Günümüzde sendika-laşma ve toplu iş sözleşme uygulaması önemli ölçüde azaldı. Bunun en önemli nedeni değişen istihdam biçimleri ve kayıtdışı çalışmada yaşanan artış. Değişen istihdam biçimleriyle tipik olmayan iş ilişkileri doğmuştur. Tipik iş ilişkisi denilince akla ilk gelen, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle tam süreli olarak bir iş yerinde istihdam edilen kişi ile işverenin kurduğu ilişkidir. Tipik olmayan iş ilişkileri ise bu tanıma uymayan bütün iş ilişkilerini kapsama almaktadır. Örneğin, belirli süreli sözleşmelerle çalışma, kısmi süreli çalışma, alt işveren yanında çalışma veya geçici iş ilişkisi kurma tipik olmayan iş ilişkilerindendir. Kayıt dışı çalışma ise kamuya beyan edilmemiş faaliyet olarak tanımlanmaktadır.
İletişim zayıf
Tipik olmayan iş ilişkileri kapsamında veya kayıt dışı olarak çalışan kişiler ile sendikalar arasındaki iletişim, bu kişilerin sendikal örgütlenmeye dâhil olmakta yeterli teşviklerinin bulunmaması, sendikaların da ilgili kişilerin işgücü piyasasındaki konumları nedeniyle ulaşmakta zorluk çekmesi nedeniyle zayıf veya kopuk olmaktadır. Çalışma Bakanlığı ve ILO tarafından hazırlanan “Örgütlenmesinde Güçlük Çekilen Çalışanların Örgütlenmesi ve
SGK’dan ölüm aylığı alan kız çocukları, evlenirlerse aylıkları kesilir. Ancak evlendiği için aylığı kesilen kız çocuklarına ölüm aylığının 2 yıllık tutarı kadar evlenme ödeneği, yani halk arasında bilinen adıyla ‘çeyiz parası’ ödenir. Çeyiz parasına ilişkin pek çok detay maalesef bilinmiyor. Bugünkü yazımda çeyiz parasına ilişkin merak edilenleri örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Annesi veya babasından dolayı ölüm aylığı alan kız çocuklarının aylıkları, erkek çocuklardaki gibi belirli bir yaşı geçince kesilmez. Sosyal güvenlik sisteminde bu anlamda kadınlara pozitif ayrımcılık tanınmaktadır. Kız çocuklarının anne veya babasından aldığı ölüm aylıkları belirli bir yaşa gelince değil, evlenmeleri halinde kesilir.
Kız çocuğu evlenirse aylık almaya devam edemez, ancak evlendiği tarihte yazılı olarak talep ederse ölüm aylığının 2 yıllık tutarı çeyiz parası olarak kendisine ödenir. Bu noktada önemli olan SGK’dan yazılı olarak çeyiz parasının talep edilmesidir. Kız çocuğu yazılı olarak talep etmezse SGK otomatik olarak çeyiz parası vermez.
Ne kadar ödeniyor?
Çeyiz parasının talep edilmesi için 5 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur. Evlendikten sonra 5 yıl içerisinde çeyiz parasını talep
65 yaş aylığında önemli değişiklikler yapıldı. Bundan sonra 65 yaş aylığı bağlanması için ailede yaşayan tüm fertlerin gelirlerine bakma uygulaması sona erecek. Sadece 65 yaş aylığı talep eden kişinin ve varsa eşinin gelirine bakılacak
19 Ağustos 2018 tarihli ve 30514 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile 65 yaş aylığının bağlanması açısından artık aynı hanede yaşayan tüm fertlerin gelirleri dikkate alınmayacak.
Düzenlemeye göre, 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz kişilerin 65 yaş aylığına hak kazanabilmeleri için sadece varsa eşlerinin ve kendilerinin gelirlerine bakılacak ve eşi ve kendisinin geliri asgari ücretin net tutarının üçte birinden düşük olanlara aylık bağlanacak. Bununla birlikte, düzenlemeye göre, eşlerin aynı evde yaşayıp yaşamamaları da dikkate alınmayacak.
YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ ÖNCESİNDEKİ ŞARTLAR
Yönetmelik değişikliği öncesinde, 65 yaş aylığı alabilmek için 3 temel şart söz konusuydu. Buna göre, ilk şart 65 yaşını doldurmuş olmak. İkinci olarak, 65
Ekonomik güçlük dönemlerinde, küçülmek durumunda kalan işletmeler, işçilerinin iş sözleşmelerini feshetmek yerine kısa çalışma yöntemini tercih edebilir. İşin korunmasını sağlamak daha elzem. Bunun ayrıntılarına bir bakalım...
İş hukukunun temel amacı işçinin korunmasını sağlamak. İşçinin korunması, kısa vadede bireysel olarak işçinin haklarının korunmasıdır. Örneğin ücretlerin ödenmesini sağlamak, işverene getirilen tazminat ödeme yükümlülükleri ile işçinin mağdur olmasını mümkün olduğu ölçüde engellemek gibi... Uzun vadede işçilerin korunması ise işin korunmasını sağlamaktır.
Ekonomik güçlükler yaşandığında işin korunmasını sağlamak, bireysel olarak işçilerin haklarının korunmasının önüne geçmekte, işin korunmasını sağlamak daha elzem olmaktadır.
Çünkü mevzuatımız bireysel olarak işçinin haklarının korunması için, işçinin birçok tazminat alabilmesine imkân tanısa da, son noktada yine de işçinin işsiz kalmasından kaçılamamaktadır.
Bir ara çözüm...
Ekonomik güçlük yaşayan bir işveren bu durumu ispatlaması halinde çalışanları işten çıkartma hakkına sahip olmaktadır. Sürekli zarar eden bir işverenden üretime devam etmesi beklenememektedir. Bu durumda işçiler duruma göre ihbar tazminatı
Sevgili Güngör hocamızı kaybettik. Geçen yıl bu zamanlarda bir başka hocamızı, Şükrü Kızılot hocamızı kaybetmiştik. Her iki hocam da nurlar içinde, huzur içinde uyusunlar.
Güngör hocamı Cnbc-e ve NTV yayınları için geldiğim İstanbul’da tanımıştım. İlk günlerin çekingenliği içerisinde yayınlara çıkıyordum. Bana ilk destek Güngör hocadan gelmişti. Heyecanlandığımı anladığı için “Evlat rahat ol, bildiklerini anlat, bilmediğin hiç bir konuya girme” demişti.
Yıllar içerisinde televizyon kanalımızda sürekli sohbet etmeye başlamıştık. Çarşamba sabahları kanala girdiğimde ilk gördüğüm kişilerden biriydi. O yaşta işini müthiş bir ciddiyet içerisinde yapardı. Gündemde önemli bir gelişme olmuşsa, bana döner, “Ankara’da ne oluyor, hava nasıl oralarda” diye sorar, aslında benim düşüncelerimi öğrenmek isterdi. Yılların hocasının beni dinlemesi, fikrimi sorması beni çok şaşırtırdı. Çok mutlu olurdum.
Müthiş bir araştırmacı
En önemli özelliklerinden birisi de muazzam bir araştırmacı olmasıydı. Benim konularım ilgisini çok çektiği için ne zaman aklına bir şey gelse muhakkak telefonla beni bulur, “Evlat şu konuyu bir araştır, bir şeyler yaz” derdi. Ben de heyecanla cevap vermeye çalışırdım. Oysa ki
Kurban Bayramı’nda bu yıl da uzun bir tatil süresi söz konusu. Bayram için pek çok çalışanın tatil programı başladı bile. Çok sayıda çalışanımız bayramda şehir dışında olacak, tatil yapacak, bazıları da aile ziyaretleri ve dinlenmeye zaman ayıracak. Böylece, iş ortamından uzaklaşmış olacaklar. Ancak ne yazık ki herkes bu kadar şanslı değil, bazı kişiler bu bayramda çalışacaklar.
Bayramlarda yapılan çalışmalar için İş Kanunu’nda önemli düzenlemeler bulunuyor. Bayram günlerinde çalışanlara arife günü ve bayramdaki çalışmalarının ücreti zamlı olarak ödenecek. Bununla birlikte, işveren çalışanına “bayram sonrasında izin kullanabilirsin” dese bile, bayramda yapılan çalışma zamlı olacak. İş Kanunu’na göre, bayramda çalışana ücreti zamlı ödenir, işveren isterse daha sonra o çalışmanın karşılığı olarak ayrıca izin verebilir. Bu işverenin yetkisinde olan bir durumdur.
Normal ücretin iki katı ödenir
Bayramda çalışan işçilere verilecek ücret normal zamanda kazandıkları ücretin iki katı tutarındadır. Bu zamlı ücret, arife günü öğleden sonrası ve bayramın dört günü için ayrı ayrı hesap edilecek ve ödenecektir. Aylık sistemiyle çalışan bir kişi için toplam brüt ücreti 30 güne bölünerek bir
Bu sene Kurban Bayramı tatili haftanın tamamına yayılıyor. 21 Ağustos salı günü bayramın 1. günü kutlanacak. Bayram 21, 22,23 ve 24 Ağustos’u kapsıyor. 20 Ağustos arife gününün yarım günü de eklenebilse, hafta sonlarıyla birlikte tatil uzuyor. Herkesin aklında aynı soru; tatil süresini birleştirebilir miyim? Tatil sürelerini birleştirebilmek için çeşitli yollar bulunuyor.
Telafi çalışması
İş Kanunu’nda ‘telafi çalışması’ bu gibi durumlar için düzenlenmiş. Buna göre, işveren resmi tatillerden önce veya sonra iş yerini tatil ederek bütün çalışanlarına izin verebilir. Bu bayramda da işveren pazartesi gününü tümden tatil ederek, bu gündeki çalışmaları için çalışanlarına 2 ay içerisinde telafi çalışması yaptırabilir. Örneğin, haftanın 5 günü, günde 9 saat çalışılan bir iş yerinde perşembe ve cuma günleri iş yerini tatil eden işveren, işçilerine yarım gün için toplam 4.5 saatlik telafi çalışması yaptırabilir. İşçiler 4.5 saatlik telafi çalışmasını tatil sonrası belirli periyotlar halinde ve kanundaki hükümlere uygun olarak iş yerinde daha fazla çalışarak gerçekleştirebilirler.
En fazla 3 saat
Telafi çalışması günde 3 saatin üzerine çıkamadığı gibi, iş yerinde günlük çalışma süresi de 11
Mayıs ayında yürürlüğe giren torba kanunda Bağ Kur’lular için çok önemli bir düzenleme yer alıyordu. 2018 yılı Mayıs ayı itibarıyla prim borcu bulunan Bağ Kur’lulara bu aydan önceki borçların silinme imkanı tanınmıştı. Bu ayın başı itibarıyla otomatikman bu durumdaki kişilerin borçları silindi. Peki bu kişiler emekli olacak duruma geldiklerinde bu süreleri emekliliklerine ekletebilecekler mi?
Eski adıyla Bağ Kur’lu yeni adıyla 4/b’li olan kişilerin borçları kanun kapsamında silindi. Buna göre köy muhtarları, basit usulde gelir vergisi mükellefi olan esnaf, bazı şirket ortakları, tarımsal faaliyette bulunanlar bu uygulamadan yararlanabildiler.
Neden borç birikti?
Bağ Kur’lular genellikle küçük esnaf ve sanatkarlardan oluşan bir gruptur. Bu gruptaki kişiler ay sonunda gelir ve giderlerini hesaplarlar ve prim borcu için kasada para varsa primlerini yatırırlar. Kasada primleri ödemek için yeterli para yoksa prim borçlarını ödeyemezler.
Böyle olunca da bu kişilerin prim borcu birikir. Bu şekilde prim borcu birikenler olduğu gibi Bağ Kur’lu olması gerektiğini bilmediği için adına prim ödenmemiş kişilerin de borçları birikir. Örneğin kişi anonim şirketin yönetim kurulu üyesi ortağı olur