Önce soralım...
Fransa’nın başkenti Paris’te 129 kişinin hayatını kaybettiği, 99’u ağır, 352 kişinin yaralandığı eş zamanlı terör saldırıları, Ortadoğu’da sürdürülen kirli bir savaşın uzanan gölgeleri olabilir mi?
Öyle görünüyor. Arşivleri açıp bakın. Dünyanın her yerinde çatışmalar ve savaşlar yaşanıyor; sınırlar değişiyor, yeniden çiziliyor, bazıları haritadan siliniyor... Daha da vahimi bazı devletler bu yeniden paylaşımın göbeğine Ortadoğu’yu oturtunca, savaşın stratejik ahlaki boyutu da ‘el’ değiştirmiş görünüyor. Militer yapılar, yerini terör örgütlerine bırakıyor. Örneğin Musul’da üç bin yıllık tarihi kent Nimrud’u bir gecede haritadan silen asker değil terördü. Böylece kirli savaşların arkasına saklananlar, yarattıkları terörle giderek böyle böyle hepimizi vuruyor.
Bugün amacı, eylemi, hedefi farklılaşmış yepyeni terörist oluşumlarla karşı karşıyayız. Bu noktaya sadece devletlerin savaş politikalarıyla gelinmedi. Bu sürecin oluşumunda dünya medyası da önemli bir rol oynadı. Bir örgütün bu kadar kısa bir sürede büyümesini araştırmadı, üzerine gitmedi, eylemlerine sessiz kaldı, kirli savaşı sürdürmek isteyenlerin duymak istemedikleri şeyleri söyleyebilmek pahasına gazetecilik yapmayı göze alamadı, aldıysa da yeterli olamadı...
Gençleri araştırın!..
Milliyet Yazarı Abbas Güçlü dün çok çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Dünyanın dört bir yanından gençlerin Ortadoğu bataklığına nasıl koştuğunu hatırlatarak bu konunun özellikle incelenmesi gerektiğini yazdı ve sordu: Bu gençler kimliklerini orada mı buluyorlar? Onları terörün kucağına iten ve bu kadar acımasız hale getiren nedenler neler? Eğer o gençlere yeterince sahip çıkılsaydı, dünyanın dört bir yanından terör örgütlerine katılım yine bu kadar yüksek olur muydu? Savaşların, göçlerin, sosyal adaletsizliğin gençleri hangi yönde etkilediğine, ne kadar kafa yoruldu, üniversitelerimizde kaç araştırma yapıldı? Bunlar son derece önemli, siyasilerin, akademisyenlerin ve medyanın üzerinde durması gereken sorular...
İnsanlığınızı test edin
Araştırmaya değer bir başka konu ise teröre alkış tutanlar... Çünkü görüyoruz ki; Ortadoğu’da neredeyse her gün yaşanan terör son olarak Avrupa’nın göbeğine düştü. Bu terörün propaganda yöntemlerine sosyal medyada alet olmuş durumda. Bir terör olayında insanların öldürülmesi nasıl olur da bir sevinç çığlığına dönüşebilir? “Paris merkez, patlıyor herkes” gibi bir tweet atmak nasıl bir ruh halidir? Neyin kimle ne adına hesaplaşmasıdır? Bu neyin öfkesidir. Avrupa’nın Ortadoğu savaşlarına müdahil olmasını sorgulayabilirsiniz, silah ticaretinin sonuçlarını masaya yatırabilirsiniz ya da ırkçılığa varan göçmen politikalarını eleştirebilirsiniz ama masum insanların öldürülmesine alkış tutmak hastalıklı bir ruh halinin tezahürü değilse nedir?
Sosyal medyada Fransa’daki terörü lanetlemek adına Fransız bayrağını profil yaptığı için ağır küfürlere maruz kalanlar da var...
Belli ki herkes kendi yasını tutuyor. Biri yas tutarken, diğerinin göbek attığı bir dünyadayız. Dolayısıyla medyanın önünde zor bir sınav var... Bu haliyle dünyanın insanlığı ve barışı birlikte inşa etmesi de mümkün görünmüyor.
Ama bilelim ki; önümüz karanlık ve asıl savaş henüz başlamadı...
FOTOĞRAFIN İMZASI