Trabzonspor’un Beşiktaş maçında 10 kişi kaldıktan sonra savunmaya kapanmasını anlayabilirim. Mazereti vardı, haklıydı. Peki ya Kayserispor maçı?
Gördük ki bordo-mavili ekip galibiyete endeksli bir oyun taktiğiyle maça çıktı, tüm hatlarıyla yüklendi.
Buna da eyvallah...
Ancak öyle ailecek ofansa çıkarken, savunmayı unutmayacaksınız! Nitekim Kayserispor rakibinin çok adamlı çıkışlarına müthiş bir direniş gösterirken, uzun toplarla ve üçüncü bölgedeki etkili kramponlarıyla pozisyonlar üretti.
Denswil tecrübeli ancak Cardoso’nun arkadan tendonuna vurmasını ona yakıştıramadık, kritik bölgede oynuyor, farkında değil!
Pozisyon hakem Mehmet Türkmen’in önünde, durdu, VAR’dan destek bekledi, sorumluluk alamadı maalesef! Haa önün kapalı olur, eyvallah, cümle alem gördü, o süzemedi, olacak iş değil! Sanırım Mourinho’nun nazarı değdi ona, anımsayın ünlü hoca ona olan beğenisini dile getirmişti!
Penaltıyı Attamah kullandı, Uğurcan kurtardı...
Bir yanda dünyaca ünlü teknik adam Jose Mourinho, diğer tarafta son iki yılın şampiyon hocası Okan Buruk. Derbilerin havası suyu farklıdır. İbre kimden yana ya da kantarda kim ağır basıyor öngörüde bulunmak zordur.
Valla kantarı mantarı bilemem, ancak sıkı bir maç olacağı kesin. Fenerbahçe’nin taraftar avantajı var, bunu skor tabelasına yansıtır mı, yansıtmaz mı, göreceğiz. Galatasaray, Devler Ligi’nden elenmenin sıkıntını hala tam olarak üzerinden atamadı, bunu hissediyoruz. Her iki tarafta da yeni yüzler var adına yakışır bir mücadele olur inşallah!
Centilmenliğin, hoşgörünün öne çıktığı, iyi oynayanın kazandığı bir derbiye tanıklık etmek istiyoruz. Kavga değil, iyi futbol izlemek istiyoruz. İstiyoruz çünkü Türk futbolu adına, hep marka değeri artsın diye gırtlak patlatıyoruz! Ondan sonra ortaya çıkıp, ‘Biz Avrupa’da niye yokuz?” diye yakınıyoruz! Bu anlayışla Edirne’den çıkarız ama misafir takım olarak geri dönmeye devam ederiz.
GÜZEL SÖZLER
“Kendi geleceğinizi yazmak istiyorsanız kalemi başkalarının
Ali Şansalan'ın 'vitrine' çıktığı yılları anımsıyorum. Otoriteler, yere - göğe sığdıramadılar. Görüyoruz ki, Şansalan onca yıldır geri vitese takmış, gidiyor!
Niye mi?
Yahuu arkadaş, Edin Visca'nın Rafa Silva'ya kontrolsüz girişi gözlerinin önünde... Sen Visca'yı uyarmakla yetiniyorsun.
Sarı çıkarsan, hadi bir nebze! Kırmızının babası, farkında değilsin. Neyse ki, VAR seni kurtardı.
Bu oyunda avantaj diye bir kural var eyyy Şansalan! İkinci yarıda bunu da rafa kaldırdın, Kartal'ın iki atağını kestin.
***
Ehhh be Edin Visca, böylesi kritik bir maçta, 13'de kızarman onca tecrübenle asla örtüşmedi, bilesin!
Özellikle dört büyüklerin yabancı transferleri adeta baş döndürüyor. Neredeyse her sabah yeni bir transferle güne uyanıyoruz...
Hepsinin maşallahı var, eurolar, dolarlar havada uçuşuyor! Ana hedef Süper Lig şampiyonluğu... İkincisi ise Avrupa Ligi’nde kalıcı olmak...
Görüyoruz ki, şampiyonluk öyle sanıldığı gibi çantada keklik değil. Üç büyükler bu kulvarda favoriler. Fenerbahçe’ye bakıyorum, yönetim Mourinho’nun bir dediğini iki etmiyor. “Bir eli yağda, bir eli balda’ misali. “Şunu alın” diyor, bir bakmışsınız ki, adam çoktaan uçağa binmiş, ülkemizin yolunu tutmuş! Havalimanında üçlü bile çekiyorlar!
Keza Beşiktaş da öyle... Yönetim onca ekonomik sıkıntıya karşın Giovanni van Bronckhorst kimi işaret ettiyse, Kartal Yuvası’na getirdi.
Tabii bir de eldeki yabancıları göndermek için yönetim kılı kırk yarıyor. Neyse ki Aboubakar’dan sonunda kurtuldular, tabii ki biz de! Kamerunlu golcü artık Hatayspor’un başarısı için mücadele edecek.
Son
Milli Takım kaptanı Hakan Çalhanoğlu, bazı çevrelerçe eleştiriliyor, el insaf beyler, eleştirin ancak ağacı da kökünden sökmeyin! Çalhanoğlu, oyunda kaldığı sürece bakın, sonra kalemlerinizi sivriltin emi! Ay - Yıldızlı ekibin mihenk taşlarından birisidir kaptan. Hem oyun kuruyor, hem arkadaşlarını pozisyona sokuyor, mücadele ediyor, fırsat buldukça bazuka gibi şutlar atıyor, daha ne yapsın kaptan? En kritik anların aktörüdür Hakan Çalhanoğlu...
Gelelim İzlanda maçına ve Montella’ya... Efendim, forvet sıkıntısından yakınıyor İtalyan hoca! Valla elinin altında bir Kerem Aktürk var, sağda - solda forvet aramana gerek yok. Bak Kerem aslanlar gibi oynadı, müthiş mücadele etti, alın terinin karşılığını üç golle taçlandırdı. Kerem’i izlerken, Galatasaray önemli bir oyuncuyu kaybetti bence. Bak kardeş, ne güzel yurt dışına transfer oldun, sakın ola buraya dönme emi! Biliyoruz ki, bizler seni izlemeye devam edeceğiz, ‘gözden ırak’ değilsin, aman nazar değmesin kardeş...
Kartal transferde adımlarını dikkatli attı ve çok önemli takviyeler gerçekleştirdi... Örneğin Cher Ndour çok genç, öyle adı sanı duyulmamış bir oyuncu. Avrupa futbolunu ve buradaki genç yetenekleri çok iyi tanıyan, analiz eden dostlarımın kapısını çaldım, bilgiler aldım. Çok iyi bir transfer olduğunu söylüyorlar, hatta oyun tarzını Paul Pogba’ya benzetiyorlar. Özellikle pas yeteneğinin çok yüksek olduğunu ifade ediyorlar. Yani referanslar müthiş olumlu, öyle ki PSG de ondan çok şeyler bekliyor. Dostlarım Kartal’da en fazla bir yılı kalacağını ve daha sonra PSG’ye döneceğini aktarıyorlar.
Gelelim, Felix Uduokhai’ye; kapalı kutu değil, iki ayağını da iyi kullanıyor, artı topu oyuna sokmada çok başarılı. Paulista ile uyum sağladığı anda çok yararlı olacağı kesin. Adaptasyon sorunu yaşamazsa Fenerbahçe’deki Djiku seviyesinde bir stoper.
Kartal son olarak Joao Mario’yu da renklerine bağladı. 31 yaşındaki Portekizli oyuncu, orta saha ve kanatlarda oldukça yetenekli. Beşiktaş transferde frene basar mı,
Beşiktaş’ın tribün baskısı malum. Lugano’nun hocası hafta arası bu baskıdan şikayet bile etti!
MHK yeni yüzleri sahalara sürmeye başladı, haklılar... İyi hoş da kardeşim, biraz pişsinler, sonra tamam! Direnç Tonusluoğlu hafızamda pek yok, tanımıyorum! Immobile’ye ilk yarıda çıkardığı sarı normal mi? Hadi bunu geçtik, ya penaltıya ne demeli?
Elle oynamayı herkes gördü... Ya orta hakem? Gördü, görmesine de veremedi, VAR’a sığındı! Beşiktaş deneme tahtası mı? Stajlarını baskı olmayan maçlarda yapsınlar! Bilmem anlatabildim mi eyyy MHK?
Sivasspor’un savunmaya yaslanmasını yadırgayamayız, haklılar. Beşiktaş gibi bir rakibe kabak çiçeği gibi açılmasını beklemek haksızlık olur! Taraftarın desteğini her zaman olduğu gibi arkasına alan Beşiktaş topa sahip oldu, baskı kurdu ve pozisyon üretmekte sıkıntı çekti.
Bu yarıda aklımızda sadece Immobile’nin penaltıdan attığı gol ve Masuaku’nun frikik atışında topun üst direkte patladığı an kaldı! Sivas’ın hücumdaki etkili oyuncusu Manaj, bire birlerde fark yarattı, ancak gol yollarında etkili
Doğmak kadar ölümün de dünyanın kanunu olduğunu biliyoruz. Ne var ki insan sevdiklerini kaybettiği zaman yıkım büyük oluyor maalesef. Bizim kulvardaki dostlarımızın, meslektaşlarımızın vefat haberleri hız kesmiyor! Önce Christoph Daum, hemen ardından mesleğimizin kadın yazarlarından Serap Özaksoy’u kaybettik.
Daum benim penceremden özel bir fotoğraftır, keza Serap Özaksoy. Daum’un futbolda bıraktığı izler bir kenara, o içimizden birisiydi, Türkiye sevdalısıydı. Ülkemizde yaptığı iyilikleri, yardımları yazsak inanın buraya sığmaz. Özellikle Lösemili Çocuklar Vakfı’na yaptığı mali destekleri cümle alem biliyor. İşin özeti Doğu Alman kökenli Daum, adam gibi adamdı, asla unutulmaz.
Olmadı Serap, çok üzdün dostlarını, beni de... Bizim kulvarın kraliçelerindendi Serap... Pozitif enerjinle, o gülücüklerinle, hep aklımızda kalacaksın Serap... Güzel dostlarım, mekanınız cennet, ışıklar yoldaşınız olsun.
Hesap günü geldi!
Beşiktaş, Lugano’ya yabancı değil, yolları ilk olarak geçen sezon Konferans