Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sinema tarihine iz bırakan George Lucas’ı hepimiz ‘Star Wars’un yaratıcısı olarak tanıyoruz.

Oysa şimdi filmlerinin yanı sıra yeni müzesiyle de kendinden söz ettiriyor.

‘Yıldız Savaşları’ndan uzay gemisi müzeye

Los Angeles’ta yükselen dev bir uzay gemisini andıran Lucas Museum of Narrative Art, sadece mimarisiyle değil, taşıdığı anlamla da kültür-sanat dünyasında yankı uyandırmaya hazırlanıyor.

George Lucas, yalnızca bir yönetmen değil; kentlerin çehresini dönüştüren, kamusal alanları hayal gücüyle tasarlayan bir platform yaratıcısı.

Lucas’ın ismini duyduğumuzda zihinlerimiz ister istemez ‘Yıldız Savaşları’na, ışın kılıçlarına, Darth Vader’ın gölgesine gidiyor.

Haberin Devamı

Ancak 1944 doğumlu Amerikalı yönetmenin kariyeri, filmleriyle sınırlı değil.

Genç yaşta kurduğu Lucasfilm ile sinemanın teknik boyutlarını yeniden tanımladı; Industrial Light & Magic gibi özel efekt şirketleriyle sektörde devrim yarattı.

Şimdi ise yıllardır topladığı çizgi romanlar, illüstrasyonlar, fotoğraflar ve Amerikan modern ve çağdaş sanatından oluşan dev koleksiyonunu sergilemek için önemli bir adım attı: Lucas Museum of Narrative Art.

Los Angeles’ın merkezinde, daha düne kadar sıradan bir otoparkken bugün bir bilim kurgu setini andıran bir peyzaj ve mimari tasarımla yeni bir dönem başlıyor.

MAD Architects’in kurucusu Ma Yansong’un imzasını taşıyan yapı, sanki bir Naboo gemisi yere inmiş gibi Exposition Park’ın ortasına konmuş.

Beş katlı, 300 bin metrekarelik müze binası, sadece sanat eserlerine ev sahipliği yapmakla kalmıyor; iki sinema salonu, eğitim alanları, restoran ve kamusal etkinlik alanlarıyla da yaşayan bir organizmaya dönüşüyor.

Ama asıl sürpriz, bu binayı çevreleyen 11 dönümlük yemyeşil alan.

Tasarımın arkasında ise Los Angeles’ın peyzaj mimarisi duayeni Mia Lehrer ve Studio-MLA var.

Lehrer ve ekibi, Kaliforniya’nın doğal çeşitliliğini; kanyonlarını, ovalarını, tepelerini, vadilerini adeta bir sinema senaryosu gibi kurgulamış.

Ziyaretçiler bu peyzajda yürürken yalnızca bir bahçede değil, bir hikayenin içinde ilerliyor gibi hissedecek kendini.

Bu etkileyici doğal kurgu, estetik bir seçimden ibaret değil.

Haberin Devamı

Müze çevresindeki bahçeler tamamen sürdürülebilir ilkelerle oluşturulmuş: Yerli bitkiler, düşük su tüketimi, yağmur suyu hasadı ve jeotermal soğutma sistemleri gibi çevreci çözümlerle.

Ama en kıymetli olan, bu alanın herkese açık olması.

Müzenin bahçelerine girmek için bilet almaya gerek yok.

Güneş doğduğunda kapılar açılıyor, güneş battığında kapatılıyor. Özellikle Güney Los Angeles gibi tarihsel olarak park alanlarından mahrum bırakılmış bölgeler için bu proje bir nefes alma alanı.

George Lucas ve yatırım dünyasının etkili isimlerinden olan eşi Mellody Hobson, bu projeyle sadece kültürel bir miras değil, aynı zamanda toplumsal bir mesaj da bırakıyorlar.

2010 yılında Bill ve Melinda Gates ile Warren Buffett’ın öncülüğünde başlatılan The Giving Pledge adlı girişime katıldılar.

Bu, milyarderlerin servetlerinin çoğunu hayır işlerine bağışlamaları demek.

Lucas çifti, bu serveti özellikle eğitime ve sanata erişimi artırmak için kullanmayı seçti.

Haberin Devamı

Hobson’un “sermayeye eşit erişim” vizyonu ile Lucas’ın “hikaye anlatımıyla empati kurma” arzusu birleştiğinde müzenin vizyonu ortaya çıktı.

Lucas bu müzenin amacını şöyle özetliyor:

“Sanatın anlattığı hikâyeler, bir toplumu ve onun ideallerini anlamanın anahtarı. Lucas Müzesi’nin, ziyaretçilerin dünyayı daha iyi anlamasına ve daha adil ve empati duyan bir toplum kurmasına katkı sunmasını umuyoruz.”

İşte tam da bu yüzden 2026’da açılacak olan Lucas Museum of Narrative Art heyecanla bekleniyor.