Dünya, büyük bir girdabın içinden geçiyor ve bunu yaşamak bizim jenerasyona düştü.
Apokaliptik bir filmin içinde gibiyiz...
Elbette endişeliyiz ama bu korona yüzünden özellikle ilk günlerde yaşadığımız panik, eminim ileride bir sürü komedi filmine malzeme olacak. Siz de haber bültenlerinde görmüşsünüzdür, insanlar ellerinde 1,5 litrelik pet su şişeleriyle Konak’ta TARİŞ’in önünde kolonya sırası bekliyordu.
Bugünlerde koronavirüs yüzünden biraz abartmış olabiliriz ama biliriz ki İzmir eskiden beri kolonyayı sever. Üzerimizdeki virüs karabasanını unutmaya çalışalım ve biraz İzmir’in kolonyalarından bahsedelim.
İzmir, Avrupa’dan gelen parfümlerle 1870’li yıllarda tanışmaya başlamış. Frenk Sokağı’nda yer alan Xenopoulos, Au Bon Marché, Grand Bazar D’Orient, Papasian Frères, Orosdi-Back gibi büyük ve gösterişli mağazalar, İzmir’i parfümle tanıştıran yerler olmuş.
O yıllardan itibaren İzmir’de oluşmaya başlayan koku ve parfüm kültürü zaman içinde yerel üretimin de başlamasına sebep olmuş.
Koleksiyoner ve yazar Aybala Yentürk, İzmir’in kolonya tarihini anlatan bir makale kaleme almış. Yentürk, İzmir Dergisi’nde yayımlanan makalesinde üreticileri “İzmir’in ilk parfümörlerini birkaç istisna dışında eczacılar oluşturuyordu. Kolonya ya da parfüm üretebilmek için her türlü teknik donanıma sahip olan eczacılar ithal ürünler ile gelişen yeni beğeni ve modaların oluşturduğu pazarı fark etmekte gecikmediler. İzmirli üreticiler, Avrupa tarzı kolonya ve parfümler üretirlerken, yabancı formülleri ülke içinde sadece tekrarlamakla kalmayıp, özgün kokular da meydana getirmişlerdir.
Bunların başında şüphesiz Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın Altın Damlası parfüm ve kolonyasıdır. Bunun dışında Melek, Bahar, Safa, Gizli Çiçek, Unutma Beni, Senin İçin gibi kokular uzun yıllar boyunca kullanılmışlar ve efsaneleşmişlerdir. Üreticiler her yıl yeni kokular piyasaya sürme konusunda birbirleriyle adeta yarışırlarken, mevsimin yeni kokuları, müşteriler tarafından merakla beklenir olmuştur” cümleleriyle anlatmış.
Kolonya sektörünün gelişmeye başlamasıyla doğal olarak beraberinde rekabet de ortaya çıkmış ve İzmir’in ‘kolonyalar şehri’ haline gelmesindeki en önemli sebep de bu rekabet ortamı olmuş. Sadece Süleyman Ferit Bey değil, onun bacanağı olan bir başka ünlü İzmirli eczacı Kemal Kamil Aktaş’ın başta Gizli Çiçek olmak üzere ürettiği Bahar Çiçeği, Son Hatıra ve Altın Rüya kolonyaları da bu ortama büyük katkı yapmış. Onların yarattığı, İzmir’e özgü bu kolonyalar başka üreticileri de teşvik etmiş, kimileri onların ürettiklerini taklit ederken bazıları da yeni kokular geliştirmiş.
Sabah Biraderlerin Losyon Kızı ve Yıldız Çiçeği Kolonyası, Louis Christian Sirelle ve ortağı Galizzi’den Filis Kolonyası, Ali Haydar Koru’nun İmbat ve İzmir Geceleri, Enhoşlar ve Kırmızı Gül Kolonyaları, Avni Kaya Kokucu’nun meşhur Esmer, Hayal ve İpek kokuları, Aydede Kolonyaları’nın İzmir İnciri, Pakün Kolonyaları, Ansen Kolonyaları ve Faik Kolonyaları onlardan birkaçı. Aybala Yentürk’ün bu araştırma yazısını mutlaka okuyun.
Son bir not: Bu salgın kâbusu bitene kadar mutlaka evinizde kalın...