Kovid-19 salgınından en çok etkilenen alanlardan biri eğitim. Stajların da ciddi anlamda etkilendiğini söylemek mümkün. 30 Kasım’dan itibaren stajlar başlıyor. Detayları inceleyelim...
Kovid-19 salgını hayatımızı pek çok yönden olumsuz etkiliyor. Kış aylarına girdiğimiz süreçte virüse yakalananların sayısındaki artış ve hastalığın bulaşması açısından işyerlerinin taşıdığı risk, gün geçtikçe daha sıkı önlemlerin alınmasına yol açıyor. Salgından en fazla etkilenen alanlardan biri de eğitim. Bu bakımdan, mesleki eğitim faaliyetlerinin önemli bir unsuru olan stajların ciddi anlamda etkilendiğini söylemek mümkün.
Resmi ve özel örgün eğitim faaliyetlerine 20 Kasım 2020 ile 4 Ocak 2021 tarihleri arasında uzaktan eğitim yoluyla devam edileceğinin açıklanmasının ardından işletmelerde beceri eğitim kapsamında gerçekleştirilen stajlar konusunda nasıl bir yol izlenmesi gerektiği sorusu akıllara geldi.
Üstelik bu konu, sadece Millî Eğitim Bakanlığını değil, aynı zamanda staj sözleşmelerini yapmış ve/ veya yapacak olan öğrenciler ve
Anlık işgücü ihtiyacını karşılamaya yönelik çağrı üzerine sözleşmeler yaygınlaşıyor. Salgınla birlikte kullanımı artan bu sözleşmeyi birlikte inceleyelim...
Kısmi süreli sözleşmelerin yaygınlaşmasıyla birlikte bu tür sözleşmelerin özel bir türü olan çağrı üzerine sözleşmeler de yaygınlaşmaya başladı.
Özellikle hizmet sektöründe anlık işgücü ihtiyacını karşılamaya yönelik bir sözleşme türü olan çağrı üzerine sözleşmeler uzunca bir süredir mevzuatta yerini bulmakla birlikte, Türkiye’de etkin uygulanması son birkaç yıldır söz konusu. Salgınla birlikte çalışma düzeninin önceden net olarak belirlenememesi de işverenleri daha çok bu sözleşme türüne yöneltti.
İşverene işgücü yoğunluğunu, kendisine gelen talebe göre şekillendirme imkanı sunan çağrı üzerine çalışma, belirli bir dönem içinde işçinin ne kadar çalıştırılacağının belirlendiği fakat ne zaman çalıştırılacağının kesin olarak belirlenmediği iş
İşverenleri yakından ilgilendiren birçok düzenlemenin bulunduğu Torba Kanun Resmi Gazete’de yayımlandı. Bağ-Kur’lular için yapılandırma ve dondurma hakkı da hayata geçti. Bu düzenleme neler getiriyor ve kimler kapsamda gelin birlikte inceleyelim...
Torba Kanun Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunda işverenleri ilgilendiren pek çok düzenleme var. Diğer yandan Bağ-Kur’lular için de yapılandırma ile birlikte dondurma hakkı hayata geçti. Bu çerçevede BağKur’lular özellikle koronavirüs sürecinde primini ödeyemedikleri dönemleri dondurarak borçlarını sildirebilecekler.
EMEKLİLİĞE ETKİSİ NE?
Dondurma düzenlemesi BağKur’lulara ileride tekrar ihya edebilmek kaydıyla, 31 Ekim 2020 itibarıyla borçları bulunmaları halinde, borçlu oldukları dönemlere ilişkin Bağ-Kur’luluklarını dondurma hakkı getiriyor.
Dondurma hakkının kullanan BağKur’luların bu döneme ilişkin borçları silinecek.
Dolayısıyla bu durumdaki kişiler Bağ-Kur prim borçlarını ödeyemedikleri sürelere ilişkin
Kamu alacaklarının yapılandırılmasını içeren kanun Resmi Gazete’de yayımlandı. Kanun istihdam teşviklerini de içeriyor. Mevcut teşviklerin süresi uzatılırken yeni prim teşviklerine yer veren kanun, kısa çalışma uygulamasının 30 Haziran’a kadar devamının önünü açıyorSosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçlarının yapılandırılması ile istihdam teşviklerine ilişkin düzenlemeleri içeren 7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulunda kabul edilmişti. Dün itibarıyla da Resmî Gazetede yayımlandı. SGK prim borçlarının yapılandırılmasını geçen haftaki yazımda kaleme almıştım. Bugünkü yazımda kabul edilen kanun metnindeki haliyle istihdam teşvikleri konusunda sizlere bilgi vermeye çalışacağım.
7256 sayılı Kanun, esas olarak Kovid-19 salgınının istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılmasını ve normalleşme sürecinde ekonomik aktivitenin istihdamla desteklenmesini amaçlıyor. Bu kapsamda, halihazırda uygulanan istihdam teşviklerinin
İşçinin ücretinin eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde, iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek işten ayrılma ve koşulları varsa kıdem tazminatını alma hakkı var. Birlikte inceleyelim...
İşverenin, işçisine karşı temel borcu, ücretini tam olarak zamanında ödemektir. İşçilerin çoğunlukla yaşamları için tek geçim kaynağı olan ücretlerinden yoksun kalmaları, yaşamlarını sürdürmelerini imkansız kılar.
Bu gerçeği gören kanunkoyucu, işçilerin ücretlerini korumaya yönelik bir dizi önlem almıştır. Önlemlerin yetersiz kalması, işçinin ücretinin yine de eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde, son olarak iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek işten ayrılma ve koşulları varsa kıdem tazminatını alma hakkı bulunmaktadır.
Ücret ödemelerinde farklı dönemler belirlenebilir. Kanuna göre ücret en erken haftada bir, en geç ise ayda bir ödenebilir. Dolayısıyla, işveren çalışanın ücretinin iki ayda bir ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapamaz. Ücretin ayda bir
Prim borçları, idari para cezaları, damga vergisi, özel işlem vergisi ve bunlara bağlı gecikme cezalarını yapılandırmayı öngören kanunun 10 maddesi Meclis’te görüşüldü ve kabul edildi . Peki yapılandırma tam olarak bu yükümlülüklerin ne kadarını kapsıyor?Torba kanunun ilk 10 maddesi Meclis’te kabul edildi. Kabul edilen maddeler içerisinde sosyal güvenlik prim alacaklarının yapılandırılması da var. Yapılandırma kapsamında hem işverenlerin hem de kişilerin borçları bulunuyor. Dolayısıyla yapılandırma işveren ve vatandaşın prim borçlarının ödenmesini kolaylaştıracak. Yapılandırmadan faydalanmak isteyenlerin bugünlerde planlama yapmaları gerekiyor. Başvuru tarihleri ve ödemeler için planlama yapılması koronavirüs sürecinde yapılandırmadan kolay yararlanmak için çok önemli.
Yapılandırma kapsamında 2020 yılı Ağustos ayı ve öncesi dönemlere ait sigorta primi, genel sağlık sigortası primi, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, idari para cezaları, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda doğan rücu
Uzaktan çalışma dünyada daha önce eşi benzeri görülmemiş şekilde çalışma hayatının merkezine oturdu. Türkiye’de de uzaktan çalışmaya ilişkin ikincil mevzuat hazırlıkları merakla bekleniyor
Mart ayı itibarıyla tüm dünyayı olduğu gibi, Türkiye işgücü piyasasını da derinden etkileyen Kovid-19 salgını nedeniyle bugüne kadar görülmemiş bir çalışma düzenine girildiği kuşku götürmez bir gerçek.
2020 yılının hemen başında küresel salgın yüzünden dünya durma noktasına geldi ve tabii ki çalışma hayatı da bu durumdan ciddi anlamda nasibini aldı.
Salgının başlangıcında günlük hayatın durma noktasına gelmesiyle fiziksel mesafenin korunabilmesi ve virüsün yayılmasının önlenebilmesi için işyerlerinin kapanması, uzaktan çalışmanın daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde çalışma hayatının merkezine oturmasına yol açtı.
Ne anlama geliyor?
Şu sıralar, pek çoğumuzun yakından takip ettiği üzere tüm dünya ikinci bir dalga nedeniyle endişe içinde. Uzmanlar,
İş ilişkisinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet oluşturacak davranışlarda bulunması doğrudan yasak, hatta derhal fesih sebebi... İşçi, bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz, üretim ve iş sırları gibi bilgileri başkalarına açıklayamaz
Rekabet ticari hayatta sıklıkla karşımıza çıkan bir kavramdır. İşçi ve işveren ilişkilerinde ise iş sözleşmesinin özel niteliği gereği ayrıca düzenlenmiştir. İş ilişkisinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet oluşturacak davranışlarda bulunması doğrudan yasaklanmışken, iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki rekabet yasaklanmamış, belirli şartların varlığı halinde tarafların anlaşmalarına bırakılmıştır. Bu yönde bir anlaşma olmadığı sürece iş ilişkisinin sona ermesinden sonra işçinin işverenle rekabet oluşturacak davranışlara girmesi serbesttir.
Sadakat borcu
Sadakat borcu işçinin iş sözleşmesinden doğan borçlarının başında gelmektedir. İşçi temel olarak sözleşme konusu işi yapmakla yükümlü olup, bu işi yaparken sadakat borcuna uygun davranmalıdır. Sadakat