11 ili etkileyen deprem sonrası yaraların sarılması ve bölgenin tekrar ayağa kalkması için konut çalışmaları hızlı bir şekilde devam ediyor.
Bölgenin ekonomisi ve üretimi de çok önemli. Devlet konut yapımının yanı sıra bölgenin ekonomisini ayağa kaldırmak için de destekler veriyor. Bölgenin ekonomik hayatına bakmak için bu hafta sonu yapılan Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birliği’nin (GAİB) Gaziantep’te düzenlediği İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’ne katıldım.
Sohbet ettiğim GAİB Koordinatör Başkanı Ahmet Fikret Kileci yaşanılan depreme ve küresel krizlere rağmen bölgenin güçlü ihracat istatistikleri yakaladığını vurguladı.
Geçen yıla göre bölgenin ihracatının yüzde 6 geride olduğunu belirten Kileci, “Bunun en önemli nedeni yaşadığımız deprem felaketi ve dünyada değişen tedarik zinciri alışkanlığı, üretim modeli. Bu rakamı bu topraklar ve üreticiler en kısa sürede yakalayacaklardır. 1-2 ay bölgede hiçbir makine çalışmadı. Burası Güneydoğu.
Antalya- Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile Antalya buluşmamızda İsrail’in yargılanıp yargılanmayacağını, Türkiye’nin buna yönelik neler yaptığını, suç şebekeleri ve çetelerle mücadelelerini ve arabuluculuk uygulaması başta olmak üzere birçok konuyu konuştuk.
Bakan Tunç, “İsrail eninde sonunda yargılanacak. Çünkü dünyanın gözü önünde çocuk katliamı yapılıyor. O çocukların hesabı sorulmaz mı? Mutlaka sorulur. Bugün bu başarılamazsa bile yıllar sonra o katiller Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin huzuruna çıkar ve yargılanır” diyor.
Bakan Tunç sohbetimizde Milliyet’e şunları söyledi:
SİSTEM YETERSİZ AMA DELİLLER TOPLANIYOR: (İsrail yargılanacak mı?) Şu anda uluslararası sistem yetersiz kalıyor. BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı, BM anlaşması maalesef bu sorunun çözümüne imkân veren bir yapıda değil. Maalesef bir üyenin veto hakkı ateşkesi reddedebiliyor, savaşa devam kararı verilebiliyor. İnsani yardım önergeleri reddediliyor. Maalesef en insancıl şey bile o bir üyenin
ANTALYA - Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki bireysel başvuru krizi, yeni kanun ve anayasa değişikliklerini gündeme getirdi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile Antalya’da bir araya gelerek krizin nasıl bitebileceğini ve yol haritasını konuştuk.
Anayasa Mahkemesi’nin kendi yaptığı iç tüzükle yargılama yaptığını belirten Bakan Tunç, “İç tüzükte istediği gibi değişiklik de yapıyor. Dolayısıyla bir denetim mekanizması da yok. Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı iç tüzüğe birisi iptal davası açamıyor. TBMM iç tüzüğü ile ilgili iptal davası açılabiliyor. Sadece iç tüzüğünü mahkeme kendisi değiştirebilir. Hukuk devletinde bu olabilir mi?” diyor.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında hem kanundan hem de anayasadan kaynaklanan belirsizlikten ötürü bir kriz yaşandığını belirten Bakan Tunç, “Süratle bu belirsizlikleri gidermemiz lazım. Anayasa Mahkemesi’nin yargılama usulleri ile ilgili kanunda değişiklik yapılabilir” vurgusu yaptı. Tunç Anayasa
Bugün 10 Kasım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ü saygıyla, özlemle ve minnetle anıyoruz.
Bugün yine milyonlar Anıtkabir’e gidecek, sevgisini gösterecek.
Dünya da Atatürk’ü çok iyi tanır.
Kurtuluş Savaşı’yla tanır, büyük komutanlığıyla tanır, devrimleriyle tanır, çocuklara dünyada ilk bayramı hediye etmesiyle tanır, kadınlara verdiği haklarla tanır.
En önemlisi de barışçı dış politikasıyla tanır. ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ sözünü herkes bilir.
İsrail’in Gazze’de taş taş üstünde bırakmayan bombalarına ve çocukları öldürmesine ‘dur’ diyemeyen ülke yönetimlerinin de dünya barışı için Atatürk’ten alması gereken dersler var.
Artık onlar bizim evlatlarımız
Atatürk’ün Çanakkale Savaşı sonrası Anzak annelerine söylediği sözler beni hep duygulandırır.
Birkaç gün önce yeni evlenen genç akrabalarını kaybetmiş. Her gün, tanıdığı çocukların, sivillerin ölüm haberini alıyor. Bir haftadır ise Gazze’deki babasından haber alamıyor.
Zaher Elbek. Filistinli gazeteci.
Yolumuz birlikte katıldığımız TRT Haber’de kesişti. Filistin’deki son durumu, akrabalarından ve arkadaşlarından aldığı haberleri anlattı ‘Birinci Sayfa’ programında Elbek.
Son konuşmasında babasının “Gazze’yi ne yaparlarsa yapsınlar terk etmeyiz. Buradayız, hiçbir yere gitmeyeceğiz” dediğini aktardı Elbek. Gazze’deki genel havanın da “hepimiz ölürüz ama buradan ayrılmayız” olduğunu söyledi.
Gazze’de inançla savunmanın yapıldığını ve ancak İsrail’in kullanılması yasak birçok mühimmat kullanarak savaş suçu işlediğinin altını çizdi.
O gece İsrail bombardımanı artmıştı. Hem İsrail’in yaptığı soykırımı konuşuyorduk hem de Gazze’den gelen canlı görüntüleri izliyorduk. Bomba üstüne bomba atılıyordu. Gazze’den gelen görüntüler vahşeti
Birkaç gündür İstanbul’da önemli toplantılar yapıldı. Bunlardan birincisi BM İnsani Yerleşim Programı UN-Habitat’ın ‘Dünya Şehirler Günü’ etkinliği idi. Cumhurbaşkanlığı himayesinde Üsküdar Belediyesi ev sahipliğinde yapılan programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan BM yetkililerini, misafir devlet başkanlarının eşlerini ve Sıfır Atık Danışma Kurulu üyelerini ağırladı.
Emine Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye’de 6 yıl önce başlayan Sıfır Atık Projesi hem ekonomiye hem de çevreye büyük katkılar sağladı. Proje dünyaya örnek oldu ve BM’de 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan edildi.
Benim de katıldığım İstanbul’daki toplantıda 2 ana konu öne çıktı. Birincisi Emine Erdoğan’ın öncülüğündeki Sıfır Atık Projesi’nin başarıları ve bundan sonra bunun dünyada nasıl daha çok yayılabileceği.
Dünyanın birçok bölgesinden gelen devlet başkanlarının eşleri, Emine Erdoğan’a sıfır atıktaki başarıyı nasıl sağladığını sordu.
- Atatürk 1907’de Makedonya’da 3. Ordu’da iken milli egemenliğe dayalı bağımsız bir Türk devletinin kurulmasını seslendirmiş. Yani yıllar önce Atatürk’ün aklında cumhuriyet hep varmış. Hatta çevresine söylediği zaman ‘hayal’ diye yanıtlar alıyormuş.
- Milli mücadelenin dönüm noktalarından biri 23 Temmuz 1919’daki Erzurum Kongresi’ydi. Cumhuriyetin temelleri bu kongrede atıldı. Mustafa Kemal Atatürk bu kongrede ‘cumhuriyeti’ açık açık seslendirmişti.
- 23 Nisan 1920’de açılan TBMM ve hükümeti milli egemenlik esasına dayanıyordu. Yani ilan edilmemiş yönetim şekli olarak cumhuriyet var oluyordu. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada ‘hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ deniliyordu.
- Atatürk 1920’de ‘Efendiler, millet önünde, onun hak ettiği bağımsızlığın önünde, onun layık olduğu gelişme ve yenileme arzusu önünde, her kuvvet ancak milletin irade ve amaçlarına uymak şartıyla yaşayabilir. Milletin irade ve amaçlarına uymayanların talihi hüsrandır,
Ya büyük bir savaşa ya da büyük bir barışa gideceğiz”. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu sözleri İsrail-Filistin krizinin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Yani bölgede oynanan oyunları ve arkasındaki büyük planları ortaya çıkarıyor.
Türkiye barış ve ateşkes görüşmeleri yaparken ABD ve batı ülkeleri savaş baltalarını çıkarmış bile.
Peki bu işin sonu nereye gider? Gerçekten 3. Dünya Savaşı mı olacak? Yeni haritalar mı çiziliyor bölgede?
Bölgede bir süredir büyük güçler fırsat kollayan bir şekilde devriyeler atıyordu. Petrol gibi doğal kaynakların çevresine üstler kuruyordu.
Gelinen noktada Gazze’de yapılan soykırımı batı ülkeleri ısrarla görmek istemiyor nedense. AB adaylığı konusunda insan haklarına yönelik kriter üzerine kriter isteyen Avrupa ülkeleri şimdi sivillerin yok edilmeye çalışıldığı Gazze’ye gözlerini kapamış kulaklarını tıkamış.
ABD ve İngiltere’nin savaş gemileri ve uçakları Akdeniz’de bekliyor. Rusya ise