Bu hikâye 2017 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde ve himayesinde başladı ve kısa sürede küresel çevre hareketine dönüştü. Arka arkaya uluslararası ödüller aldı. Ve 30 Mart Dünya Sıfır Atık günü olarak kutlanmaya başladı.
Emine Erdoğan ile başta BM’deki olmak üzere birçok sıfır atık toplantısına katıldım ve bu hikâyenin nasıl başladığını O’ndan dinleme fırsatım oldu.
Şimdi 6 yaşında olan Sıfır Atık Projesi’nin nasıl başladığını ve hayata geçtiğini Emine Erdoğan şöyle anlatıyor:
“Atık konusu hep önemsediğim bir konuydu. Aslında bizim kültürümüzde de böyledir, bilirsiniz. Kendi evimde de olabildiğince atık üretmemeye, israf oluşturmamaya özen gösterdim. Ancak projeleştirilmesi bir gün dergide okuduğum bir haberle başladı. Evsel gıda atıklarından kompost yapıldığıyla ilgiliydi. Biraz araştırma yaptım ve konunun önemini o zaman fark ettim. Evdeki yiyecek atıklarını bahçeye kazdıkları bir çukura atarak, diğer yaprak vs bir şeyler
Ukrayna-Rusya savaşı batı ülkeleri nedeniyle bir türlü bitmezken şimdi de Karabağ ara ara karıştırılıyor.
Karabağ’ı kim, neden kaşıyor?
Birileri bölgemizde huzur istemiyor. Bunu aşağılara bakınca Suriye’de, Irak’ta, Ortadoğu’da görüyoruz.
Genel bakınca ilk karşımıza batı ülkeleri çıkıyor.
Karabağ konusunda da Ermenistan’ı dolduran batı ülkeleri var.
‘Bölge huzursuz olsun yeter’ diyen batı ülkelerinin gözleri hiçbir şey görmüyor.
Ermenistan oyunlara kanmamalı ve elindeki fırsatı iyi değerlendirmeli. Yoksa ilk fırsat yalnız kalacak ve fakirleşmeye devam edecek.
Karabağ, Azerbaycan toprağı. Herkes bunu kabul etmek ve anlaşmaların gereğini bölgenin refahı ve barışı için yapmak zorunda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’deki mesajları tüm dünyada yankı buldu.
“DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜN” ve “DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR” ana mesajları birçok ülkeden destek gördü.
Özellikle ‘daha tehlikeli sınamalar’, ‘vekalet savaşları’ ‘terörle mücadele’, ‘ırkçılık ve İslam düşmanlığı’, ‘iklim değişikliği’, ‘Suriye, Ukrayna, KKTC ve Ortadoğu’ uyarılarının altını çizelim.
Emine Erdoğan’ın sıfır atık, çocuk ve şiddetin önlenmesi mesajları da önemliydi.
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Emine Erdoğan ile geçmiş yıllarda birçok BM toplantısı için New York’a gittim. Bu defa Türkiye’ye ve mesajlarına daha çok ilgi olduğunu görüyorum.
Bunlardan biri de Türkiye Yüzyılı ve BM’nin yapısı ile ilgili.
Bu seneki 78’inci Genel Kurulu ‘güven ve dayanışma’ içerikli bir temayla toplanmış.
Erdoğan BM’deki konuşmasında G
Uzaylılar ve insan dışı varlıklar tartışılıyor. NASA da bu tartışmalara girdi.
Türkiye’de de bir bölge var ki uzaylılar konusunda zaman zaman gündem oluyor. Peygamberler şehri ve 12 bin yıl öncesinin tarihini barındıran gizem ve sırlar şehri olan Şanlıurfa’dan bahsediyorum. Birkaç hafta önce Şanlıurfa’daydım. Sohbetimizde Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül uzaylılar ve insan dışı varlıklarla ilgili dünyaya Şanlıurfa çağrısı yaptı. Beyazgül, “Buralarda farklı varlıklarla ortak yaşam olmuş olabilir. Buradan farklı boyuta geçilmiş olabilir. Mars’a değil Urfa’ya gelin. Belki Mars’ın da ötesindeki sırları, gizemi burada bulabilirsiniz. Bazı şeyleri Mars’ta değil Urfa’da arayın. Şu anda ışınlanma ile ilgili bazı çalışmalar yok mu? Var. Zamandan zamana geçiş. Boyuttan boyuta geçiş, ışık hızıyla gitmek. Belki burada oldu. Göbeklitepe’nin üstünü kapatıp kaybolmuşlar. 5 bin yıllık bir kayıp zaman var. Arada 5 bin yıl kaybolmuşsa, 5 bin yıl açıklanamıyorsa belki de bunlar bu
12 Eylül’de anlamlı bir yerde ‘2023 Anayasası sempozyumu’ yapıldı. Yer geçmişte büyük acıların yaşandığı Ulucanlar cezaeviydi.
Öncesinde ve sonrasında dolaştım müze haline getirilen cezaevini. Her köşesinde 12 Eylül’ün izleri var gibiydi. Bir yer var ki insan durup uzun uzun bakıp hüzünleniyor. Neresi mi? Tabiki hâlâ kurulu duran darağacı...
Bu anlamlı cezaevinde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu’nun ortaklaşa düzenlediği ‘1982 yerine 2023 Anayasası’ Sempozyumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhalefete yeni anayasa çağrısı yaptı.
TBMM’de de önümüzdeki günlerin ana konularından biri yeni anayasa çalışması ve görüşmeleri olacak. Diğeri de iç tüzük değişikliği.
Sempozyuma katılan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile yeni anayasaya yönelik sohbet etme imkânı buldum. TBMM Başkanı Kurtulmuş 12 Eylül Anayasası’ndan kurtulmak için herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini söyleyerek yeni anayasada
“Ben terzi Ali’nin oğlu, ev hanımı Hüsniye’nin 8 evladında birisiyim. Babam Allah razı olsun, o günkü şartlarda bizi okuttu, o imkânı bize sağladı, biz de gerçekten gayret ettik, çalıştık, üniversiteyi bitirdik, sonra özel sektörde çalışmaya başladım. Benim de ilk meslek hayatım Samsun Yakakent balıkçı barınağı ikmal inşaatıdır. 23 yaşındaydım. Sekiz ay kadar orada saha mühendisi olarak çalıştım. Kendi bir ticari deneyimim olmadı, hep maaşa dayalı çalıştık. Sonra bir arkadaşım, ‘Karayolları sınav açıyor, sınava girelim’ dedi. Yıl 1990. Dedim ki ‘Ben memur olmayı düşünmüyorum, ben sınava niye gireyim?’ Ver evraklarını da müracaat edeyim dedi. Verdik evrakları. Gittik yazılıya girdik, 105 kişi alınacaktı, 85 kişi yazılıyı geçebildik. Sonra mülakata girdik, mülakatta zor sorular vardı. Mülakatı da kazandık, Karayolları’na başladık; yani Karayolları’na girişimiz 1990 yılında. Sonra Genel Müdür olunca dedim ki ‘Şu benim özlük dosyamı bir getirin’ bana. Getirdiler, valla
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile Rize’de bir gün geçirdim. Yeni yapılan Rize Havalimanına inip hem karayolu hem de liman şantiyelerinde incelemelerde bulunduk.
Türkiye’nin hava yollarında şampiyonlar liginde olduğunu belirten Uraloğlu, dünyada 340 noktaya uçuşları olduğunu kaydetti. Bu sene 60 milyon turiste ulaşılacak gibi olduğunu dile getiren Uraloğlu, turizm gelirlerinde de rekor beklendiği dile getirdi. Uraloğlu ile sohbetimden öne çıkanlar şöyle:
203 MİLYON YOLCU: Havayollarında 26 olan havalimanı sayımız 57’ye çıkardık. Yapımı devam eden 3 havalimanı var. Dünyada da 180 ülke ile anlaşmamız var. 140 ülkeye 340 nokta civarında uçuşumuz var. Neredeyse gitmediğimiz ülke kalmadı. Türkiye’de 3 tane hava yolu taşıyıcımız var. Yeni aktörler de devreye yavaş yavaş devreye giriyor. Artık talep o kadar fazla ki iç talebi karşılamakta bile zorlanıyoruz. Biraz uçak sayımızı artırmamız gerekiyor. THY’nin bu yönde hazırlığı var. Yine aynı şekilde diğer operatörlerinde bu anlamda hazırlıkları var. Bu sene 203 milyon
TEKNOFEST’i gezerken yerli imkânlar ile geliştirilip üretilen ilk genel maksat helikopteri olan GÖKBEY’i de gördüm. Etrafı şerit ile kapatılan ve tüm heybeti ile tek başına duran GÖKBEY’in yanında TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil ile sohbet etme imkânı buldum.
Yalnızlığı ve uzaktan seyredilmesi onun da dikkatini çekmiş olacak ki Kotil görevliye niye şeridi açmadığını ve GÖKBEY’i insanlarla buluşturmadığını soruyor. Çok kalabalık olduğunu ve ara ara açtığı yanıtı alınca Kotil çocukları tek tek almaya başlıyor helikoptere. GÖKBEY bir anda 7-8 yaşındaki çocuklarla doluyor. Kimi arkasına geçiyor oturuyor kimi helikopteri kullanmak için öne oturuyor. Ayakları pedallara yetişemeyen çocuklara Kotil yardımcı oluyor. Kotil, ‘büyüyünce oturacaksın, kullanacaksın merak etme. Hatta sizler daha iyilerini yapacaksınız’ diyor. Çocuklar çok mutlu, görevli paniklemiş olsa da Kotil çok mutlu ve heyecanlı.
Daha iyilerini gençlik yapacak
‘Yeni hayalleriniz var mı?’ diye