Ülkenin tarihini hafızasına kaydeden Basın Müzesi’nin varlığını sürdürmesi için desteklenmesi şart!
Basın Müzesi’nin kütüphanesinde gazetecilik ve iletişimle ilgili 30 bin kitap bulunuyor. Her yıl 15 bin kişinin ve 5 bin araştırmacının ziyaret ettiği müze sadece gazetecilere değil, kamuya da yararlı bir kuruluş. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) çabalarıyla ayakta duruyor ve şimdi desteğe ihtiyacı var.
Basın Müzesi’nin 30. yılı… Gidip görmelisiniz; basın teknolojisi ve o teknoloji ile üretilen eserleri bünyesinde barındırmasıyla dünyadaki sayılı müzeler arasında neden yer aldığını anlayabilmek için. Müzede Türkiye’deki ilk basım olayı olarak bilinen 1729’da İbrahim Müteferrika’nın kurmuş olduğu matbaanın maketi ve bastığı örnekler, taşbaskı, düz baskı makinesi, rotatif, giyotin ve çeşitli dönemleri yansıtan baskı makineleri yer alıyor.
Türk gazetecilik tarihinin başlangıcı olan 1828 tarihli Vakayi-i Mısriye gazetesi ile basın tarihinin ilk basamaklarını anlatan belgeler ve gazeteleri bulmanız da mümkün. İkinci Meşrutiyet’le birlikte gerçekleşen basın patlaması, Meclis’in açılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Latin harflerine geçiş ve günümüze kadarki süreci içeren belgeleri, öldürülen gazetecilerin fotoğraflarını da…
Kütüphanede 30 bin kitap, 1923’ten bu yana basılı, mikrofilm ve CD-DVD olarak gazete ve dergilerin koleksiyonları bulunuyor. Osmanlıca gazete ve dergi örnekleri de kütüphane koleksiyonunda yer alıyor. Müzenin atölyeleri de var. Resim, Osmanlıca ve diksiyon atölyelerinden meslektaşlarımız yararlanıyorlar.
“Canlı tarih yaşıyor”
Müzecilik açısından taşıdığı bu niteliklerin yanı sıra kültür ve sanat etkinlikleriyle de dikkat çekiyor. Örneğin TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, Basın Müzesi’nde beş yıl süreyle TGC adına Şiir ve Musiki Günleri düzenliyor. Müzede 6 ayrı salonda sergi ve uzmanlık kütüphanesi yer alıyor. Müzede ayrıca Konferans Salonu ve Cep Tiyatrosu da bulunuyor. TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun da dediği gibi; “Müzede canlı tarih yaşıyor ancak müzenin daha da geliştirilmesi için maddi kaynağa ihtiyaç var.”
Basın Müzesi’nin kütüphanesinde 30 bin kitabın bulunduğunu ve her yıl 15 bin kişi ve 5 bin araştırmacı tarafından ziyaret edildiğini hatırlatan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş de “Bu desteğe ihtiyacımız var çünkü müzenin çok önemli bir işlevi var” diyor. Basın tarihinin, demokratikleşme tarihiyle paralel gittiğini dolayısıyla basındaki inişli çıkışlı durumun müzeye yansıdığını söyleyen gazeteci-yazar Altan Öymen de müzenin bir mücevher gibi işlendiği, mutlaka devam etmesi ve desteklenmesi gerektiği görüşünde. Hikâye bununla sınırlı değil.
Basının “hafızasını” bütün ihtişamıyla koruyan müze binasının tarihi de başlı başına bu desteği hak edecek bir geçmişe sahip. Bina, Maarif Nazırı Saffet Paşa tarafından 1865 yılında Neo-klasik tarzda inşa edildi. Maarif-i Umumiye Nezareti ve İstanbul Darülfünun hizmetlerinde kullanıldı. 1875 yılında Uluslararası Resim Sergisi burada açıldı. II. Abdülhamit döneminde sansür binası olarak kullanıldı. 1908 yılında Şehremaneti’ne (İstanbul Belediyesi) devredildi. 1983’de Basın Müzesi olarak hizmet vermesi kararlaştırıldı. Restore edilerek 9 Mayıs 1988 tarihinde hizmete açıldı. Dolayısıyla ülkenin tarihini hafızasına kaydeden Basın Müzesi’nin varlığını sürdürmesi için desteklenmesi şart!
HAFTANIN FOTOĞRAFI
İrlandalı yazar George Bernard Shaw “İşleyebileceğiniz en büyük günah, başkasından nefret etmek değil, ona kayıtsız kalmaktır” der. Yani insanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır. Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasına da Filistinliler kayıtsız kalmadı. Yahudiler ki, dünyanın en büyük zulmüne ve soykırımına uğramış millettir. Buna rağmen İsrail devletinin, kendi topraklarında barış yerine yok ederek var olmaya çalışması düşündürücüdür. İşleyebileceği en büyük günahı işlemiştir. Kendisi gibi tarih boyunca sürgünde bir halkın acısına kayıtsız kaldığı, barışmayı beceremediği için…
BİR ÖVGÜ
İYİ HABER de bulaşıcıdır. Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan, ilçedeki ilk ve ortaokul öğrencileri ile gerçekleştirilen ve yaklaşık 5 aydır kararlılıkla sürdürdüğü “Başkanımla Okuyorum” etkinliklerinin finalinde, Türkiye çapında ses getirecek bir organizasyona imza attı. 10 bin öğrenci, Başkan Özkan ile birlikte aynı anda kitap okuyarak, Türkiye’ye örnek olacak bir aktivitenin mimarları oldu.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024