Bu kış yapmanız gereken 15 şey

15 Ekim 2017

1- Yeni mekanları keşfe çıkın. Bir yandan canlı müzik mekanları son hızla açılıyor, bir yandan modern meyhaneler devri başlıyor. Keşfedilecek canlı müzik mekanları People, Carbon, modern meyhaneler Rana, İKSV’nin üst katında açılacak yeni mekan… Ayrıca İzzet Çapa’nın yeni açtığı Cahide Müzikhol ve Müşkülpesent’i de en yakın zamanda görmekte fayda var.

2- Yoksa hâlâ Sakıp Sabancı Müzesi’nde Ai Weiwei sergisini gezip sergi sonrası müzedeChanga’dan boşalan yerde yeni açılan Mutfak Sanatları Akademisi’nin (MSA) yeni restoranını denemediniz mi? Restoranda uzun bir yemeğe vaktiniz yoksa da büfesinde sağlıklı seçenekleri deneyebilirsiniz.

3- “Kürk Mantolu Madonna”nın yükselişi devam ediyor. Yıllar sonra roman sadece Türkiye’de değil, çevirileriyle dünyada da çok satanlar arasında. “Kürk Mantolu Madonna”yı tiyatroda izleyin.

4- Karaköy’de galerilerin güç birliği yaptığı Juma Art’ı keşfetmekte fayda var. Pi Artworks, Galeri Nev İstanbul, artSümer ve Mixer’in sergilerini gezebilmek için...

İstiklal’e üzülmeyin, keyfini çıkarın

5-12 Kasım’a kadar şansınız var diye ertelemeyin, İstanbul Bienali’ni mutlaka gezin. Farklı semtlere farklı günler ayırın. Ömer Koç koleksiyonundan bir seçkinin

Yazının Devamı

Geri sayım başladı

14 Ekim 2017

Önce Bomontiada’da “Yer misin, Yemez misin?” sloganlı ‘Yemeğini Keşfet’ vardı. Yemeklerden bile daha ilginç olan ilham verici hikâyeler dinlemiştik.

Tema cesaretti, konuşmacılar da temanın hakkını veren isimlerden seçilmişti.

‘Imaginary Feasts’in yönetmeni Anne Georget, Nazi kamplarından başlayarak savaş sırasında hayatta kalmaya çalışanların günlüklerine yemek tariflerini yazmalarını bir belgeselle anlatmıştı.

Michelin yıldızlı Türkiye kökenli ikinci şef Serkan Güzelçoban ise dünyanın ilk ve tek Michelin yıldızlı engelli restoranı Handicap’ın hikâyesini paylaşmıştı.

Geçen yıl ise ‘Yemeğini Keşfet’in mimarları, yeni ve küresel bir platformla karşımıza çıktı: Yedi.

Dünyanın yedi kıtası, İstanbul’un yedi tepesi ve “yemek yedi”den aldıkları ilhamla...

Geçen yılın teması ‘Geri ver’ idi.

“Çünkü her gün hepimiz hayatımızdan şikâyet ediyoruz, sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada durum bu. Oysa bizden daha kötü durumda olan çok insan var. 1 milyar insan ağzına lokma koyamıyor. Çöpe atılan gıdaları kullanabilsek dünyada bir tane aç insan kalmayacak. Ben nasıl bunu tek başıma yapabileyim ki dememeli, nasıl yaparım demenin altını çiziyoruz. Biz de Yedi ile farkındalık yaratarak geri veriyoruz” diy

Yazının Devamı

5 milyon liralık yardım müzayedesi

12 Ekim 2017

İstanbul Bienali, Ai Weiwei sergisi, Contemporary Istanbul ve hemen akabinde Frieze Londra derken şimdi de çağdaş sanat dünyası bir kez daha bir araya geliyor.

Londra’da Grenfell yangınında evlerini kaybeden ailelere destek olabilmek için.

Sotheby’s müzayede evi gelecek hafta Art for Grenfell (Grenfell için sanat) başlıklı bir açık artırma düzenliyor.

Açık artırmada hedef 1 milyon pound yani neredeyse 5 milyon lira toplayabilmek.

Bunun için de Antony Gormley’den Anish Kapoor’a Türkiye’deki sanat koleksiyonerlerinin en sevdiği isimler de eserlerini bağışladı.

Eserlerini bağışlayan sanatçılar arasında Tracey Emin, Wolfgang Tillmans, Mark Wallinger, Chapman kardeşler gibi başka isimler de var.

Bir başka müzayede evi Bonhams ise 25 Ekim’de Art4Grenfell adlı bir açık artırma yapacak.

Gilbert ve George, Zandra Rhodes, Alison Hunter gibi isimler eserlerini bu açık artırma için bağışladı.

Yazının Devamı

Hollywood kriz yönetiminde bizden geride

10 Ekim 2017

Hollywood’un en ünlü yapımcısıydı.

Birçok filmiyle Oscar kazanmıştı, sayısız Hollywood yıldızına da Oscar kazandırmıştı.

Şimdi ise kendi kurduğu, kendi adını taşıyan yapım şirketinden kovuldu.

Önce yönetim kurulu istifa etti, kendisi bir süre şirket yönetiminden uzak kalacağını ve tedavi göreceğini açıkladı.

Daha sonra sular durulmayınca avukatı bile istifa etti.

Sonunda, şirketin yaşaması için tek çareye başvuruldu ve kendi kurduğu şirketten kovuldu.

İşindeki başarısızlığından dolayı değil, cinsel taciz suçlamalarından dolayı.

Yazının Devamı

FRIEZE NASIL GEÇTİ?

8 Ekim 2017

Geçen yıl Londra’daki sanat fuarı Frieze’i gezerken Contemporary İstanbul’un açılışında gibiydik. Koleksiyoner, galerici, sanatçı birçok tanıdık isme rastlamıştık. Hatta bir ara birbirimizle selamlaşmaktan eserlere bakamaz hale gelmiştik. Birbirimizle selamlaşma faslı bittiğinde de Stella McCartney’den David Bailey’ye kim var kim yok incelemiştik. Zaten Frieze’de galeri standları ve eserler kadar, hatta bazen daha da ilginç olan fuar ziyaretçilerinin kostümleri. Örneğin bu yıl oyuncak tavşan kostümüyle dolaşan bir kadın vardı dikkat çekenler arasında.

Bu yıl Frieze’i ön izleme yerine ilk gününde gezebildim ve doğrusu ilk defa bir fuarı sakin sakin gezebilmek ne kadar keyifliymiş anladım. Tabii bunda yanımda Sanayi 313’ün mimarı Enis Karavil’in olması da etkiliydi.

Daha içeri girer girmez kitapçıdan Tracey Emin’in Rizzoli yayınevinden çıkan kitaplarından aldık. Whitecube Galeri’de işlerinin başında duran Tracey Emin’e gidip imzalattık. Hatıra fotoğrafı çektirirken de İstanbul’dan geldiğimizi anlattık. Bunun üzerine Tracey Emin, Kıbrıs aksanıyla bizimle Türkçe sohbete başladı.

Tracey Emin’le vedalaştıktan sonra imzalı kitaplarımız elimizde fuarı gezdik. Bu yıl tam 4 standa birden

Yazının Devamı

İsim değil, ruh istiyoruz

7 Ekim 2017

New York’tan, Londra’dan restoran ithal edip duruyoruz.

Her yerde uluslararası bir zincirin halkası karşımıza çıkıyor.

Buna rağmen artık herkes kendine özgü bir özelliği olan küçük mekânlara yöneliyor. Büyük zincirler yerine küçük yerler tercih ediliyor.

Kabul etmeliyiz, İstanbul’da yeme-içme sektöründe büyük bir gelişme var.

New York’a ya da Londra’ya her gittiğinizde uğramayı sevdiğiniz restoran da İstanbul’da bir şube açıyor.

Önce bir heves gidiyorsunuz, mümkünse herkesten önce gidip nasıl olmuş diye bir karşılaştırma yapıyorsunuz.

Mutlaka bir fikriniz olsun istiyorsunuz.

Ama yine de o mekânın müdavimi olmuyorsunuz.

Yazının Devamı

Avustralya’dan örnek alınacak yasa

5 Ekim 2017

Las Vegas’ta yaşanan korkunç faciadan sonra sosyal medyada en çok paylaşılan şey, Avustralya’da alınan kararlar oldu.

Avustralya’da 1996’da Port Arthur faciasından sonra bireysel silahlanmayla ilgili yasa değişikliğine gidildi.

Hatta devlet üretilen silahları satın alıp yok etti.

Daha önce çok kişinin hayatını kaybettiği tam 13 korkunç silahlı saldırı yaşanmış olmasına rağmen, 1996’daki saldırıdan sonra yapılan yasa değişikliği sayesinde bir daha böyle bir kitlesel saldırı yaşanmadı.

Mesele otele silahla girmek değil

Çok değil, birkaç ay önce Vatan Şaşmaz İstanbul’da bir otelde silahla öldürüldüğünde herkes oteli suçladı, “Silahla otele nasıl girilir?” diye veryansın edildi.

Oysa burada suçlanacak otel güvenliği değildi.

Ruhsatlı silah taşıyan birine otel güvenliğinin diyeceği ne olabilirdi ki?

Yazının Devamı

‘Sakın gitme çok tehlikeli!’

3 Ekim 2017

Bu cümleyi her duyduğumda tüylerim diken diken oluyor.

Hâl İstanbul için yabancılar sık sık kullanıyor, biz de böyle korkunç şeyler sadece İstanbul’da olmuyor gerçeğini anlatmak için on takla atıyoruz.

Çok değil, kısa süre önce bir İngiliz arkadaşımla Beyoğlu’nda sohbet ederken, “İstanbul’a gideceğimi söylediğimde, ailem ve birçok arkadaşım ‘Sakın gitme, çok tehlikeli’ dedi” deyiverdi laf arasında.

Yüzümdeki ifadeye aldırmadan, “Seninle konuşurken de İstanbullu olduğunu söylediğinde yüzlerindeki ifadeden anlamıyor musun?” diye devam etti.

“Yok, benim konuştuğum bütün yabancılar Türkiye’ye gelmek istiyor, artık korku kalmadı” cevabını verdim hışımla.

“Belki sana ayıp olmasın diye öyle yapıyorlardır” dedi. Demesiyle ben de

Yazının Devamı