Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Leonardo da Vinci Programı; Avrupa Birliği’nin fonlarıyla üye ya da aday ülkelerin mesleki eğitime yönelik politikalarını desteklemek ve gelişmek amacıyla oluşturuldu. Türkiye’de çeşitli illerden öğrenci ve öğretmenler de bu eğitimlerden yararlandı. Ancak 2013’de bu programdan yararlanan bazı öğrencilerin eğitimi, bir terör örgütünü ziyaret etmek gibi farklı amaçlarla suiistimal etmesi, iki yıl sonra bir soruşturmaya konu olunca olay medyaya yansıdı. Milliyet internet sitesinde de haber “AB fonuyla gidip bu pozu verdiler” başlığıyla yer buldu. Haberde; proje kapsamında Berlin’e götürülen bazı öğrencilerin, PKK’nın kontrolündeki dernekleri ziyaret ettiği, örgütün flamaları önünde poz verdiği, bu fotoğrafları sosyal medyada paylaşan öğrenciler hakkında soruşturma başlatıldığı, bundan da bir okul müdürünün sorumlu tutulduğu bilgilerine yer verildi.
***
Bu haliyle bu bir haber midir? Elbette haberdir. Soruşturmaya konu olan fotoğraflar insana, bilime, geleceğe yatırım yapmak yerine, eğitimle ilgili bir fırsatın nasıl suiistimal edildiğinin fotoğrafıdır. Peki bundan kim sorumlu? Haberde Diyarbakır Burhanettin Yıldız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin PKK’nın kontrolündeki derneklere götürülmesinden, Okul müdürü Fethi Eroğlu sorumlu tutuluyor. Eroğlu’nun milletvekillerinin baskısıyla müdür olduğu, ailesinde PKK’lı bulunduğu, müfettiş raporlarında Eroğlu için istenilen kınama cezasının da kaldırılarak skandalın üzerinin örtüldüğü, Eğitim Sen iddia ediliyor. Haberde Eroğlu’nun iddiaları yalanlayan açıklamalarına da yer verilmekte.
***
Buna karşın Fethi Eroğlu’nun avukatı da müvekkilinin şeref ve haysiyetini ihlâl edici gerçeğe aykırı yayım yapıldığı gerekçesiyle bir düzeltme yazısı gönderdi. Açıklamada kısaca şöyle denilmekte; “2014 yılının Mart’ında 3 öğretmen 10 öğrencinin katıldığı projede 2016 yılı Mart ayında yapılan soruşturma tamamlanmış olup bütün belgeler ilgili kurumların kayıtlarında mevcuttur. Dolayısıyla soruşturmanın üzerinin kapatılması mümkün değildir. Okulun örgüt ile gündeme gelmesinin arkasında bazı öğretmen ve müdürün olduğu iddiasına ilişkin hukuki hiçbir maddi delil bulgu bulunmamaktadır. Haberde belirtilmiş gibi olsaydı müdür hakkında da bir soruşturma olması kaçınılmazdı. Bir okul müdürü öğrencilerin özel hayatını kontrol etmekle yükümlü değildir. TCK’nın cezalarda şahsilik ilkesi gereği hiç kimse bir başkasının işlemiş olduğu suçtan sorumlu tutulamaz ve cezalandırılamaz. Bir müdürün kişilik haklarına saldırının ötesinde ailesinin de kullanılması söz konusu olamaz Eğitim Sen üyesi olduğunun belirtilmesi açık hedef haline getirmektir. Eğitim Sen yasalarla kurulmuş tüm faaliyetlerini de yasalar çerçevesinde yapmaktadır. Müdürün proje kapsamında yurtdışına yapılan geziler sonucunda iaşe bedellerini öğretmenlere vermediği yönündeki iddia ise tüm ödemelerin banka aracılığıyla ödendiği ve ödemelere ilişkin belgeler yetkili kurumlarda mevcuttur. Proje ile ilgili yapılan tüm işlemler ve raporlar bakanlıkça onaylanmıştır.”
***
Bir gazeteci iddialar üzerinden haber yapabilir. Suçlanan kişilerinde görüşlerine yer vererek… Kaldı ki Milliyet sadece iddialara değil, bu suçlamalara karşı müdürün açıklamalarına da geniş yer vermiş. Ombudsman olarak haberde beni ilgilendiren tek şey; kamuoyunda algı yaratacak haberle ilgisi olmayan haksız bir takım bilgilere de yer verilmesi. “Müdür Eroğlu’nun ağabeyinin 1993’de PKK’ya katıldığı’ bilgisine yer vermek gibi. Bunu yazmak Müdür Eroğlu’nun da bu suçu işlemiş olabileceğine ilişkin haksız algı yaratmaktır. Bir ailede bir kişinin işlediği suçtan herkesi nasıl sorumlu tutabilirsiniz? İkincisi Eğitim Sen’li olmak? Bir meslek örgütüne üye olmak ne zamandan beri suç sayılıyor. Bunun haberle ilgisi nedir? Üçüncüsü PKK flaması önünde çekilen toplu fotoğrafta yer alanların tamamı öğrenci mi? bunu bilmiyoruz. Diyelim ki öyle. O halde öğrencilerin tamamının aynı okulun öğrencileri gibi sunulması doğru mu? Başa döneyim… Birçok ülke genç kuşaklara, geleceğine, insana eğitim yaparken biz hala bize sunulan fırsatları bir örgütün şovuna çevirecek kapasitede öğrenci yetiştiriyorsak, bundan sadece müdür sorumlu tutulamaz. Bundan hepimiz sorumluyuz… Bir öğrencinin Berlin’de onca görkemli sanat galerileri, müzeler, opera binaları dururken, bir terör örgütünün binasını ziyaret etmesi nasıl bir eğitimin sonucudur bir düşünün bakalım.