Uzun süre on kişi oynayarak maçı tamamlamanın nasıl bir zorluk olduğunu en iyi bilen takımlardan biri Trabzonspor’dur kuşkusuz.
Önce Konya deplasmanında, hemen ardından Alanyaspor karşısında doksan dakikayı bir eksik oynamak ve yenilmemek her babayiğidin harcı değildi.
Dün akşam aynı kaderi Fenerbahçe yaşadı, fakat üzülen taraf oldu. Haftanın müsabakasında çok ilginç anlar yaşandı. Henüz 2. dakikada Trabzonspor’un kaçırdığı pozisyon döndü Trabzonspor’un kalesinde gol oldu.
23. dakikada savunmanın en önemli isimlerinden Kim ikinci sarıdan kızarınca, oyunun şekli tamamen değişti. Bakasetas’ın frikik golünde barajın ve kaleci Altay’ın büyük hatası vardı, Yunan oyuncu ikisini de affetmedi. Komşunun çocuğu yine yaptı yapacağını. Zaten maçın yıldızı hanesine onu yazdım.
Eşitlik sayısı Trabzonspor için elbette büyük motivasyon oldu. Rakip on kişi kalmış, oyunun kontrolünü ele almışsın. Böyle bir fırsat kolay kolay ele geçer mi? Gelin görün ki, ilk yarının son dakikalarında Önce Peres ve oluşan
"Bir koltukta iki karpuz olmaz” demiş atasözü.ir koltukta iki karpuz olmaz” demiş atasözü.Ahmet Ağaoğlu’nun ise üç karpuzu var.Trabzonspor, Kulüpler Birliği Vakfı ve Golf Federasyonu başkanlığı.Gerçekten kolay değil. Hepsinin hakkını verebilmek için 48 saat mesai gerek. Bu ise insanın doğasına aykırı.Ağaoğlu’nun Trabzonspor’da bir misyonu var. Belki de en önemlisi bu; yani şampiyonluk. Camianın da ondan beklentisi belli.Kulüpler Birliği bence angarya. Radikal işler yapmayı planlıyor ama, çok yıpratıcı bir konumda. Ha desen karşına on tane engel konur. Her kafadan bir sesin çıkması cabası. Geçmişe bakın, en kudretlisi dahi duvara tosladı, vazgeçti.Futbolun sorunları kısa vadede çözülemez. Kulüpler yasası, Futbol A.Ş. , Merkez Hakem Kurulu’nun yeniden yapılanması gibi konular, sadece paydaşları ilgilendirmiyor.Siyasetten hukuka, muhatabı çok. Üstelik görüş birliği de yok. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun, bazı noktalara dokunursanız eliniz yanar!O zaman enerjinizi doğru yere
Sadece futbolda değil, yaşamın her alanında geçerli bu söylem; “Yaptığın işin kuralını bileceksin.”
Bilmez isen bazen komik, kimi zaman eleştirilen, çokça da tartışılan insan olursun.
Son örneklerini geçen hafta yaşadık.
Kayserispor- Trabzonspor maçında hakem atışı ile başlayan oyunda topu doğrudan kaleye gönderen Hamsik’in birkaç saniye süren gol sevincini anımsayın. Bu düzeyde bir yetenek, meşin yuvarlağın en az iki oyuncuya temas etmesi gerektiğini nasıl bilmez? Ya takım arkadaşları?
Ve kaleci Lung? O topa neden hamle yaparsın kardeşim, ya parmaklarının ucuna değse idi? Buz gibi gol olacaktı!
Gelelim Sergen Yalçın’a... Sivasspor maçında gördüğü kırmızı kart son derece acemiceydi.
Geçen sezondan beri Merkez Hakem Kurulu bas bas bağırıyor, seminerlerde kulübeye dikkat deniyor, en önemlisi kenarda bulunan teknik adam topa vurur ve sahaya atarsa “ihraç edin” deniyor.
Bazı maçları skora bakıp anlatamazsınız. Kayserispor-Trabzonspor mücadelesi berabere bitse, futbolla ilgili doğrularımızı ve ezberlerimizi gözden geçirmemiz gerekebilirdi. Bakmayın tek farkla kazandığına. Bir değil, beş gollü bir ziyafet olabilirdi konuk ekip için.
Dün futbol şansı ve becerisi Trabzonspor’dan yana değildi. Neler kaçtı, kaç top direkten döndü? Kayserispor kalecisi Lung neler kurtardı? Belki bu haftaya dek Trabzonspor’un arsızca pozisyon zenginliği yaşadığı ilk maçtı. Bunu cebe koymak gerek.
Gerek Abdullah Avcı’nın sahaya sürdüğü takım, gerek doğru oyuncu değişiklikleri, Trabzonspor’un tüm istatistiklerde öne geçmesini sağladı. Deneyim böyle bir şey.
Kayserispor da rakibinin kaçırdıklarıyla maça tutunup heyecanın son dakikaya kadar sürmesini sağladı.
Gerçekten üst düzey mücadele izledik. İki takımı bu anlamda takdir etmek gerek.
Bireysel değerlendirmeye gelince. Cornelius’un atak bitirme konusunda gelişmesi halinde Trabzonspor’un gol yollarında sıkıntı yaşamayacağını
Ligin henüz başındayız.
Kulüpler savaş baltalarını çıkardı.
Trabzonspor Yönetimi geçen haftaki Alanyaspor maçından sonra hakem Halis Özkahya ve Merkez Hakem Kurulu’nu hedef alan çok sert ifadeler kullandı.
Hüseyin Türkmen’in oyundan atılışına verilen tepkileri doğal karşılıyorum. Bence de haksız bir kırmızı kart oldu. Belki de maçın kaderi değişti.
Trabzonspor’un ortalığı toz duman eden açıklamasına gelmeden önce MHK Başkanı Serdar Tatlı’ya bir kaç sorum var;
Bir; madem uzun zamandır Trabzonspor maçlarına çıkamayan Özkahya’yı eninde sonunda atayacaktınız, niçin bir deplasman maçı ile başlatmadınız? Hakeme de, o takıma da yazık değil mi? Zamanlama ve maç yanlış idi.
İki; Medyada hoşunuza gitmeyen haberler çıktığında Federasyon sitesi üzerinden yanıt vermenize alıştık.
Ligin henüz başı. Lider olabilmek elbette önemli. Ama daha önemlisi unvanını sezon sonuna taşımak, şampiyonluk ipini göğüslemek. Bunun ilk şartı da adım adım ilerlemek. Sendelesen de ayakta kalabilmek. Trabzonspor böyle bir güce sahip olduğunu gösterdi.
Skor bir yana, yaptığın işi ciddiye alıyor, gelişime açık ve hırslı isen, yitirdiklerine değil, kazanımlarına bakacaksın. Tek cümle; “Trabzonspor doğru yolda.”
Karadeniz ekibi haftayı keyifle kapayabileceği bir maça çıktı. Kuşkusuz ligin hücumu en iyi oynayan takımlarından biri. Rakip ise Bülent Korkmaz’ın yönetiminde başarılı sonuçlar almaya devam eden Alanyaspor idi. Son üç maç, üç galibiyet ve gol yememiş bir taş gibi takım.
İki ekip de dört gün önce maç oynadı. Ancak Trabzonspor’un neredeyse on kişi ile tamamladığı Konya deplasmanında sarf ettiği efor, Alanyaspor’un en az iki katı fazlaydı. Böyle sıkışık fikstürlerde teknik direktörler devreye girer. Ne dedi Abdullah Avcı; “Sadece bir taktik antrenman yaptık.” Yani aktif dinlenme. Bu
Trabzonspor bu sezon şampiyonluğun en güçlü adaylarından ise, aslan payı kuşkusuz kaleci Uğurcan Çakır’ın performansıdır.
Yaradan nazardan saklasın, sakatlıktan korusun. Uğurcan sadece süper ligin değil, Avrupa’nın en iyi file bekçilerinden biri.
Futbolda kaleciler için “biraz deli” olmalı derler. Oradan oraya atmamak, uçup durmak, her topa savunmasız biçimde müdahale etmek, önündeki oyuncuları idare etmek akıllı işi değil!
Lakin Uğurcan farklı. Hem akıllı, hem cesur, hem de lider. Üstelik sağlam bir karaktere sahip. Genç yaşında “benim” diyen pek çok futbolcudan daha olgun. Trabzonspor takımı böyle bir kaptana sahip olduğu için gurur duymalı.
İşler böyle düzgün giderse Uğurcan’ı süper ligde kimse tutamaz. Zaten Avrupa’da sayısız kulübün transfer listesinde. Şimdi üzerine koyarak ve değerini artırarak ilerliyor. Trabzonspor tarihinin Yusuf Yazıcı’dan sonra en büyük ihracatı ve kazancı olabilir. Piyasa değeri 20 milyon euro gösteriliyor ya. Çıkın, çıkın...
Emin ellerde!
Y
Süper Lig’de son haftalarda alınan sonuçları sürpriz olarak görmüyorum. Şampiyonluk adayları peşi sıra puan kaybederken, ligin figüranları olarak görülen Anadolu takımları bazılarını şaşırtmaya devam ediyor.
Trabzonspor, Avrupa Konferans Ligi’nden elendikten sonra iki hedefi kalan bir ekip. Dünkü rakibi, istikrarlı gidişi ile ligin yenilgisi olmayan üç takımından biri olan Konyaspor’un dikkat çeken istatistiği ise, bu müsabakaya dek en az gol yiyen takım olması idi.
Trabzonspor açısından çok iyi başlayan maç, henüz 8. dakikada Vitor Hügo’nun kırmızı kart görmesiyle adeta kabusa dönüştü. Cornelius’un 44. saniyede attığı gol, hazırlanış ve bitiriliş anlamında harikaydı. Ama Hugo’nun hesapta olmayan ihracı tüm senaryoyu değiştirdi. Kolay değil her iki yarı 49’ar dakika oynandı. Yani Trabzonspor neredeyse 90 dakikayı bir eksikle tamamlamak zorunda kaldı. Bunun anlamı, sahadaki her futbolcunun iki kat efor sarf etmesiydi.
Kırmızı kart sonrası beklentim Abdullah Avcı’nın ileriden bir oyuncu çıkarıp stopere