Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Hiç yazmak gelmiyor içimden hele bayram yazısı hiç!

Kocaman pardon upuzun bir Ramazan Bayramı geldi geçti ama bayram gibi gelmedi, bayram gibi de geçmedi! Bu sefer Merkür retrosu, güneş tutulması, galaksi kayması falan ile de açıklanacak gibi de değil durum...

“En büyük zenginlik sağlık’ metaforuyla girip “En büyük bayram, aileyle birlikte olmak” mottosuyla çıkmayı planlarken bambaşka bir yöne evrildi yazım! Adı bayram olan sabah, siyaha bulandı içimde! Kalbim kırıldı- içim acıdı. Kuzeyin oğlu Volkan Konak, aramızdan çok zamansız ayrıldı!

Haberin Devamı

Üzülmenin tarifi olsaydı, bir ölümle ancak bu kadar anlatılırdı! Bir şarkıdan çok daha fazlasını dinlerdik çünkü onu dinlerken! Karadeniz’in hırçın dalgaları vururdu yüreğimize, asi ruhunda şerbetlenirdi tüm acılar, tatlı tatlı akardı gönlümüze!

“Sanatımı beğenmeyen insanla ahbaplık ederim ama Türkiye’mi ve yenilmez şövalyemiz Atatürk’ü sevmeyenle ahbaplık etmem!” diyecek kadar Atatürkçü, vatanına aşıktı Volkan Konak!

Sivri dilli, sözünü esirgemeyen, devrimcilere kurşun işlemez diyen adam gibi adamdı!

Sanatçı dediğin dalkavuk olmamalı, söylenmemiş olanı söyleyebilmeli derdi, dediğini de yapardı! Köyünde doğup büyüyen 100 çocuğu, babaları gibi okutan, öğrenci yurdundaki çocuklara, ‘Bir ihtiyacınız olduğunda arayın beni mutlaka!’ diyen özel bir sanatçıydı!

Hayat, adaletsiz olduğu kadar çok kısa be ya! Gece, ‘iyi geceler’ diyerek vedalaştığına sabah günaydın diyemiyorsun. 5 dakika sonra ne olacağını bilmiyor, en sevdiğini bir daha görüp göremeyeceğinden emin olamıyorsun. Ertelediğin onca şeyi yapıp yapamayacağını, ihmal ettiklerini telafi edip edemeyeceğini öngöremiyorsun! Eşini öpüp sahneye çıkıyorsun ve sahneden sağ inemiyorsun! Eş demişken, 1992 yılında evleniyor Volkan Konak eşiyle ama maddi imkansızlıklardan düğün yapamıyorlar. Uhde kalıyor bu içlerinde yıllar yılı ve Konak 2023 yılında eşine hayal ettiği telli duvaklı düğünü yapıyor. ‘Dünya, hassas kalpler için bir cehennem’ diyen bu inatçı bu korkusuz adam, Türk halkının gönlünde taht kuruyor.

Haberin Devamı

Eğilmeden, bükülmeden, insanlık onuruna yaraşır bir hayat nasıl yaşanır göstererek, söylediği her şarkıyı derinden hissederek ve bize de hissederek söylerdi. Kanserden babasını kaybeden ve acısı hiç dinmeyen Volkan Konak, "Cerrahpaşa" adlı eseriyle içimizi dağlardı. O dağ gibi yüreğinin naifliği, en çok ‘Mimoza Çiçeğim’i söylerken anlaşılırdı. Sevgisini öyle ‘aleni aleni’ gösterirdi ki onu tanıyıp da sevmemek mümkün değildi. Belki de iyi olmak yasaklanmalı artık, iyi insanlar erken gidiyor çünkü! Kötüler, karınlarını kaşıya kaşıya, ellerini kana- harama bulaya bulaya dolaşıp Azrail’e kafa tutarken iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler! Haklıydın Yaşar Kemal; Biz de demirin tuncuna, insanın piçine kaldık!

“Ölüm, ipte sallanan bir ölü/ Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm!” derdin ya Volkan Konak, işte benim de razı olmuyor bu ölüme gönlüm! Sanatçıydı ama ondan öte bir duruştu çünkü o!

Onu tanımak bir ayrıcalık, şarkılarını dinlemek şans, bu vatan bu millet için o koskoca bir şükür!

Haberin Devamı

Büyük yaşadı, büyük öldü, sahnede- istediği şekilde,

Çünkü atlar ve sanatçılar, ayakta ölür!

……………………………..*…………………………… 

MENDİLİMDE GÜL OYA

Dedim ya hiç bayram yazısı yazmak gelmiyor içimden, coşkusu da yok içimde yazayım diye ittiren. Ama babamı torunlarıyla birlikte izlerken, paylaşmalıyım bu bilgiyi diye düşündüm içimden ve okurken güldüren, güldürürken düşündüren, düşündürürken bilgilendiren yazarınız, huzurunuzda;

Babam torunlarına bayram harçlığı verirken dikkatimi çekti, mendillerin hep kare şeklinde olduğu!

Siz de fark ettiniz mi bilmem ama şöyle bir düşününce, gerçekten de mendiller hep kare şeklinde ve öğrendim ki bu tesadüf değilmiş meğerse!

Mendilin geçmişi resmi bir kararnameye dayanıyor, Fransa'da yayınlanan bir kararname ile mendiller kare şeklinde üretildi ve hâlâ da kare olarak üretiliyor. Arapça anlamı ‘yer değiştirmek’ mendilin, acaba kaç kişi bunu biliyor?

İşin enteresan kısmı, mendil şimdilerde olduğu gibi cebimizde taşıyıp bir şey silmek amacıyla üretilmemiş. Bir zamanların statü sembolü, sosyal sınıf özelliğiymiş mendil! Hal böyle olunca mendil dili gelişmiş. Vedalaşırken sallanan mendil, ‘sana sadık kalacağım’ anlamına geliyormuş mesela. Camdan sarkıtılan mendil, ‘şu an ailem yanımda, çıkamıyorum’ demekmiş. Sevgiliye gönderilen ucu yanık mendil, ateşli bir aşka delaletmiş. Mendilleri karşılıklı olarak iade etmek, aşkın da bittiğinin göstergesiymiş. Sevgiliye gösterilen mendil ortadan tutuluyorsa, ‘Bu akşam seni bekliyorum’, buna karşılık mendil sallamak da ‘peki’ imiş. Yani bir zamanların en romantik haberleşme aracıymış meğer mendil! Pencereden aşağı savrulan bir mendil, kızın sevdiğine aşkını ilanıymış. Delikanlı durup mendili alır da itinayla katlayarak cebine koyarsa aşka cevap vermiş olurmuş. Beyaz mendil, ‘seni seviyorum’, mor mendil, ‘seni çok beğeniyorum’, kenarı pembe ‘sensiz yaşayamam’, kenarı sarı, ‘birkaç gündür rahatsızım, dışarı çıkamıyorum’, kırmızı mendil, ‘seni bütün varlığımla seviyorum’, mavi, ‘vefasızsın- kederdeyim’, yeşil mendil de ‘mektup gönderdim, cevap bekliyorum’ manasındaymış.

Günümüzde tek tük vardır elbette ama eskiden bayramlarda el öpmeye giden çocuğa harçlık, mendil arasında verilirmiş. Büyüklerin harçlıkları mendil arasına koyarak vermesinin sebebi de verdikleri harçlıkları, kimsenin görmesini istememeleriymiş. Yani harçlık verdikleri çocuğu mahcup etmemek için mendil içine saklar öyle verirlermiş. Düşüncenin inceliğine, davranışın zarafetine bakar mısınız? Şimdilerde değil mendil içinde, harçlık veren büyük de pek kalmadı, harçlık aldığı için utanan çocuk da! Dediği gibi şarkıda, ‘Biz büyüdük ve kirlendi dünya!’

Mendil geleneği, Osmanlı İmparatorluğu'na dayanıyormuş. 1 ay boyunca oruç tutulan Ramazan ayının sonunda gelen bayramda, padişah halkına şekerler- hediyeler dağıtırmış. Yani bayram şeker, hediye, para verme geleneği, bayram sevincinin ve bereketinin paylaşılmasının bir yolu olarak başlamış. Kimi terini siler mendille kimi gözyaşını ve hayat gerçekten de mendil satan bir çocuğun burnunu koluna silmesi kadar tuhaf ve acımasız!

Tam anlamıyla bir bayram yazısı olmasa da dayanamadım işte, değdim bayrama gene valla!

Ama gidenler kalanlar, içeridekiler dışarıdakiler derken bayram kutlayacak hal mı kaldı insanda!

Ne diyeyim;

“Mendilimde gül oya, gülmedim doya doya!”

…………………………….*……………………………. 

HAFTANIN EN’LERİ

Haftanın Rekoru: Amerikan Senatosu’nda kırıldı! Demokrat Senatör Cory Booker, Amerika’nın çılgın ve ne yapacağı artık pek de tahmin edilemeyen başkanı Donald Trump'ın son zamanlardaki tavır ve politikalarını protesto etmek için Genel Kurul kürsüsünde 25 saat 4 dakika konuştu! Senatör bu konuşmasıyla "Senatodaki en uzun konuşma" rekoruna imza attı! ABD medyasının da canlı yayınladığı konuşmasında uzun uzun Trump yönetiminin hatalarına değinen Booker, amacının Trump’ın yanlış ve sıkıntı doğurması kuvvetle muhtemel politikalarına dikkat çekmek olduğunu açıkladı! Görünen o ki eylemler de şekil değiştirdi; Eskiden açlık grevi yapılırdı dikkat çekmek için şimdi saatlerce konuşma yapılıyor! Eeee tabi, ekmek aslanın ağzında artık, açlıkla eylem yapmak sıkıntılı! Konuş konuşabildiğin kadar tok karnına, hem de bedava! 

Haftanın Davası: Dünyanın deli dâhisiyle ilgili! Amerikalı Elon Musk'ın sahibi olduğu sosyal medya şirketi X, platformdaki içerikleri sebepsiz ve yasadışı olarak engellediğini iddia ettiği Hindistan hükümetine dava açtı! Davada, Hindistan’daki sansür kurumunun devlet kurumlarına ve yetkililere toplu şekilde içerik kaldırma talimatı verme yetkisi tanıdığı ve böylece Hindistan Anayasası ve Bilgi Teknolojisi Yasası'nın ihlal edildiği öne sürüldü. Bu durumun da X'te yer alan yasal bilgilerin önemli ölçüde sansürlenmesine ve yasa dışı şekilde engellenmesine yol açarak sosyal medya platformuna zarar vereceği kaydedildi. Bir şey söyleyecektim de Sustum! 

Haftanın Buluşu: Heyecanlandırdı! Bilim insanları, zihinde konuşmayla ilgili düşünceleri gerçek zamanlı olarak sesli kelimelere dönüştürebilen cihaz geliştirdi! Felç geçirdikten sonra konuşma yetisini kaybeden hastaların beyinlerinin konuşma merkezine yerleştirilen cihazla hasta belirli cümleleri zihninde canlandırdığında beynindeki sinyaller, elektrotlar aracılığıyla kaydedildi. Böylece hastanın felç geçirmeden önceki ses kayıtlarından yararlanarak oluşturulan ses sentezleyicisi sayesinde düşünceleri gerçek zamanlı olarak sesli kelimelere dönüştürüldü. Henüz deneme aşamasında olan cihazın konuşamayanlara ses olma konusunda yardımcı olabileceği düşünülüyor! O kadar değerli ve önemli bir buluş ki dilerim tez zamanda çıkar piyasaya ve dil olup yetişir konuşamayanların imdadına! 

Haftanın Şampiyonu: Taze Fasulye ve Uçak Bileti! Tuhaf geldi tabi ama durum şöyle; Açıklanan indeks verilerine göre, bu ay fiyatı en fazla artan ürün yüzde 60,36 ile taze fasulye olurken, fiyatı en çok azalan ürün, yüzde 26,03 ile uçak bileti olmuş! Valla ikisi de şaşırttı beni yani taze fasulyenin zam şampiyonu olması da, uçak biletinin fiyatının da en çok düşen şey olması da! Beni hala şaşırtan bir şey olmasına da ayrı şaşırıyorum tabi!