Sanat, ülkemizde her dönem zor koşullarda yapılan bir şey oldu. Maddi zorluklarla; tiyatro ise sahne, sinema ise salon, müzikse yapımcı / dağıtımcı sıkıntılarıyla, her daim yasaklarla dolu bir mücadele alanı sanat. Ne zaman bir kriz olsa ilk gözden çıkarılan, ilk bütçeden düşülen kalem.
Doğal olarak festivallerin durumu da öyle. Bir yerel yönetime bağlıysa başka dertleri oluyor, bağımsızsa başka, bir vakfa bağlıysa başka. Süreklilikleri zor ve önemli o nedenle. Sektör için, seyirci için, film yapanlar, izleyenler, bir perdede, bir salonda birleşenler için. Antalya Altın Portakal ise söz konusu olan, bu ülkede bir festivalin 60 yaşına gelmesi çok önemli bir şeydi mesela. 60. yılında onun sarsıntısından payını alan Ankara Film Festivali 34 yaşına kolay gelmemişti. Ya da bu ay 44. kez kapılarını seyirciye açmaya hazırlanan İstanbul Film Festivali için konuşacaksak, bir film festivalinin 40 yılı devirmesi az şey değil. Hani en keskin eleştiri oklarıyla festivalleri lanetlerken, seyirciyi filmlere gitmemeye, sinemacıları filmlerini geri çekmeye, jüriyi bırakmaya çağırırken neye zarar verdiğimizi hatırlamak açısından.
Ama biz şu anda 44. İstanbul Film Festivali’nin programında hangi filmlerin olduğundan, neler izleyeceğimizden değil, “Neredesin Aşkım?” bölümünün bu seneki yokluğundan söz ediyoruz. İlk kez 2014 senesinde festivale eklenen bu bölüm, programda “Aşkın ne yaşı ne de cinsiyeti olduğunun altını çizen” diye tanımlanıyordu. Bu sene bazı yapısal değişikliklere giden; örneğin ulusal ve uluslararası yarışmaları tek çatı altında toplayan festivalin programında “Neredesin Aşkım” bölümü yok. Sadece o değil, kadın hikâyelerini bir araya getirmeyi amaçlayan “Çiçek İstemez” de, müzik temalı filmleri bir araya getiren “Musikişinas” da yok. Ancak diğerleri değil ama “Neredesin Aşkım?” bölümünün olmayışı Onur Haftası komitesi tarafından “kuir sinemanın dışlanmasının bir göstergesi” olarak tanımlanıp protesto edildi, o günden beri de tartışmalar büyüyerek devam ediyor.
Önce bir dönüp söz konusu bölüme bakarsak, dediğimiz gibi ilk kez 2014’te eklenmiş programa, 2015 ve 2016’da konmamış, 2017’de konmuş. Aynı şekilde Çiçek İstemez bölümü 2013’te Kadın Hikâyeleri adıyla konmuş, 2018’e kadar bir daha kendisinden haber alınamamış. 2018’de Çiçek İstemez adıyla programa eklenmiş. 2021’de Neredesin Aşkım gene yok. Hani ilk kez ‘yok edilmiş’ değil, bazen oluyor, bazen olmuyor. Musikişinas gibi farkı bölümlerin de olduğu ve olmadığı seneler var. Ve festivalin açıklaması bunun o seneki içeriğe bağlı olarak değiştiği yönünde.
Festival direktörü Kerem Ayan bir bölümü yaptıklarında o bölümün altını dolduracak sayıda film olmasını istediklerini söylüyor. “Üç – dört filmlik bölümler yapmak istemiyoruz,” diyor; “Festivalin içeriğinden ödün vermeden her türlü filmi programa alıyoruz”. Yani yer almadı denilen filmleri festivalin programını inceleyerek bulmak mümkün.
Öte yandan tabii ki bir bölümün o sene olmamasının hoş karşılanmamasına, bunun tartışılmasına diyecek bir şey yok. Ama niyet okumak ve bu okumaya dayanarak “festivali boykot edelim” noktasına varmak bu zor memlekette nice emeklerle kurulmuş, bunca yıl ayakta kalmış bir sanat etkinliğine vurulan haksız bir darbe bana göre. Bundan önce de örneklerini gördüğümüz gibi, sonucunda kazanan sinema olmuyor.