Bir süredir Beşiktaş’ta kafama takılan bir soru var, yanıt bulması gerekir... Salih Uçan’la sezon başında sıkıntılı bir süreç sonrası 2+1 yıllık sözleşme yenilendi. Salih buna karşın yedek kulübesinden burnunu çıkaramıyor! Teknik patron Giovanni van Bronckhorst benzetme yerindeyse, ‘çanta’ gibi yanında taşıyor, olacak iş değil!
Öyle durup dururken bir oyuncuyu savunmam, ancak Kartal’ın orta sahasında oynayanlara bakıyorum, asla aynı kefeye koymam!
Örneğin Cher Ndour, Joao Mario ve Al Musrati... Salih Uçan üçünü de ikiye katlar, bu benim görüşüm! En azından orta alanda kazandığı toplarla tıpkı Gedson Fernandes gibi direkt kaleye giden bir oyuncu profilidir Salih Uçan, hem oyun kurar, hem de asistler yapar.
Demem o ki, birileri gibi sağa sola topu vermez, kaptığı gibi üçüncü bölgeye gider, sorumluluktan asla kaçmaz. Futbolcuyu kaybetmek kolaydır, zor olanı onu kazanmaktır, küstürmeyeceksiniz! Ne dersin sayın Van Bronckhorst, Salih Uçan’ın sırası hala gelmedi mi?
Pes etme
Milli Takım deyince bizde akan sular durur. Başarılarını alkışlarız, baştacı yaparız, gurur duyarız, eleştirilerimizde frene basarız! Ancak dünkü futbol ve skorun size hiç yakışmadığını belirtmek isterim! Ahhh güzel adamlar, tamam zemin kötü, teknik oyuncu topluluğunu bozar, isabetli pas yüzdenizi düşürür,eyvallah. Ancak hücuma çıkarken, baskı yaparken, savunmanızı sağlam tutacaksınız. Gördünüz mü, 29’da bir kontra yedik, Krstovic geldi bileti kesti! Neyse ki, 37’de Kenan Yıldız sahneye çıktı, bir vuruşla skoru eşitledi. 32’deki Orkun’un hatasında Jankoviç, Mert ile karşı karşıya karşı, ancak tecrübeli kaleci açıyı kapattı, gole fırsat vermedi. Kenan Yıldız’ın golüyle umutlandık, fakat 45’te yine bir kontra topta Krstovic’in golüyle yıkıldık!
Karadağ’ın direnişine, mücadelesine, hırsına hiç kimse bir şey diyemez, prestij mücadelesi veriyor, ne yapsın? İkinci yarı mı, risk aldık, baskı yaptık, pozisyonlar ürettik, Arda, Kerem ve Yunus’la gole çok yaklaştık, savunma duvarına takıldık!
Sanırsınız ki Galatasaray'ın dokunulmazlığı var! Eleştirdiğimiz zaman sosyal medyanın hedefi haline geliyoruz! Öyle yağma yok, ortada haksızlık, adaletsizlik varsa ki var, babamın oğlu olsa tanımam!
Halil Umut Meler... Kokartı kocaman, tam tamına yedi yıldır taşıyor! Yahuu arkadaş az buz değil, yedi yıl... Bu süreç tecrübe demektir fakat, görüyoruz ki arkadaş bu kelimeden bir hayli uzakta!
Hakemlere dokunmayalım diyoruz, diyoruz da artık bıçak kemiğe dayandı, parçalandı, parçalanacak! Galatasaray, Süper Lig'in en iyi futbol oynayan ekibi, buna gıkımız çıkmaz. Demem o ki, Galatasaray'ın hakemlere gereksinimi yok, yok da Samsunspor maçında konuk takımın verilmeyen bir penaltısı var, es mi geçelim?
Maçın 20. dakikası, Ntcham'a Torreira'nın ceza alanı içindeki müdahalesi yüzde yüz penaltı... Ben değil, tüm hakem camiası aynı şeyi söylüyor. Üstelik pozisyon Halil Umut Meler'in gözü önünde, devam ettirdi. Peki, VAR nerede, niye devreye girmez anlamış değilim arkadaş bu birrrr!
Peki, dakika 85.... Batshuayi'nin golü öncesinde bal gibi
UEFA Avrupa Ligi’ndeki son 2 maçını kazanan Beşiktaş iç hatlarda sıkıntılı. Zirve ile arasındaki puan farkı, özgüven duygusunu da aşağı çekti!
Evet, Kartal zirve yarışında pamuk ipliğine bağlı, ne zaman kopacağını şimdiden kestirmek zor! Alın size Başakşehir maçı... Topla oynama mı, yüzde 68’e 32 Kartal lehine...
Ya gol, ya da pozisyon? Sıfır ötesi...
Bırakın üretimi, iki şutu var Kartal’ın ikisi de Rafa Silva’dan geldi! Baskı var, istek var, gol arayışı var, üretim yok...
Nasıl üretsin, karşısında Başakşehir duvarı var, çilingir Semih Kılıçsoy, bırakın pozisyonu, kilidi açacak pasa hasret kaldı!Bakın, bu oyunun belkemiği orta sahadır, hatta kalbidir... Valla bir Gedson’un çabasıyla orası ayakta duruyor, ya sakatlansa, vay Kartal’ın haline! Al Musrati, sürekli yan top yapıyor, bazen de uzun paslar atıyor, ne rakip eskiltme, ne de ofansa destek, yokkk!
Van Bronchorst da bir alem, Rafa Silva’yı merkezden alıp, sağda solda kullanıyor, olacak iş mi bu? Sadece o mu, Semih Kılıçsoy’u oyundan aldı, peki forvette kim gol atacak, sen mi, ben mi
Geçtiğimiz hafta 'Nöbetçi Kalem' köşemde, Galatasaray-Beşiktaş derbisinin hakemi Arda Kardeşler ile ilgili düşüncelerimi ortaya koydum. Evet, hala yorumlarımın arkasındayım, sizler beğenir veya beğenmezsiniz, bunlar benim doğrularım...
Elbette herkes düşüncelerime katılmak zorunda değil, bu konuda eleştiriler de yapılabilir, sakıncası yok... Ne var ki, eleştirirken, 'hakaret' edilmesine zinhar karşıyım! Bu yolu seçenler fikri ve zikri olmayanlardır!
Peki, mail yoluyla beni eleştirenler, büyük harfler kullananlar, MHK'nın Arda Kardeşler'i en az 4-6 hafta kızağa çekmesine ne diyeceksiniz? Bu ceza şunu gösteriyor eyyy Galatasaray sevdalıları; demek ki Arda Kardeşler 'derbiyi' tarafsız yönetmedi, adaleti rafa kaldırdığı için MHK, onu nadasa çekti! Peki buna ne diyeceksiniz, cezayı ben mi verdim? NOKTA!
Öyle birileri gibi, üzerimde forma taşımam, ortada bir 'adaletsizlik' varsa ki var, babamın oğlu olsa eleştiririm, gözünün yaşına bakmam!
Hadi buyrun Beşiktaş-Kasımpaşa maçına... Hakem kocaman kokartlı Zorbay Küçük, Sadık'ın Rafa Silva'ya gole
Bakın, Beşiktaş liderin beş puan gerisinde (dünkü maça kadar)... Demem o ki, Kartal ince bir çizgide, yarışın içinde kalmak istiyorsa -ki hedef o- her kayıp puan, eksi yazar, sıkıntı yaratır.
Van Bronckhrost’u bazen anlamakta zorlanıyorum. Sakatlık ve ceza olmadığı sürece oturmuş, taşlarla fazla oynamak, bu oyunda risktir, faturası ağır olur.
Tıpkı dün olduğu gibi!
Örneğin Onur Bulut, ilk kez 11’de sahaya çıktı. Peki, oranın gediklisi Svensson niye yedek arkadaş? Nihayet Rafa Silva’yı kanatlardan alıp, merkeze çekti. Geç kaldın, geç!
Hiç kırılma, darılma yok. Koca ilk yarıda Beşiktaş’ın oynadığı futboldan keyif alan ve mutlu olan var mı? Tempo yok, pas trafiği sıfırın altında, baskı ve pres ise hiç yok! Bu tabloda pozisyon üretimi elbette ‘kıt’ olur. Masuaku, bir kez ileri çıktı, pir çıktı, arka direğe topu kesti, Ernest Muçi, gelişine vurdu, Kartal’ı öne geçirdi.
Diyeceksiniz ki, Kasımpaşa ne yaptı? En azından savunmayı sağlam tuttular, ileri çıktılar, Mert’in koruduğu kaleye şutlar attılar, yani aradılar,
Yarım asırdır bu oyunla haşır neşirim, başka bir deyişle ekmek param... Yorumlarımda objektif ve tarafsız olma adına kılı kırk yararım, üzerimde asla ‘forma’ yoktur, neysem, oyumdur.
Bu yarım asırlık gazetecilik yaşamımda şöyle ‘sıfır’ hatayla maç yöneten, hakem triosuna denk gelmedim! Hep, “Hakem de insandır, hata yapar” savına sarıldık! Hatta, “Hakem takdiri, onun yorumu” diyerek günü kurtardık!
Ancak artık bıçak kemiğe dayandı, sabır mabır yerle bir oldu! Yahuu, hakemlerin hak edişlerine yani ücretlerine bakıyorum, maşallahları var, çok iyi kazanıyorlar, gözümüz de yok! Hadi işin parasal yönünü bir kenara bıraktık, her türlü bilimsel donanıma sahipler. Bariz hata mı yaptı, hoppp VAR devreye giriyor, kritik pozisyonlarda hakemi aklıyor! VAR odasında en az iki hakem ve teknik elemanlar var. Sahada mı, toplam dört hakem görev yapıyor. Peki kardeşim siz niye hala adam gibi maç yönetemiyorsunuz?
İstediğiniz kadar hakemleri bilimsel olarak donatın, hiç fark etmez, ortada kötü niyet varsa ki, bence var, bunun
Şöyle ağız tadıyla bir derbi izleyelim dedik, hevesimiz kursağımızda kaldı! Kardeşim, koskoca kokartın var, niye adam gibi maç yönetmiyorsun eyy Arda Kardeşler! Hiç fanatizm falan demeyin, Arda Kardeşler, derbide sınıfta kalmıştır! Verdiği, vermediği sarı kartlar, fauller, hangisini saysak, yerimize sığmaz arkadaş!
Sanchez çift sarıdan atılmalıydı bu birrr... Niye mi? Immobile’nin karnına yumruk atıyor, ‘tık’ yok. Aynı Sanchez, Rafa Silva’yı indiriyor, yine sarı yok! Immobile sağdan kaleye gidiyor, Barış Yılmaz indiriyor, son adam mı, değil mi, sabaha kadar tartışırım, bence kırmızının ağa babası, bu da ikiii! Ersin’e çıkardığı sarıya ne demeli? Kaleci barajı kurdurmadan atış yapılıyor, Ersin itiraz ediyor, haklı, bu üçççç... Icardi’nin pozisyonu da tartışılır, VAR niye devreye girmedi, etti mi size dörttt...
Derbi mi? Vallahi hakemi radarıma almaktan maça konsantre olamadım! Ne var ki heyecanı ve stresi yüksek bir derbiye tanıklık ettik.
Diyeceksiniz ki, istatistik veriler Beşiktaş’ı işaret ediyor, yani topla oynama yüzde 61’e 39... Bazen