“ABD’de, Avrupa’da kimsenin medya sanatını sanat mı değil mi diye tartıştığını göremezsiniz. Türkiye’de hâlâ yaptığım işin sanat olup olmadığı tartışılıyor; oysa dünyada bu tartışmalar çok geride kaldı” diye anlatıyordu Refik Anadol birkaç yıl önceki bir konuşmamızda.
Şimdi ise görüyoruz ki, artık bu tartışmalar son bulmuş.
Beğense de beğenmese de herkes Refik Anadol’un yaptıklarına saygı duyuyor.
Türk Hava Yolları’nın Refik Anadol ile yaptığı proje de önemli bir gösterge.
THY’nin Refik Anadol ile hazırladığı “Inner Portrait” eserinin Türkiye lansmanı geçen hafta AKM’de gerçekleşti.
Dört farklı kıtadan hiç seyahat etmemiş dört kişinin deneyimlerinin bir sanat eserine dönüşümünü anlatıyor belgesel.
‘Inner Portrait’ eseri 1 Aralık’a kadar AKM’de sergilenecekti, ama duyuralım, yoğun istek nedeniyle 8 Aralık’a kadar uzatıldı.
Yönetmenliğini BAFTA ödüllü Jennifer Peedom’ın, görüntü yönetmenliğini Renan Öztürk’ün üstlendiği belgesel, 2025 yılında dijital platformlarda yayınlanacak.
Art Basel Miami başlıyor
Art Basel, Miami Beach Kongre Merkezi’nde bu hafta gerçekleşiyor.
4 ve 5 Aralık’ta VIP ön izleme günleri olmak üzere, 6-8 Aralık tarihleri arasında devam edecek.
Aslında her şey bir sanatseverin Art Basel’i takip etmesi ve Miami’ye getirmek istemesiyle başlıyor.
Ve tabii bu uluslararası sanat fuarının 22 yıl önce Miami’ye gelmesi Miami’nin şehir olarak konumlandırmasını çok olumlu etkiliyor.
Çünkü o zaman Miami Vice yıllarında Miami’nin çok başka bir imajı vardı.
Kültürel ekosistem şimdi olduğundan çok daha az gelişmişti.
Şimdi ise Miami gerçekten hem sanat hem de tasarım alanlarında dünyanın sayılı şehirlerinden biri haline geldi.
Art Basel Miami, 2001’den beri 11 Eylül terör saldırıları, kasırgaların hem şehir hem de kongre merkezi üzerindeki etkisi, 2016’da Zika virüsünün patlak vermesi ve tabii ki Kovid-19 pandemisi derken birçok zorlu sürecin üstesinden gelmek zorunda kaldı.
Miami Beach’te geçen yıl 21’nci yılını kutlayan Art Basel, yüksek satış oranları, uluslararası koleksiyonerler ve kurumların güçlü katılımı ile 88 ülkeden 76 bin ziyaretçiyi ağırlamıştı.
Fuara 38 ülke ve bölgeden 282 önde gelen galeri katılmış, 25 galeri ise fuara ilk kez katılmalarıyla dikkat çekmişti.
Fuarın ilk gününde milyon dolarlık satışlar yapılmasına, galeri sahiplerinin satışların yüksek olduğunu söylemesine rağmen fuarda önceki yıl bir çılgınlık yaşanmamıştı.
Uzun zaman sonra ilk defa koleksiyonerler önce eserlere bakmaya, düşünmeye zaman ayırıp, sonra almaya başladı diye konuşulmuştu.
Bir dönem büyük bir çılgınlık yaşandı, koleksiyonerler bakmadan alıp, aldıktan sonra bakıyorlardı diye özetliyordu galeri yöneticileri.
Bu sadece resesyon habercisi değildi, aynı zamanda olumlu bir gelişmeydi.
Tüketim çılgınlığının sonuna gelindiği ve artık dünyanın önde gelen koleksiyonerleri arasında bile önceliklerin değiştiği ve sağduyunun daha ağır basacağıyla ilgiliydi.
Bu yıl ise Art Basel Miami ilk kez Bridget Finn tarafından yönetiliyor.
38 ülke ve bölgeden 283 önde gelen galeriye ev sahipliği yapıyor.
Anıtsal sanat eserleri bölümü olan Meridians’ın küratörlüğü ilk kez Yasmil Raymond üstleniyor.
Aralarında Alice Aycock, Rachel Feinstein, Roberto Huarcaya, Zhu Jinshi, Portia Munson, José Parlá, Danh Vo, Lee ShinJa ve Franz West’in eserlerinin de bulunduğu 18 büyük ölçekli proje yer alacak.
Fuar, Galleries, Kabinett, Nova, Positions, Survey, ve Meridians başlıklı altı farklı bölümden oluşuyor.
Art Basel’in küratörlüğünü ilk kez Kimberly Bradley’nin üstlendiği konuşma programı Conversations, ünlü Amerikalı sanatçı Hank Willis Thomas’ın kariyerini ve çalışmalarını anlatan bir konuşma ile başlayacak.