Türkçe rock müzik yapılabilir mi? Şu an kulağa inanılmaz saçma geldiğinin farkındayım ama ‘90’larda böyle bir tartışma vardı. Dilimiz rock müziğe uygun muydu? Değildir diyenler az değildi. Öte yandan mesele tam ‘uygunluk’ meselesi değildi belki ama kendine has melodisi olan bir dil olarak Türkçe’nin rock müzikle kan uyumu yakalamak için farklı bir yaratıcılığa ihtiyaç duyduğu açıktı.
Bundan kısa süre sonra bu tartışmayı sonsuza dek ortadan kaldıracak müzisyenler, gruplar birer birer hayatımıza girecek ve biz 2005 yılında Kilyos’ta düzenlenen dört günlük Rockİstanbul festivalinin açılış gününde Duman’ı, kapanışında da mor ve ötesi’nin ana grup olarak izleyecektik. Türk rock gruplarının kaderi yurt dışından gelen kıymetli müzisyenlerin ön grubu olmak değildi artık.
Çığır açan albüm
mor ve ötesi’nin pek çok açıdan Türk rock müziğinin akışını değiştiren albümlerinden “Dünya Yalan Söylüyor”, 20 yaşına basmış bugün. Yani dün, 30 Nisan’da. Grubun sosyal medyadan sorduğu “Albümü ilk dinlediğinizde ne hissettiğinizi hatırlıyor musunuz?” sorusuyla ben de o günlere gittim. Bugün Harun Tekin, Kerem Kabadayı, Burak Güven, Kerem Özyeğen’den oluşan mor ve ötesi, Tekin ve Kabadayı’nın Alman Lisesi yıllarında temelleri atılmış bir gruptu. İlk üç albümlerinde kendilerine özgü dinleyici kitlesi yaratmışken Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde gerçekleştirdikleri “Dünya Yalan Söylüyor” ile çığır açtıklarını söylemek yanlış olmaz. Hem satış rakamları açısından hem grubu yerleştirdiği konum açısından.
Bu konuma dair, müzik yazarı Çetin Cem Yılmaz’ın Çekme Kaset YouTube kanalında albüme özel yayınında yaptığı analiz ufuk açıcı. Lise ve üniversitelerde ‘cool çocukların’ dinlediği grup, 2004’te “gerçek bir haykırış albümü”yle çıkagelmişti. Şarkıların tamamı vurucu, en çok patlayan iki şarkısı “Cambaz” (Ozan Tügen’in cümbüş solosunun eşi benzeri yoktur) ve “Bir Derdim Var” ise 20 yıl sonra hâlâ - belki daha da - popüler. Gerçekten “bir derdi olan” bir albüm bu. Ve o dert o anda dünyanın diğer köşelerindeki; İngiltere’deki, Amerika’daki bir rock grubuyla aynı. Irak Savaşı’na karşı duruşlarını ortaya koyuyor, ABD’nin militarist politikasına tepki gösteriyor, “Bütün dünya izler durur / Afet-i azam bekler durur / Hedefini al, piyasanı al, her şeyi al” diye haykırıyorlar. “Yalan söyleyen” bütün dünyaya da kapaktaki şık takım elbiseli fotoğraflarıyla katılıyorlar. Arka sayfada bombalar yağarken. “Elinde güller varmış, üstün başın kan olmuş” (Yardım Et).
Yalandan kim ölmüş?
Aynı yayında grubun ince bir kelime işçiliğiyle Türkçe ile rock’ı uyumlandıran yeni bir dil getirdiğinin de altını çiziyor, Çetin Cem Yılmaz. Ve yıllar sonra o gün olduğundan daha büyük bir şeyi temsil ettiğinin. En baştaki “İlk dinlediğinizde ne hissetmiştiniz?” sorusuna dönersek, sanırım cevap bununla bağlantılı. Şu anda daha fazla şey hissediyorum, o şarkıları dinlerken. Yenilikçi tavrıyla, cesur, dolaysız sözleriyle “Dünya Yalan Söylüyor” bugün daha da fazla şey söylüyor. Ayrıca mor ve ötesi de son albümleri “Sirenler”e kadar gelen yoluyla dinleyicisini yanıltmamaya devam ediyor. Türkçe rock pekâlâ oluyor, eğer gerçekten söyleyecek sözün varsa çok da anlamlı oluyor. Hâlâ ve ısrarla yalan söyleyen dünyaya karşı. Çünkü “yalandan kim ölmüş?” Dönün tekrar dinleyin, çocuklarınıza da dinletin diyeceğim ama onlar zaten biliyor.