıcı olarak belki de önemli sayılan bir olayın atlanmasına sebep olabilir. Benzer şekilde bir kuruluşta yönetici olan kişi kurumun işleyişini sadece kendi etrafında ve kendisine yakın olan kişilerin söylediği kadarıyla anlamaya çalışırsa sadece onların gösterdiği kadar olayı algılar ve yönetir. Bu da çalışanlar ve kurumun geleceği için çok tehlikelidir. Yönlendirilmiş algı tamamen farklı bir konudur. Ancak biz biliyoruz ki içi sırlarla dolu beyin fonksiyonlarının birçoğunda olduğu gibi algı konusunda da kendisini geliştirebilir. Sonuçta görme ve işitme duyularımız mükemmel olmasa bile algımızı geliştirmemiz mümkündür. Bir sonraki yazımda bununla ilgili ipuçlarını size sunacağım.