Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Medya, bariz yalan ve dolandırıcılık üzerine kurulu sponsorlu reklam ya da makaleleri yayımlamama hakkına da sahip olmalıdır.

John Berger’e göre reklamın ulaşma alanı geniş, sundukları sınırlıdır ama muazzam bir etkileme ve ele geçirme gücü vardır. Öyle ki; tüm umutları toplar, birbirine uydurur ve yalınlaştırır. Sonunda ürünle birlikte; yoğun ama belirsiz, büyülü ama yinelenebilir bir umut sunar. Dijital çağ bazı tanıtım reklamlarının kitleler üzerindeki etkisini, kamuoyunu “aldatmaya” yönelik bir güce dönüştürmüş olabilir mi?

Haberin Devamı

Bir süredir, bazı haber sitelerinde “Science&Education Global News” adı altında bir makale yayımlanmakta. Makalede, 30 günlük otomatik dil öğrenme yöntemiyle dil okullarının sonunu getirecek bir çalışmadan söz edilmekte, 597 bin 158 Avrupalının işe yaramayan zor dil öğrenme yöntemlerinden vazgeçerek bu etkili dil öğrenme yöntemine nasıl katıldıkları ise örneklerle anlatıyor. Sponsorlu makale çok şey vadediyor: Yaşınıza, eğitiminize ve daha önceki dil öğrenme tecrübelerinize bakılmaksızın 4 hafta içerisinde ailenizi, dostlarınızı ve iş arkadaşlarınızı şoke edecek, 30 günlük öğrenim sonrasında yabancı bir dili sorunsuz ve rahat bir şekilde konuşabileceksiniz. Ve bir dil uzmanı olduğu iddia edilen kişinin fotoğrafının altında şöyle yazıyor: Prof. Cristian Pettersson’nin sadece 60 değil, 100 ile 140 civarında yabancı dili anladığı rivayet edilmektedir. Prof. Cristian bu 30 günlük yöntemin oluşturulmasında esinlenilen dahi kişilik. Yöntem, inanılmaz kısa bir süre içerisinde bir yıllık dil kursunda öğrenilecek sayıda kelimenin öğrenilmesini sağlıyor!

Fakat dijital çağda söz konusu fotoğrafın gerçekte kime ait olduğunu anlamak için dil bilmeye gerek yok. Google’da yaptığınız küçük bir araştırma söz konusu bu fotoğrafın http://bridgecapitalbank.com/about-us/board-of-directors sitesinde başka bir kişiye ait olduğunu ortaya koyuyor. Yani ilanda yer alan 60 dil bilen 140 dilden anlayan Prof. Cristian Pettersson’nin fotoğrafı Bridge Capital Bank Limited Yönetim Kurulu üyesi James Baiden’e ait. Baiden ise Harvard Üniversitesi’nden Muhasebe ve Londra Üniversitesi İşletme Yüksek Lisans Derecesi diplomasına sahip. Londra Yeminli Mali Müşavirler Enstitüsü Üyesi; New York Borsacılar ve Chartered Institute of Taxation’ın (ACIT) bir Yeminli Mali Müşavir Enstitüsü’nün ortağı.

Haberin Devamı

Kamuoyunu aldatan sponsorlu makaleler reklam mı dolandırıcılık mı

İnanılmaz son

Sponsorlu makale kursa katılan birçok insanın görüşüne de yer veriyor, fotoğraflarıyla… Bir kadın fotoğrafının altında şöyle yazıyor: “Berrin Hanım, kendisine 50’sinden sonra yeni bir dil öğrenebileceğini daha önce söyleseler inanmazdı. Easy Speaker sayesinde, sadece 30 gün içerisinde Almancayı o kadar iyi öğrendi ki, hayallerinin kenti Viyana’da iş buldu ve buraya taşındı. İnanılmaz son!”

Gerçekten inanılmaz son, söz konusu makalede yer alan fotoğraf Berrin Hanım olmanın dışında konu mankeni olarak çok sayıda bambaşka yabancı kaynaklı haberlerin görseli olarak karşımıza çıkıyor. Berrin Hanım cenaze işlerinden boşanan çiftlerin sorunlarına kadar çok sayıda habere konu olmuş bir model aslında…

Haberin Devamı

Medya sadece kendi haberleri üzerinden ilkelerini belirlemez. Bir reklamın etik açıdan uygunluğunu da denetler. Reklamların yanıltıcı bilgiler içerip içermediğini sorgulama, ahlaken sorunlu, bu kadar açık bariz yalan ve dolandırıcılık üzerine kurulu sponsorlu reklam ya da makaleleri yayımlamama hakkına da sahip olmalıdır.

Kamuoyunu aldatan sponsorlu makaleler reklam mı dolandırıcılık mı

HAFTANIN FOTOĞRAFI

İsrail’de Yahudi Ulus Devlet yasasının kabulünden sonra bazı milletvekilleri selfie çekti. Yasayı protesto eden İsrailli Avi Katz da bu ‘an’ı çizdi. Yasayı “Utanç verici milliyetçi yasa” ifadesiyle yorumlayan Katz, karikatürün üzerine de “Herkes eşittir, bazıları daha eşittir” diye yazınca Jerusalem Post işine son verdi. “Başka düşüncelere tahammülsüzlük” dünyanın her yerinde…

BİR ÖVGÜ

9 ülkede, 59 medya kuruluşunda yapılan araştırmaya göre dünyadaki en başarılı gazeteler, “mesleki dogmaları” yıkma konusunda en cesaretli olanlar. Danimarkalı Per Westergaard ve Soren Schultz Jorgensen adlı iki gazetecinin kitaba dönüştürdüğü araştırmaya Hürriyet Yazarı Emre Kızılkaya da köşesinde geniş yer ayırdı. Kızılkaya’nın çevirisiyle araştırmada dokuz yönelim saptanmış: “Tarafsızlık dogmasını” sorgulayarak kendilerine özgü bir perspektifi açıkça sergileyen medya kuruluşlarının sayısı artıyor. Geçmişte farklı toplulukları buluşturan medya, artık homojen kitleler içinde daha güçlü bağlar kurmaya odaklanıyor. Okurları abonelere dönüştürmek isteyenler, aboneleri de üyelere dönüştürmeyi arzuluyor. Birçok gazete, üyelik modellerinin bir parçası olarak fiziksel etkinlikler (yazarlar ve muhabirlerle buluşmalar, festivaller, vb.) düzenliyor. Bağımsızlığını ve tarafsızlığını korumak için geçmişte (sıradan vatandaşlardan siyasetçilere ve şirketlere dek) herkesi yazı işlerine bir kol mesafesinde tutan haber kuruluşlarında bu süreç de dönüşüyor. Sosyal medya iki ucu keskin bıçak olsa da, birçok medya kuruluşu emeğini çaldırmadan farklı platformları etkin bir biçimde kullanıyor. Eskiden medya sadece sorunları ortaya koyardı, bugün çözüm odaklı yeni bir gazetecilik yaklaşımı gelişiyor.