Türkiye’de 250’den az kişi istihdam eden ve yıllık bilançosu 40 milyon TL’yi aşmayan şirketler küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) olarak adlandırılıyor. İstihdam yaratan, ekonomiye hayat veren ve genellikle hizmet sektöründe yer alan KOBİ’ler aynı zamanda girişimciliği de özendiren yapılanmalar. Yani sadece istihdam yaratmakla kalmıyorlar, aynı zamanda girişimci de üretiyorlar.
Bu açıdan bakıldığında KOBİ’lere ve girişimciliğe destek verilmesi hem işsizlere iş yaratmak, hem de işsizleri girişimci haline getirmek açısından çok önemli.
Dünyada da istihdamın önemli bölümü KOBİ’lerde gerçekleşiyor. OECD’nin geçen hafta yayımladığı “Bilim, Teknoloji ve Endüstri” raporuna göre, yeni şirketler ve KOBİ’ler istihdam yaratılmasına büyük etken oldukları gibi, finansal olarak desteklenmeleri durumunda, istihdam artışının kalıcı hale gelmesi açısından da kritik öneme sahipler. Bunun yanı sıra, KOBİ’lerin ödeme güçlükleri yaşamaları halinde, özellikle çalışanların ve şirketin belirli ölçüde korunmasına yönelik düzenlemelerin genişletilmesi istihdam artışını kolaylaştırıyor.
Büyük gücünüz var
OECD Raporuna göre dünyada yeni şirketler (kuruluş tarihi 5 yıldan eski olmayan) son
Ekim ayını kurban bayramı ve iki gün sonra kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramı nedeniyle tatillerle dolu geçirdik. Bayram tatilinin hafta sonuyla birleşince 9 güne uzaması, ‘acaba çok mu tatil yapıyoruz’ sorusunu akıllara getirdi, diğer ülkelerle mukayeseler yapılmaya başlandı.
Evet resmi tatil gün sayısı yüksek olan ülkelerden birisiyiz. Ancak bu durum AB ülkelerinde de hemen hemen aynı. Türkiye’de, hafta sonu tatil günü olan pazar günü dışarıda bırakılırsa resmi tatil günü sayısı 13.5 gün. AB ülkelerinde resmi tatil günleri en çok olan ülkeler ise 11 günle Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve İtalya, 12 gün ile Slovenya, İspanya ve Avusturya, 13 gün ile Malta ve en yüksek süre olan 14 gün ile Slovakya. Yani bu ülkelerle aramızda çok da büyük farklılıklar yok.
Yasa ‘haftada 45 saat’ diyor
Tatil konusunu ele alırken, asıl üzerinde durmamız gereken konu “ne kadar çalıştığımız?” olmalı. Çalışma süreleri açısından bakıldığında Türkiye’nin durumu pek parlak değil. Ülkemizde yasal olarak çalışma süresi bir hafta için 45 saat olarak belirlenmiş durumda.
Oysaki EUROSTAT verilerine baktığımızda, Türkiye’de çalışanların bir hafta içerisinde yaklaşık 47 saatlik bir çalışma yaptıkları
SORU: 1987 yılının son ayı yani Aralık ayında memuriyete girdim ancak daha sonra daha yüksek ücretli bir iş bulduğum için sigortalı olarak çalışmaya başladım. Acaba devlette çalıştığım yaklaşık 6 ay sigortadan emekli koşullarımı etkiler mi? Sigorta başlangıcım devlette işe başladığım tarih olur mu? Cenk Ütücü
CEVAP: Sigorta başlangıç tarihi, uzun vadeli sigorta kollarına (malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları) ilk defa prim ödenen gündür. Memuriyete başladığınız tarihte devlet tarafından adınıza uzun vadeli sigorta kollarına prim ödendiğinden, o tarih 4-a yani sigorta (SSK) için de başlangıç kabul edilir. Buna göre hesaplarsak; SSK koşullarıyla, 25 yıl sigorta, 5375 gün prim ve 50 yaş şartına tabi olursunuz. Ancak belirtmekte yarar var, bu üç koşulu birlikte yerine getirdiğiniz tarihte emekli olabilirsiniz.
Eşi doğum yapan erkeğe izin yok
SORU: Bir taşımacılık firmasında 6 yıldır sigortalı olarak çalışıyorum. Eşim önümüzdeki ay doğum yapacak, kendisi sigortalı değil, ev hanımı. Ben eşim doğum yaptığında izin kullanabilecek miyim? İşyerinin insan kaynaklarına bildirmeli miyim?
Ahmet Taylan
Kanada Rotman İşletme Okulu’na bağlı Martin Refah Enstitüsü 2004’ten bu yana ilginç ve bir o kadar önemli bir soruya yanıt arıyor: “Ülkelerin yaratıcılığı ölçülebilir mi?”
Yaratıcılık büyük ölçüde soyut bir kavram olduğundan başlangıçta araştırmaya kuşkuyla yaklaşabilir. Ancak elde edilen sonuçlara bakıldığında, ülkelerin sahip oldukları yaratıcılık skorlarının gelişmişlik seviyesi ile paralel gittiği görülüyor.
Türkiye’nin de içerisinde olduğu 82 ülke arasında yaratıcılığı ölçmeyi amaçlayan endeksin “ekonomik gelişmenin 3T’si” olarak adlandırılan üç temel unsuru var: “Yetenek (talent)”, “teknoloji (technology)” ve “tolerans (tolerance)”.
Yetenek listesinin zirvesinde İskandinav ülkeleri var. Finlandiya ve İsveç ilk iki sırada, Danimarka dördüncü ve Norveç altıncı. Toplam yaratıcılık skorlarına bakıldığında da, söz konusu ülkeler ilk on içerisinde. Yaratıcılık skorunun en düşük olduğu ülkeler ise Güney Asya’dan. Vietnam, Pakistan, Endonezya ve Kamboçya listenin sonunda yer alıyor. Bu ülkelerde genel olarak insan gücü kaynağı fazla eğitimli değil ve yaratıcı işkollarında çalışanların sayısı da oldukça az.
Gelelim Türkiye’ye...
Yetenek eksikliği ülkemiz açısından
Özel hastaneler sigortalıdan artık 2 kata kadar ilave ücret talep edebiliyor. SGK, kendi internet sayfasına koyduğu özel bir yazılımla, sigortalıların kaç TL ilave ücret vereceğinden, hekimlerin özgeçmişlerine kadar önemli bilgiler sunuyor
2008 yılında yürürlüğe giren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu önemli yenilikler getirdi. Bunların en önemlisi, herkesin sağlık sigortası kapsamına alınması ve artık sigortalıların da Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşma imzalayan özel hastanelere gidebilmesiydi.
Özel hastane kapısı sigortalılara açıldı ancak işin aslına bakarsak sadece aralandığını söyleyebiliriz. Kanuna göre, vakıf üniversiteleri ve özel hastaneler, sigortalılardan fark ücreti alabiliyor.
İlave ücreti belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’nda. Bakanlar Kurulu bu yetkisiyle sigortalılardan alınacak fark ücretin tavanını belirliyor.
Tavan yüzde 200’e çıktı
2008 yılında, Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullanarak ilk olarak ilave ücret oranını yüzde 30’a çıkardı. Zaman içinde bu oran, yine Bakanlar Kurulu kararlarıyla yüzde 70’e ve ardından yüzde 90’a çıktı. Ancak fark ücreti konusundaki tırmanış hız kesmedi ve 2013 yaz aylarının başında çıkarılan
Emekli aylığınızın düşmesini istemiyorsanız, asgariden prim ödeyeceğinize çalışmayın daha iyi. Anne emekli olsa bile Bağ - Kur’lu babadan dul aylığı alabilir. Prim yatırıp, fiilen çalışmayanın sigortalılık süresi iptal edilir. Ve, sosyal güvenlikle ilgili olarak merak ettiğiniz diğer soruların yanıtları...
Asgari ücretten yatırılan primle emekli aylığı artmaz
SORU: 1966 doğumluyum, primlerim yaklaşık 7500 günü buldu. Emeklilik için primlerimi tamamladım, ancak çalışmaya da devam ediyorum. Primlerim son bir yıldır asgariden yatıyor. Bu durum ileride alacağım emekli aylığını çok mu etkiler? Kaç lira üzerinden prim ödersem kazançlı olurum, emekli aylığım artar?
CEVAP: Sorunuzdan emekli aylığınızın olumsuz etkileneceğini bildiğiniz anlaşılıyor. Gerçekten de asgariden prim ödeyerek çalışmak gelecekte alacağınız emekli aylığının düşmesine neden oluyor. Bu yüzden aslında prim ödeyeceğinize çalışmamanız daha mantıklı. En azından emekli aylığınız olumsuz etkilenmez.
Öte yandan, asgari ücretin biraz üzerinden prim ödemek de gelecekte emekli aylığını kurtarmaz, artırmaz. Emekli aylığınızı yükseltmek için olması gereken en az 4-5 bin TL üzerinden sigorta yatmasıdır. Bunu da sadece
Bugün herkes sevdikleriyle beraber bayramı yaşarken, bazılarımız bayramda çalışmaya devam edecek. Bugün ve bayram boyunca çalışacak olanların iş kanunlarından kaynaklanan bazı hakları var. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, resmi tatil günlerinde çalışmak işçinin onayına bağlı. Yani işveren, bayram günleri işçiyi zorla çalıştıramaz.
Ne var ki, işçiyle işveren arasında yapılan iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde bayram günlerinde çalışma yapılması yönünde düzenlenmiş bir madde var ise, işçi o zaman kendi rızası olmaksızın çalışmak zorunda. Bunun dışında işçinin resmi tatil günlerinde çalışması için yazılı olarak izninin alınması gerekli.
Yüzde 100 zam var
Resmi tatil günlerinde çalışan işçinin ücreti de farklı hesaplanır. Yani resmi tatil günlerinde çalışan bir kişinin ücreti, normal bir günde çalışmasından farklıdır. Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı gibi günlerde ailesinden uzakta kalmanın ve çalışmaya devam etmenin ücreti doğal olarak daha yüksektir. Resmi tatil günlerinde çalışan işçi, normal ücretinin iki katı kadar ücret alır. Yani günlük ücreti 100 TL olan bir çalışan, eğer bugün çalışırsa 200 TL ücrete hak kazanır.
Bu yılki Kurban Bayramı için
Şu sıralar evlerde çalıştırılan gündelikçi ve temizlikçilerin sigortalı olup olmayacağı konusu sürekli yazılıyor, tartışılıyor. Aslında iyi ki bu konu gündeme geldi de yaklaşık 700 bin emek sahibinin hakları için konuşmaya başladık.
Evde çalışanlar özellikle gelişmiş ülkelerde iş kanunlarının kapsamında.
Bu kişilerin hakları korunuyor, sosyal güvenlikleri sağlanıyor. Oysa ki, bizde durum bunun tam tersi. Ülkemizde ev hizmetlerinde çalışanlar İş Kanunu kapsamında değil. Yani bir anlamda işçi sayılmıyorlar. Sosyal Güvenlik Kanunu çerçevesinde, eğer bir evde düzenli ve sürekli bir çalışma yapıyorlarsa, ancak o zaman sigortalı sayılmaları gerekli.
Bu konu çok iyi bilinmediği için de, günümüzde ev hizmetlerinde çalışanlar arasında kayıtdışılık oldukça yüksek düzeyde.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamları, “diğer hizmet faaliyetleri” işkolunda çalışan kadınlar arasında kayıtdışılık oranını yüzde 67 olarak veriyor. Yani bu gruptaki her üç kadından ikisi kayıtdışı çalışıyor.
Bu rakamın yüksekliğinin nedeni, ev hizmetlerinde gündelikçi olarak çalışan kadınların sigortalanmaması. Sürekli olarak aynı evde çalışan ve çocuk bakımı, temizlik gibi işleri yapanların