Günümüzün en önemli sorunların-dan biri işsizlik, özellikle de genç işsizliği. Küresel olarak da yüksek düzeyde seyreden genç işsizliği ile mücadele açısından önemli politikalardan biri girişimciliğin desteklenmesi. Bu bağlamda, geçtiğimiz mayıs ayında Resmi Gazete’de yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen önemli düzenlemelerden biri de girişimci gençlere yönelik teşvikti.
Söz konusu teşvik kapsamında, daha önce gelir vergisi istisnası sağlanan gençlere yönelik olarak 1 yıl süreyle sigorta prim desteği verilecek. Prim desteğinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar geçtiğimiz hafta Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan genelge ile açıklandı. Bugünkü yazımda, 1 Haziran 2018 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanacak olan teşvikle ilgili detayları ele almaya çalışacağım.
Hangi gençleri kapsıyor?
Sigorta prim desteğinden yararlanılabilmesi için üç temel kural söz konusu. İlk olarak, Gelir Vergisi Kanunu kapsamında genç girişimcilere sağlanan kazanç istisnasından faydalanıyor olmak gerekiyor. İkinci olarak, mükellefiyet başlangıç ve sigortalılık tarihi itibariyle 18 yaşını
İşçi sendikaları işçilerin ekonomik ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla kurulan örgütlerdir. Sendikaların amaçlarını gerçekleştirebilmeleri öncelikle yeterli üye sayısına ulaşmalarına, devamında işverenle toplu iş sözleşmesi imzalamalarına bağlıdır. Hukuk sistemimiz sendikaların toplu iş sözleşmesi imzalayabilmelerini birtakım şartlara bağlamıştır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu bir sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi için iki barajı geçmesini şart koşmuştur. Bunlar işkolu ve işyeri barajları. Barajların aşılması sendikaların üye kazanmalarına bağlı olduğundan, işçilerin sendikal özgürlüklerinin korunması özel önem taşımaktadır.
Ülke düzeyinde temsil
İşkolu barajı sendikanın o işkolunda çalışan işçilerin en az % 1'inin kendi üyesi olmasını aramaktadır. Böylece sendikanın ülke çapında az da olsa bir temsil gücüne sahip olması istenmektedir. % 1'lik oran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın her sene ocak ve temmuz aylarında yayınladığı istatistiklere göre belirlenmektedir. İstatistiklere yayımından itibaren on beş gün içinde itiraz edilmezse istatistik kesinleşir ve gelecek altı aylık dönemdeki yetki tespitleri buna göre yapılır.
İşye
Emekliler ve malulen emekli olanlar Ramazan Bayramı öncesinde olduğu gibi Kurban Bayramı öncesinde de 1000 TL ikramiye alacak. Dul ve yetim aylığı alanlar ise ölüm aylığı oranında ikramiye alabilecekler. İkramiyeler 17 Ağustos’a kadar ödenecek.
İlk kez Ramazan Bayramı’nda emeklilere ödenen bayram ikramiyesi, kurbanda da hesaplara yatacak. Dün itibarıyla emekli olmak için dilekçelerini verenler de kurbanda ikramiye alabilecekler. Emekliler ile birlikte dul ve yetim aylığı alanlara da bayram ikramiyesi ödeniyor. Emekliler ile dul ve yetim aylığı alanlara ödenen ikramiye rakamı ise farklı.
Bayram ikramiyesi her yıl Ramazan ve Kurban bayramından önce SGK’dan gelir veya aylık alanlara ödeniyor. Dolayısıyla, emekliler, dul ve yetim aylığı alanlar, malulen emekliler yılda iki kez bayram ikramiyesi alıyorlar. İkramiye sayesinde bayram harcamaları için emeklilerin eli rahatlamış oluyor.
Halen SGK’dan aylık alanların bayram ikramiyesi alması için başvuru yapmalarına gerek yok. Bu kişilere ikramiyeler başvuru olmaksızın ödenecek. Ödemeler doğrudan emekli aylıklarının yatırıldığı bankalara yapılacak. Henüz aylık almaya başlamayan fakat SGK’ya dilekçesini dün itibarıyla, vermiş olanlar da aylık
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tarafından yayımlanan, "OECD İstihdam Görünümü 2018" başlıklı yeni rapor, Türkiye'nin de aralarında olduğu OECD ülkelerinde ekonomik büyümenin toparlandığını ve bazı ülkelerde işsizliğin düşük seviyelere gerilediğini ortaya koyuyor. Diğer taraftan, rapora göre ücretler açısından bir durgunluk söz konusu. OECD raporunda, ülkelerin bu döngüyü kıramaması halinde ekonomik toparlanmaya ilişkin inancın azalabileceği ve işgücü piyasasındaki eşitsizliğin genişleyebileceği yönündeki endişe dikkat çekiyor.
İstihdam % 61.7'ye çıktı
OECD İstihdam Görünümü 2018 Raporu, OECD bölgesinde 15-74 yaş grubundaki kişiler için istihdam oranının 2017 yılı sonu itibarıyla yüzde 61.7'ye ulaştığını gösteriyor. Buna göre, 2008 ekonomik krizi öncesine kıyasla ilk kez daha yüksek düzeyde istihdam yaratılmış durumda. Yani, OECD ülkelerinde bugün kriz öncesi döneme göre çok daha fazla sayıda iş sahibi olan insan söz konusu. Raporda, OECD ülkelerinde ortalama istihdam oranının 2018 yılı sonunda yüzde 62.1 ve 2019 yılının dördüncü çeyreğinde de yüzde 62.5'e ulaşması öngörülüyor.
Raporda yer alan bir başka sevindirici gelişme de işgücü piyasasında dezavantajlı gruplar
Yaz ayları tarımda ve turizmde dönemsel işlerin yoğunluk kazandığı, birçok kişinin mevsimlik işlere girdiği dönemler. Bunun yanı sıra inşaat sektöründe üretimin arttığı, insan gücüne ihtiyacın en üst noktaya çıktığı zamanlar. Bu işlerin niteliğine bakınca birçoğunun belirli bir dönemde yapılıp bittiği veya belirli bir dönemde yoğunluk kazandığı fark ediliyor. Bu tür işlerde yapılan sözleşmeler genellikle belirli süreli olarak yapılıyor.
Kıdeme hak kazandırmaz
Belirli süreli sözleşmeler, kural olarak sürenin sonunda kendiliğinden sona eren sözleşmeler olduğundan, çalışanın İş Kanunu'nun getirdiği birçok korumadan yararlanmasına engel olurlar. Örneğin, kural olarak, sürenin sonunda sözleşme kendiliğinden sona erer ve çalışan kıdem tazminatına hak kazanamaz. Bu yüzden yapılmaları birtakım şartlara bağlanmıştır.
Objektif koşullar varsa yapılabilir
İş Kanunu'na göre, belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak belirli süreli sözleşme yapılabiliyor. Yapılan işin niteliği belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için önem taşıyor. Sözleşme konusu işin bahsedilen objektif koşulları taşımaması halinde
Bedelli askerliğe ilişkin kanun teklifi geçen hafta Meclis gündemine geldi. Uzun zamandır bedelli askerlik bekleyen kişiler teklifin gündeme gelmesiyle hareketli günler yaşamaya başladılar. Bedelli askerlik düzenlemesinde 28 günlük temel askerlik eğitimi de yer alınca özellikle işçi ve memurların kafasında işten nasıl ayrılıp birliklerine teslim olacakları sorusu belirdi. Geçen haftaki görüşmeler sonrası 28 günlük temel askerlik eğitiminin kalkması gündemde.
Önümüzdeki hafta bu konu netleşecektir. Ancak şu anki teklifte 28 günlük temel askerlik eğitimi ve çalışanlar için önerilen yol belli. İşçi ve memur 28 gün boyunca ücretsiz veya aylıksız izinli sayılacak ve 28 gün sonra işine veya görevine kaldığı yerden devam edecek.
Memurlar izinli
Bedelli askerlik başvurusu yapacak işçiler 28 günlük temel askerlik eğitimini boyunca ücretsiz izinli sayılacaklar. Bedelli askerlik yapacak işçiler 28 gün için ücretsiz izinli sayılacaklar ve döndüklerinde işlerine kaldıkları yerden devam edecekler. Bedelli askerlik başvurusu yapan işçiler, kendilerine tebliğ edilen ve bedelli askerlik temel eğitimini yapacakları birliklerine teslim olmaları gereken tarihi içeren belgeyi işverene vererek ücretsiz
1955 ile 1975 yılları arasında doğan ve düşük gelirli ailelere sahip olan pek çok kişi için söz konusu olan gelir hareketliliği, 1975 yılı sonrasında doğanlar için son derece sınırlı bir görünüm sergilemeye başladı. Dahası, 1990’lardan bu yana gelir dağılımı adaletsizliği arttıkça, sosyal hareketliliğin neredeyse durma noktasına geldiği görülüyor. Bu durum, toplumun en varlıklı kesimlerinin büyük ölçüde servetlerini korumalarına karşılık, en düşük gelir grubundaki kişilerin sosyal hareketliliğinde azalma olduğunu gösteriyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı’nın (OECD) sosyal hareketlilik ile ilgili yeni raporuna (A Broken Social Elevator? How to Promote Social Mobility) göre; bu durumun önemli sosyal, ekonomik ve politik sonuçları söz konusu.
Sosyal hareketlilik
Bugün pek çok insan nesiller arası sosyal hareketliliğin azaldığını ve giderek artan düzeyde anne babaların servetleri ve sahip oldukları avantajların kendi yaşam standartları açısından belirleyici olduğunu düşünüyor. Bu düşüncenin arkasında, insanların kişisel finansal durumlarını geliştirme noktasında kötümser bir algıya sahip olmaları var. Özellikle insanların sosyal hareketlilik beklentileri açısından daha
Çalışma ilişkileri günümüzde giderek daha karmaşık bir hal almakta. Çalışacak kişinin bir işverenle anlaşarak, işverenin işyerinde çalışmaya başlaması halen ağırlığını korusa da sürece işçinin anlaştığı işverenden farklı aktörler dahil olmakta ve işçinin kimin için çalıştığı belirsizleşmektedir. İş hukuku bu noktada sürece dahil olan diğer aktörleri belirlemeye ve işçiye karşı onların sorumluluklarını düzenlemeye çalışmaktadır.
Kurulan bu ağ içinde asıl işveren, ödünç alan işveren, iş sözleşmesini veya işyerini devralan işveren gibi sözleşme yapılan işveren dışında diğer birtakım işverenleri de barındırmaktadır. Alt işverenlik ilişkisi başka bir işverenin sürece dahil olduğu en yaygın model olarak karşımıza çıkmaktadır.
Alt işverenlik ilişkisi kurma ihtiyacı üretimin çeşitlenmesi ile doğmuştur. Üretim çıktıları daha karmaşık bir yapıya ulaştıkça nihai ürünü tek bir kişinin yapması zorlaşmış, uzmanlığına göre başka işverenlerin de devreye girme zorunluluğu doğmuştur. Buna nihai üretimin yapılması için zorunlu olmasa da üretimi destekleyen yan faaliyetler eklenince alt işverenlik uygulamaları giderek yaygınlaşmıştır. Bir örnekle açıklamak gerekirse inşaat işi yapan bir işveren bundan