Günlük yaşamımızda sıkça kullanılan bir deyim var, “Bir dokun, bin ah işit”... Bu deyim şu sıralar Beşiktaş ile müthiş örtüşüyor! Sokakta karşılaştığım Beşiktaş sevdalılarının ağzını bıçak açmıyor, dertliler, kızgınlar, küskünler, geleceğe dair umutlarını kaybetmişler!
Ne yapsınlar, önce Gaziantep, ardından Konya yenilgilerinin mazereti falan olamaz! İki yenilginin faturası önce sahadaki aktörlere, sonra Ole’ye çıkar! Ole’yi bazen anlamakta zorlanıyorum arkadaş! Immobile ve Chamberlain’deki ısrarı anlaşılır gibi değil! Tayyip’ten sağ bek, Joao Mario’dan sol kanat olmaz! Amir’i ısrarla Ole istedi, yedekte oturtuyor, niye? Elan Ricardo adlı bir oyuncu alındı, tribünde oturuyor. Neymiş, ülkemizin iklimine alışamamış! Allah, Allah, böylesini de ilk kez duyuyorum. Farklı bir gerekçe gösterin biz de inanalım!
Efendim, günlerimiz halkın içinde geçiyor, sohbetlerimizin büyük bir bölümü de futbol üzerine oluyor. Yine Beşiktaş sevdalılarının, Galatasaray derbisine yönelik sorularıyla
Beşiktaş, saman alevi gibi, bir var, bir yok! Rakip on kişi kalıyor, golü Konyaspor atıyor, tıpkı Gaziantep yenilgisi gibi! Kartal’ın kazanırken bile takır takır top oynadığını anımsayan var mı? Koca bir ilk yarıya bakın, rakip on kişi kalana kadar, bir gol girişi mi var mı, yok! Niye mi? Bunun temelindeki en büyük faktör, ofansa çıkışlarda yapılan top kayıplarıdır. Bu kayıpları ev sahibi çok iyi değerlendirdi, hücumda çoğalırken, müthiş bin takım savunması yaptılar.
Rakibin bu baskısına Kartal direniş gösteremedi, niye mi? Yanıtı çok basit, fizik - kondisyon efendim kondisyon! Bakın, ev sahibi tüm ataklarını soldan Yusuf üzerinden gerçekleştirdi, atılan her uzun topla savunmanın arkasına buluştu tecrübeli futbolcu, gel de Svensson’u arama arkadaş!Melih Bostan 27’de kızardı, Kartal’ın aklı başına geldi, gelmesine de koca ilk yarıda rakip kaleye sadece üç şut atabildi. Önce Gedson, ardından Chamberlain’ın gol denemeleri direkte patladı, Masuaku uzaktan müthiş vurdu, Deniz tokatladı, savunma uzaklaştırdı.
Kartal’ın yediği gole bakın?
Sakın ola, Beşiktaş'ın yenilgisine kılıf aradığım düşünülmesin! Ancak bizler, yani gazeteciler gerçeğin peşindeyiz, ortada bir adaletsizlik varsa ki var, sesimizi yüksek perdeden veririz, çekinmeyiz!
Zorbay Küçük'ün kokartı kocaman FIFA değil mi? Ne var ki, o kokart ona bir numara büyük geliyor, kim taktıysa oturup düşünsünler!
Beşiktaş özellikle ikinci yarıda iyi mi oynadı, asla! İyi hakem, skor tabelasına etki yapmayan, görünmeyendir! Ancak Zorbay Küçük kararlarıyla skoru etkilemiştir, lamı-cimi yok!
Sayalım mı?
Birrrr... Bruno Viana, Rafa Silva'yı ceza alanında indirdi, Zorbay Küçük, beyaz noktayı gösterdi, tamam. Ancak bariz gol şansı var, buna da kurallar sarıyı değil, kırmızıyı işaret ediyor. Küçük, kuralları da bilmiyor.
İkiiii... Sorescu gördüğü sarı karttan sonra bir süre alkış tutuyor. Bize mi, elbette orta hakeme. Kurallar ikinci sarıdan kırmızı diyor, Zorbay Küçük bundan da bihaber!
Üççç... Immobile'ye ceza alanı içinde topsuz alanda yapılan tutma sonrası
Takke düştü, kel göründü deyimi bizim kulvarda şu sıralarda Galatasaray’la müthiş örtüşüyor! Yani, hataları örten unsurlar ortadan kalkınca, bütün yanlışların ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır! Son maçta 3 gol yemesine rağmen iyi bir performans sergileyen Muslera ve 2 gol atan Osimhen ile biraz da Sanchez dışında elle tutulur bir oyuncu yok.
Her kötü sonucun faturası teknik adama kesilir, bu durum oyunun doğasında var! İdeal kadroyu çıkarırsın tutmaz, oyuncu hamleleri yaparsın, havada kalır, tıpkı Kasımpaşa maçındaki gibi!
Valla, kızmak, darılmak yok, her maçta sürekli hakemlerle uğraşıyorsun, şu performansını acaba takıma ve maça versen, fena olmaz! Oyunu daha iyi okursun, buna göre de hamlelerini yaparsın, ne dersin? Ki, önünde zorlu bir fikstür var, en yakın rakibin bu anlamda senden daha avantajlı konumda. Icardi yok, gol yükü tamamen Osimhen’in omuzlarında, ya sakatlansa, alternatifin var mı, yokkkk!
Mourinho etkisi vizyonda
Belki biraz geç oldu, nihayet Mourinho’nun sistemi oturdu, tıkır-tıkır da işliyor!
Futbolda istatistikler elbette önemli... Ne var ki bu veriler bazen pozisyon üretimiyle pek de örtüşmüyor. Topla oynama, yüzde 65 ile Beşiktaş lehine, ya pozisyon? İşte sıkıntı da burada yatıyor...
Kartal’ın gol umudu Immobile’nin adını kaç kez duyduk? Ne sağdan, ne de soldan beslendiğini söylemek çok zor. Joao Mario’nun 45’de attığı golde onun asistiyle adını duyabildik. Chamberlain, Ole’nin gelişiyle birlikte hayata döndü. Tecrübeli futbolcu, hem mücadele etti hem de sıkışan oyunu, uzun paslarla açarken, sık sık ofansa da destek verdi. Sadece o mu? Mario, giderek Kartal’ın önemli dişlileri arasında yer almaya devam ediyor.
Ligde üstekiler ve alt sırada yer alanlar arasındaki maçların kolay olmadığını dün bir kez daha gözlemledik. Kayseri yeni hocasıyla bir çıkış yakaladı, sıkıntılı bölgeden uzaklaşma adına olumlu sinyaller veriyor. Nitekim, ilk yarıda Mane ile net bir pozisyon yakaladı konuk takım... Ancak Kartal’da bir de Mert faktörü var, kritik kurtarışları devam ediyor.
***
İki takımın farklı hedefleri var
Tam tamına 55 yıl sonra ülkemizde yabancı bir hakem maç yönetti! Sloven Slavko Vincic’i izlerken bir Türk olarak içim cız etti, üzüldüm! Yazık, hem de çok yazık, koskoca ülkemizde bu derbiyi yönetecek yürekli bir hakem bulamadık maalesef!
Üzüntüm Türk hakemliğiyle ilintili... Hiç kusura kalmayın, öyle ortalığı yangın yerine çevirmeyin eyyy hakemlerimiz? Bu ortamı siz yarattınız, sizzz!
Yazık, günah değil mi binlerce euroya? Federasyonun kasasından Vincic’e 3 bin 600 euro, (yaklaşık 134 bin TL) yardımcılarına ise 2 bin 300 euro (yaklaşık 88 bin tl) çıktı! Aferin size!
Vincic’i izlediniz mi? Çaldığı düdüklerde futbolcular yanına yaklaşabildi mi? Bırakın yanaşmayı saygı gösterdiler. Yerli hakem olunca, cami güvercini gibi hakemi ablukaya alıyorlar! İşin özeti, Türk hakemlerine olan güven tamamen sıfırlandı! Peki, TFF’ye sormak istiyorum... Neden 4. hakem yabancı değil? Velev ki, orta hakem sakatlandı, Kadir Sağlam düdüğü teslim alacak değil mi? Peki, Sağlam o baskı ortamını kaldırabilir
Süper Lig’e yeni adım atan takımlar için ‘misafir’ ya da ‘asansör’ benzetmelerini sıkça yaparız. Peki ya Eyüpspor? Görüyoruz ki Eyüpspor bu zinciri yerinden söktü, gözünü klasmana dikti... Ligde müthiş bir çizgi yakaladı, oynadığı futbolla, topladığı puanların asla rastlantı olmadığını ortaya koydu. Eyüpspor’un bir özelliği daha var, Beşiktaş ile birlikte ligin en az gol yiyen takımıydı.
Maçtan müthiş keyif aldım. Sanırım topun en fazla oyunda kaldığı 90 dakikayı izledik. Keyifli diyorum, kaleyi bulan üç golün dışında üretilenler mi, kaçanlar mı dersiniz, sayısız fırsatlar vardı. Pozisyonlar Kartal’ı işaret ediyor. Üretim çok, atanlar az. Ole buna bir çare bulsa ne iyi olur?
Rafa Silva çok özel bir yıldız, futbol zekası inanılmaz, tekniğini hiç tartışmam, Kartal’ı uçuran isimdir bence... İki asist, bir gol, aldığı ücret neyse, sonuna kadar hak ediyor, müthiş bir profesyonel.
Emre Mor’un asistine Tayfur 39. saniyede yanıt verdi,
Vahh Türk hakemliği vahhh! Ne hallere düştük, ülkemizde zaten yabancı futbolcular pıtırak gibiler. VAR derken, bir de başımıza yabancı orta hakem çıktı! Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak derbiyi yabancı hakem yönetecek.
Yerli hakemlere seslenmek istiyorum; kokartlı, kokartsız hakemlerimiz beğendiniz mi yaptığınızı? Bindiğiniz dalı kestiniz arkadaş! Doğru düdükler, adaletli maçlar yönetseydiniz Türk hakemliği bu konuma gelmezdi, eserinizle ne kadar övünseniz azdır!
Dünyanın sonu değil
Geldi, çattı derbi... Galatasaray doludizgin hedefine emin adımlarla yürüyor. Fenerbahçe ise ensesinde, peşini bırakmıyor!
Aradaki puan farkı Aslan için avantaj... Efendim dananın kuyruğu derbide kopar mı, bu köprünün altından daha çok sular akar mı, soru işareti! Kora kor bir mücadele olacağı kesin. Kim kazanırsa, kazansın, dünyanın sonu değil! Yeter ki, iki şampiyon adayının maçı ‘centilmenlik’ ve futbol adına güzellikler içinde geçsin, iyi oynayan kazansın.
Solskjaer çok kısa sürede fark yarattı
Hep