PKK’nın fesih kararı aldığı 5 - 7 Mayıs’taki 12. Kongresi’ne ilişkin duyuru 12 Mayıs’ta yapıldı. Geçen hafta itibarıyla ilanın üzerinden bir ay geçti. Bu sürede fesihin gereği olan silah bırakma konusunda kamuoyuna yansımış bilgi yok. Öte yandan bu hiçbir şey olmadığı ya da sorun olduğu anlamına da gelmiyor. Daha çok bir hazmetme arasına benziyor. Aralarında devlet görevlileri, AK Parti ve DEM Partili siyasilerin de olduğu, konuya yakın isimlerle konuşmalardan edindiğim izlenim şimdilik bu yönde.
Siyasiler, silahların bırakılmasına dair “teknik” meselelerin çalışılıyor olabileceğini tahmin ediyor. Bazı kesimlerin çok aceleci davrandığı sabahtan akşama sonuç beklediği belirtiliyor. Süreçte gözetilmesi gereken hassasiyetler, yönetilmesi gereken alanlar olduğu da aşağı yukarı ortak tespitler. Toplumsal kabulleniş, sahipleniş, destek sağlanmasının en az silahların bırakıldığından emin olunması kadar önemli olduğu üzerinde de mutabakat var. IRA’nın silah bırakma sürecine dair ayrıntılı okuma yapmak gerektiğini iki ayrı
İsrail’in İran’a yönelik hava saldırısından sonra Dışişleri Bakanı Fidan’ın ev sahipliğinde bir toplantı yapıldı. Ankara, İsrail’in tercihinin bölgeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik olduğunu söylemeye devam ediyor.
“Komşumuz İran” diyerek komşusunun ve bölgenin hukukuna sahip çıkan Ankara diplomasiye fırsat tanınması gerektiğini savunuyor. Toplantının Fidan başkanlığında olduğuna yapılan vurgu da diplomasiye verilen önceliğin göstergesi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan en son 3 Haziran’da TRT Haber’deki röporajında şöyle demişti; “Diplomasi iki amaç için kullanılır. Bir; gerçekten masada bir çözüme ulaşmak için. İkincisi; alanda devam eden savaşın uzantısı olarak...”. Bu sözler Rusya - Ukrayna müzakerelerine ilişkindi. İsrail’in İran’a yönelik hava saldırısından sonra Fidan’ın ev sahipliğinde, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve ilgili yetkililerin katılımıyla bir toplantı yapıldı. O toplantıya ilişkin iki fotoğrafın yer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, barış için mekik diplomasisini sürdüreceklerini belirtirken ‘Aynı hafta içinde önce Rusya’ya sonra Ukrayna’ya gidebilen bir ülkeyiz. Bu, ülkemize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza gösterilen saygının çok önemli göstergesidir. Bu imkânı bölgemize barış getirmek için kullanmaya çalışıyoruz’ dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya ile Ukrayna arasında 16 Mayıs’ta İstanbul’da yapılan barış müzakerelerinin devamının sağlanması için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor. Hafta başında 2 günlük Moskova ziyaretinde önemli temaslarda bulunan Fidan, bugün ve yarın ise Kiev’de olacak. Bakan Fidan, barış için mekik diplomasisinin Moskova ayağında, ziyaretini takip eden basın mensupları ile yaptığı sohbette, “Ukraynalılar ile de gidip görüşeceğiz. Tarafların pozisyonlarını kıyasladığımızda, eğer iyi yönetilebilirse, olabilecek çözümler içerisinde bir uzun dönemli ateşkes daha gerçekçi gözüküyor. Kalıcı bir anlaşma
Rusya lideri Putin ve Rus mevkidaşı Lavrov’la görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, lider diplomasisinin önemine dikkat çekti, müzakerelerin yine İstanbul’da olabileceğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan iki günlük Moskova temaslarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus mevkidaşı Sergey Lavrov başta olmak üzere, kritik görüşmelerde bulundu. Fidan, Lavrov’la görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Putin’le Rusya ve Ukrayna arasında İstanbul’da yapılan görüşmelerin ele alındığı söyledi. Dışişleri bakanları, Ukrayna - Rusya doğrudan görüşmelerinin ikinci turunda da adresin İstanbul olabileceği mesajını verdi.
Fidan ile Lavrov’un heyetler halindeki görüşmeleri planlanandan uzun sürerken, iki mevkidaş ortak basın toplantısı düzenledi. İkili ilişkileri ve uluslararası konuları ele aldıklarını söyleyen Fidan, “Türkiye ve Rusya olarak, Suriye’nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması için çalışmaya devam edeceğiz. Eş zamanlı
Yoğun iç ve dış gündem nedeniyle ertelemek zorunda kaldığım bir izlenim yazısına ancak sıra geldi. Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Katar ziyaretiyle tekrar gündem olan “Körfez sermayesi beklentisi” konusuna da denk düştü.
Yaklaşık iki hafta önce Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi (TBC) Başkanı Kanat Kutluk’un davetiyle bir grup gazeteci Dubai’de yerleşik iş insanları ve Dubai iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldik. 2004’de Dubai Ticaret Odası (DTO) çatısı altında kurulan TBC gibi bugün DTO’ya kayıtlı 55 iş konseyi daha var. Yalnız, DTO denilince aklınıza bizdeki il ticaret odaları gelmesin. Bünyesinde üç farklı odayı birleştiren, biri İstanbul’da olmak üzere 34 ülkede ofisleri olan büyük bir kuruluş söz konusu edilen.
TBC de, sadece Dubai’de 800 üyesiyle Türk iş dünyasının değil, 21 yıl sonunda büyüklüğü 60 bine ulaşan Türk toplumunun da temsilcisi. Üyeleri arasında Türkiye’nin önde gelen şirketleri var. Ama asıl etkisi bizatihi
Tahran Diyalog Forumu (TDF) 2025’te katılımcıların en çok ilgi gösterdiği oturumlar nükleer müzakereleri konu alanlardı. Diplomatlar, gazeteciler ve akademisyenler ayrıca ABD ile yürütülen dolaylı görüşmelerin bir sonraki turuna dair cevapların da peşindeydi. Başta Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan olmak üzere, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İranlı diplomat ve panellerdeki konuşmacı akademisyenlerin bu iki konudaki ortak vurguları mealen şöyle özetlenebilir: “Uranyum zenginleştirmenin sıfırlanması söz konusu değil. Yaptırımlara rağmen ortaya çıkardığımız bir gurur tablomuz var ve bundan ödün vermeyiz”, “ABD’liler ile diplomasinin sürmesini isteriz ama saygılı bir dil kullanırlarsa. Tehdit etmeye kalkmasınlar”. “Ha bir de mesajları çok karışık!” diye ekliyorlar.
İran’ın nükleer programı konusunda durduğu yer net. 1950’lerde ABD’nin desteği ile başladığı, 1979 Devrimi’nden sonra Batılı ortakları tarafından terk edildiği, uzun süredir uygulanan yaptırımlara, ödediği bedellere rağmen geldiği ve
İran Dışişleri Bakanlığı Siyasi ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin (IPIS) davetiyle 17-19 Mayıs tarihlerinde düzenlenen Tahran Diyalog Forumu (TDF) 2025 için Tahran’dayım. Yaklaşık 50 ülkeden 250 civarında diplomat, akademisyen ve gazetecinin katıldığı Forum, geçen yıl 20 Mayıs 2024’te Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Abdullahiyan’ın helikopter “kazasında” hayatlarını kaybetmeleri nedeniyle yapılmamıştı. Yarın ölüm yıl dönümleri olması nedeniyle hem forumda hem de Tahran sokaklarında zaman zaman karşınıza çıkan fotoğraflarıyla ikili anılıyor.
Tıpkı Antalya Diplomasi Forumu (ADF) 2025 gibi bölge ve İran’ın kendi konularına endeksli. Forum kapsamındaki birkaç oturum başlığı ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır. “Suriye Kavşakta: Birliğe mi Dağılmaya mı?“, “İran ve Avrupa: Diyalog, Zorluklar ve Beklentiler”, “Filistin: Adalet Reddedildi”, “Atomlar ve Koalisyonlar: Bölgesel Nükleer Silahsızlanmayı Yeniden Düşünmek”, “Yaptırımlar, Ekonomik Terörizm ve İnsan Hakları: