Mamut Art Project, Türkiye’de genç sanatçıların işlerini koleksiyonerlere ulaştırabilmek için öncü oldu.
Genç sanatçıların işlerini sanatseverlere ve koleksiyonerlere ulaştırabilmesi ve tabii işlerin koleksiyonerler tarafından satın alınması önemli.
Bu, genç sanatçıların gelecek vaat ettiğinin de bir göstergesi aslında.
“Günümüzde sanatın çoğunluğa ulaşamadan, galeriler ve büyük koleksiyonerler arasında sıkışıp kaldığını, steril galeri alanları dışında görünürlük kazanamayan çok yetenekli sanatçılar olduğunu üzülerek görüyoruz. Yolun başındaki sanatçılar, yeteneklerini tanıtabilecekleri ortamlara zor ulaşıyor. Sanatsever cephesinde ise, sanata sadece çok üst bir tabakanın ulaşabileceği gibi yanlış bir düşünce yaygın. Mamut’u bu anlamdaki bir açığı kapatma umuduyla tasarladık” diye anlatmıştı projenin fikir sahibi Seren Kohen 10 yıl önce ilk başladıklarında.
Gençlere fırsat sunuyor
Elbette, 10 yılda Türkiye çağdaş sanat dünyasında birço
Art Basel bu yıl ilk defa Paris’te yeni bir sanat fuarıyla karşımıza çıkıyor ama fuarın adı Art Basel Paris değil.
Paris + par Art Basel adıyla kurulan yeni fuar dün VIP ön izlemeyle açıldı, 23 Ekim’e kadar devam edecek.
Paris + par Art Basel son 47 yıldır FIAC çağdaş sanat fuarına ev sahipliği yapan Grand Palais’de her ekim ayında düzenlenecek.
Fuarın ismindeki artı çok önemli.
Bu, sanat artı moda, sanat artı tasarım demek anlamına geliyor.
İlk iki etkinlik, Grand Palais renovasyonda olduğu için geçici bir mekân olan Grand Palais Éphémère’de gerçekleşecek.
Art Basel’in küresel direktörü Marc Spiegler, Paris’in yalnızca sanat galerileri ve müzeleriyle değil, tüm “yaratıcı sınıfı” ile çalışmayı umduğunu söylüyor ve tabii yeni fuarda “Fransız dokunuşu”nun dikkat çekeceğini ekliyor.
Cuma günü Londra’da Christie’s müzayede evinde bir grup Türk toplandık.
İKSV’nin ‘Istanbul Calling’i için.
2009’da Sotheby’s’in yaptığı ilk Türk çağdaş sanatı müzayedesini hatırlattı bana.
Katalog kapağında Taner Ceylan’ın kanlı boksörünün olduğu, öncesinde Esma Sultan’da tanıtımı yapılan ve daha sonra da Türk koleksiyonerlerin Türk sanatçıların işlerini müzayedede satın alarak sanatçıların eserlerinin finansal değerini yükselttiği ilk günleri düşünmeden edemedim.
Oysa Christie’s’deki Istanbul Calling’de elbette sanatçıların eserlerinin Christie’s markası çatısı altında satılması ve elde edilen gelirle genç sanatçılara destek olunması önemli.
Eserlerin bir kısmının beklentinin üstünde bir kısmının da altında satılmasına şahit olduk.
Aslında bu tamamen müzayedeyi yöneten kişinin o anlık performansına da bağlı.
Yani çağdaş sanat dünyasının spekülatif değer biçimine son anda da olsa müzayede yöneticisinin de etki
Nişantaşı’ndaki Frankie, yeni yüzüyle Galataport’ta açıldı. Frankie’nin yaratıcısı Kaya Demirer, lokal menü ve lokal müzik yerine şimdi uluslararası bir konseptle karşımıza çıkıyor.
Eylül ayının son günlerinden beri İstanbul’da en çok konuşulan restoran açılışı: Yenilenerek Galataport’a taşınan Frankie. İstanbul’un en kaymak tabakası iki haftadır Frankie’de buluşuyor. Kaya Demirer, d.ream ile yaptığı iş birliğinden sonra Frankie’yi lokal lezzetlerden lokal müzikten uzaklaştırıp daha uluslararası yeni bir yüzle karşımıza çıkarıyor. Nedeni basit, hedef Frankie’yi yurt dışına da taşımak. Önce Dubai, sonra Londra’ya birer Frankie açma projeleri var, hatta Frankie Beach Club da yakında Dubai’ye giderse şaşırmamak lazım.
Bunun için de menüyü hazırlarken önce bulunduğu her şehre uygun olabilmesi düşünülmüş. Böylece ortaya “Mediterrasian” dedikleri bir menü çıkmış. Malzemeler ve ruh Akdeniz’den, tarz, pişirme teknikleri ve baharatlar ise Asya’dan. Mavi
Türkiye gastronomisinin dünyada yer edinebilmesi için Michelin Rehberi’nin Türkiye’ye gelmesi önemli bir adım. Bunu uzun yıllardır konuşuyorduk, ama daha önce gerçekleştirmek mümkün olmamıştı. O yüzden şimdi bunu başardıkları için TGA ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı tebrik etmek gerekiyor. Michelin Rehberi’nin kararları açıklanınca elbette olumlu olumsuz eleştiriler de gündeme geldi. En haklı eleştirilerden biri Çiya Sofrası’nın rehberde yer almaması oldu. Türkiye gastronomisi için önemli bir enstitü haline gelen Çiya Sofrası elbette rehberde yer almalıydı.
Rehberde fiyat kalite dengesiyle, uygun fiyatlı sayılabilecek restoranlar arasında yüksek fiyatlı ve bir yıldızı hak eden restoran ve şefler de vardı.
Michelin Rehberi’nin iki yıldıza layık gördüğü tek restoran ise Fatih Tutak’ın Turk’ü oldu. Kimsenin itiraz etmediği, herkesin en haklı bulduğu ödül de buydu zaten. Bangkok’ta The House On Sathorn adlı restoranın şefiydi Tutak. 2019’un sonunda İstanbul’da
Londra’da Frieze haftası tüm heyecanıyla başladı.
Bu aynı zamanda Mayfair’de PAD London, Saatchi Gallery’de StART Art Fair, Somerset House’da Afrika çağdaş sanat fuarı 1:54, Truman Brewery’de The Other Art Fair gibi başka birçok sanat etkinliğinin de görülebileceği zaman.
Türkiye’den gelen koleksiyonerler haftaya Christie’s’de İKSV’nin düzenlediği ‘Istanbul Calling’ sergi turu ve kahvaltıyla başlayıp, dün ise soluğu Regent’s Park’taki Frieze’de aldı.
Gelelim Frieze haftasının başlangıcında en çok konuşulana…
Hiç şüphesiz Damien Hirst’ün sanat deneyi en çok konuşuldu, sosyal medyada en çok paylaşıldı.
İngiliz çağdaş sanatçı Damien Hirst gündemde kalmayı zaten hep başarıyor.
Önce HENI Leviathan iş birliğiyle sınırlı sayıda bir baskı serisi satışa çıkardı.
Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin Mimarlık Ödülleri geçen hafta sahiplerini buldu.
Yapı Ödülü’nü Kıbrıs Uluslararası Üniversitesi, Bilim ve Teknoloji Merkezi’yle gurur duyduğumuz Kıbrıslı Türk mimar Saffet Kaya Bekiroğlu aldı.
SAFFET KAYA
Saffet Kaya Bekiroğlu, Londra, Lefkoşa ve İstanbul’da çalışmalarına devam ediyor.
İTÜ Mimarlık Bölümü’nde eğitim gördükten sonra yüksek lisansını ABD’de UCLA’de (Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles) tamamladı.
Greg Lynn, Frank Gehry ve Zaha Hadid gibi çok değerli mimarların büyük projelerine imza attı, daha sonra kendi ofisini kurdu.
Hatırlayacaksınız, daha önce Saffet Kaya Bekiroğlu’nun katıldığı Los Angeles kültür-sanat hayatının kalbi olan sanat müzesi LACMA’nın (Los Angeles County Museum of Art) değişimine karşı düzenlenen “LACMA not LackMA” yarışmasında jüri ve halk oylamasında da kazanan Saffet Kaya Design’ın “Reimagining/Restructuring” (Yeniden Hayal Etmek/Yeniden Yapılandırmak) isimli projesiydi.
Nusret’le çok beğendiği İtalyan restoran markası Cipriani’yi kendi oteli Park Hyatt Maçka Palas’ta açması şerefine buluştuk. Bu bir röportaj değil, iki eski arkadaşın durum değerlendirmesi.
"2007’de İstinye Park Günaydın’da çalışıyordum, Nişantaşı City’s yeni açılmıştı, patronum beni City’s’de çalışmaya gönderdi. Üç otobüs değiştirip tam Park Hyatt’ın (o zamanki adıyla Maçka Palas) karşısında durakta indim. İşte bu binayı hayatımda ilk görüşüm o an. Bu binayı, bu ihtişamı, önündeki insanları görünce ezilmemek mümkün değildi. Hemen saygıdan önümü ilikledim, önünden öyle yürüdüm. İşte şimdi aradan 15 yıl geçti ve bu bina benim oldu ve şimdi başka bir şey haline getiriyorum.”
İşte arkadaşım demekten gurur duyduğum Nusret (Gökçe), Cipriani’nin cuma akşamki özel açılışından önce, hafta başı kendisiyle yeni restoranı gezerken böyle anlatıyor. Evet, haklısın, bu binayı çok güzelleştirdin diyorum.
Maç