Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tarih, tarz ve trajedi denilince akla ilk gelen isim: Marie Antoinette. 18’inci yüzyıldan izler taşıyan eşyasından günümüzde ilham kaynağı olduğu moda tasarımlarına kadar zengin bir seçki Londra’daki Victoria&Albert Müzesi’nde ‘Marie Antoinette Style’ başlıklı bir sergiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor

Lüksün, stilin, gösterişin ve düşüşün sembolü: Marie Antoinette. Onu sadece tarih kitaplarından değil, moda dergilerinden, müzayedelerden, hatta müzik videolarından tanıyoruz. Fransa’nın son kraliçesi, Avusturyalı Marie Antoinette, 18’inci yüzyılın Versay Sarayı’nda şekillenen abartılı stilini 21’inci yüzyıla dek taşımayı başarmış tek isim. Şimdi, bu ihtişamlı ikonun hayatı ve mirası, Londra’daki Victoria&Albert Müzesi’nde görülmemiş bir sergiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor: “Marie Antoinette Style.” 

Haberin Devamı

Marie Antoinette’in 250 yıllık moda saltanatı

20 Eylül’de açılacak ve 22 Mart 2026’ya kadar devam edecek olan bu sergi, hem kapsamı hem de kurgu gücüyle şimdiden konuşulmaya başlandı ve biletleri satışa çıktı. Manolo Blahnik sponsorluğunda düzenlenen sergi, Marie Antoinette’in kişisel eşyasını da adını taşıyan stilin geçirdiği evrimleri ve popüler kültürdeki izdüşümlerini de gözler önüne seriyor. 

Zaman tüneli gibi 

V&A’in kalbinde yer alan 38 ve 39 numaralı galeriler bir zaman tüneli gibi olacak. 250’den fazla obje arasında Kraliçe’nin ipek terlikleri, özel mücevherleri, Petit Trianon’daki yemek takımından parçalar, hatta ölüme yürürken yazdığı son not gibi tarihten izler taşıyan nesneler sergileniyor. Üstelik bu parçaların birçoğu daha önce Fransa dışına hiç çıkarılmamış. 

“Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!” Belki de dünya tarihinin en yanlış anlaşılan ya da en fazla çarpıtılan cümlesi. Jean-Jacques Rousseau’nun “İtiraflar” adlı eserinde yer alan ve Marie Antoinette’e atfedilen bu söz, aslında o Fransa’ya gelmeden önce yazılmış. Ancak bu ayrıntı, devrimden sonra halkın hiddetini şekillendirmekte pek de rol oynamamış olacak ki, Kraliçe’nin adı o gün bugündür bu cümle ve “umursamaz lüks” ile eş anlamlı anılıyor. V&A sergisi bu mitin kökenlerini de araştırıyor ve izleyiciyi Marie Antoinette’in gerçekte kim olduğunu yeniden düşünmeye davet ediyor. 

Haberin Devamı

Marie Antoinette’in 250 yıllık moda saltanatı

İlk ‘stil ikonlarından’ biri 

Serginin ilk bölümü, 1770’ten başlayarak Marie Antoinette’in Avusturya’dan Fransa’ya gelin gelişinden, 1793’te giyotinle son bulan trajedisine kadar hayatını ve zevklerini inceliyor. Dönemin modasına yön veren mobilyalar, porselenler, müzik aletleri ve elbiseler arasında Kraliçe’nin çocuk eğitimi ve yeni teknolojilere olan ilgisi de dikkatleri çekiyor. 

Marie Antoinette sadece bir monarşi figürü değil, aynı zamanda tarihteki ilk ‘stil ikonlarından’ biri. Moda tarihinde onun kadar etkili olmuş, hem hayranlık hem de nefret toplamış başka bir kadın figür düşünmek zor. Bugün sosyal medyada gördüğümüz influencer kavramının, 18’inci yüzyıldaki karşılığı da denilebilir. Giydiği kıyafetler Paris’in modaevlerinde yeniden üretiliyor, saç stilleri taklit ediliyor, hatta içki şişelerine dahi şekil veriliyordu. (Malum, Sèvres porseleninden yapılmış süt kâsesi de hâlâ tartışma konusu.) Bu çarpıcı etki, serginin ikinci ve üçüncü bölümlerinde daha da derinleşiyor.

Haberin Devamı

Marie Antoinette’in 250 yıllık moda saltanatı

Tarzı bir akıma dönüşüyor 

“Marie Antoinette Memorialised” başlığındaki bölüm, 19’uncu yüzyılda İmparatoriçe Eugénie döneminde başlayan Marie Antoinette romantizmini ve bu stilin nasıl ‘Fransız Revival’ akımına dönüştüğünü anlatıyor. Sergideki Worth imzalı kostümler, Atget ve Frith’in objektifinden çıkan kareler, bu nostaljinin ne denli yaygın olduğunu gözler önüne seriyor. 

Bir sonraki durak ise “Enchantment and Illusion”: Art Nouveau ve Art Deco’nun etkisinde Marie Antoinette artık bir tarih figüründen çok bir masal karakterine evriliyor. Erté, George Barbier, Edmund Dulac gibi illüstratörlerin çizimleri, bu dönüşümün görsel hafızadaki yerini gösteriyor. 

Günümüzde bir pop ikonu: Re-Styled

Son bölüm ise günümüze bir ayna tutuyor. ‘Marie Antoinette Re-Styled’ başlığı ile 20’nci yüzyıl ve sonrası sanatçı ve tasarımcıların Kraliçe’den nasıl ilham aldıklarını sergiliyor. Vivienne Westwood’un politik punk tavrından Chanel’in sofistike yorumlarına; Dior’un pastel rüyalarından Erdem’in zarif Viktoryen göndermelerine kadar uzanan moda tarihinde, Kraliçe’nin gölgesi hep var. Sofia Coppola’nın 2006 yapımı “Marie Antoinette” filminde kullanılan kostümler ve Manolo Blahnik’in bu film için tasarladığı ayakkabılar da sergide görülebilecekler arasında. Bugün Beyoncé’den Lady Gaga’ya kadar birçok pop yıldızı, kliplerinde Marie Antoinette estetiğinden ilham alıyor. Neredeyse 250 yıldır süren bu stil etkisi, artık sadece tarihsel bir ilginin değil, modern estetik algının da parçası. 

Parfüm dönemin statü göstergesi

Sergi, yalnızca gözlere değil, tüm duyulara hitap ediyor. ‘Scented Experience’ adı verilen özel bir bölümde, Kraliçe’nin sarayında kullanılan kokular yeniden canlandırılıyor. Parfüm, o dönem için sadece bir aksesuar değil, statü göstergesi ve Marie Antoinette’in favori esansları, şimdi bu sergide yeniden kullanılıyor. Kurgu açısından sergi neredeyse teatral: Işıklar, sesler ve alan tasarımıyla Versay Sarayı’nı andırıyor. Marie Antoinette, lüksün ve trajedinin sembolüydü, ama tarih onu hiçbir zaman unutmadı. Londra’daki bu sergi ise onun sadece bir kraliçe değil, bir çağın ruhu olduğunu hatırlatıyor. Bugünün hızlı ve anlık tüketilen kültüründe bile, bir zamanların Kraliçe’sinin hâlâ ilham vermesi manidar.