Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son yılların en az öğretmen alımları yapılıyor. Kadro dağılımları da yine hep aynı branşlara.

Bir milyon öğretmen atama bekliyor, 120 bin norm kadro açığı var, 80 bin civarında ücretli öğretmen görev yapıyor ama uzunca bir aradan sonra sadece ve sadece 15 bin öğretmen alınıyor. Branşlarında ilk 100’e giren öğretmenlerimiz bile atanamıyor! Atanmayan öğretmenler isyanda ama MEB’e göre her şey usulüne ve ihtiyaçlara uygun.

Peki öyle mi? Can-ı gönülden evet diyen kaç kişi çıkar?.. MEB başta öğretmenlerimizin sorunları olmak üzere eğitimin temel sorunlarıyla ilgileniyormuş gibi yapıyor ama maalesef yeterince ilgilenmiyor. İlgilenmediği için de hemen her konu içinden çıkılamaz hale geliyor.

Haberin Devamı

Örneğin öğretmen yetiştirmede ve kariyer sisteminde kangrene dönüşen sorunlar varken o tüm dikkatini mülakata ve Öğretmen Akademisi’ne verdi. Sonuç: Daha büyük güvensizlik, daha büyük kargaşa!

İstediğimiz bu mu? Kesinlikle hayır…

Çağ değişiyor, kafa aynı!

Son yüzyıldaki gelişmeler, insanlık tarihindeki binlerce yılı gölgede bırakacak düzeyde. Kapitalist düzen daha çok kazanmak için çağın en önemli gelişmelerini bile daha aradan birkaç yıl geçmeden çöpe atıyor.

Örneğin okurlarımız Larousse ya da Britannica ansiklopedileri almak için yıllarca kupon biriktirdiler. Aldılar ve daha pek çoğu kapağını açmadan, CD’leri çıktı. Bu kez de onlar için yine aylarca kupon biriktirdiler, para harcadılar. Maalesef onların da ömrü uzun olmadı. Yüzlerce yıl en önemli referans kaynağı olan bu ansiklopedileri kısa bir sürede hatırlanamaz hale getiren ve çöplüğe dönüşen arama motorlarının ömrü de dolmak üzere. Bakalım onların yerini ne dolduracak?

Tekrar eğitime dönecek olursak, eğitimde asıl uğraşmamız gereken meseleler ideolojik değil pedagojik ve sosyolojik.

Örneğin müfredata sürekli yeni dersler konuluyor. Devamı da gelecek. Gelmeli de.

Peki bu dersleri kim verecek?

MEB ve öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinin ve o dersleri verecek olan öğretmenlerin haberi var mı?

Öğretmen Akademisi bu konuda kaç on yıl sonra yetkin hale gelir?

Haberin Devamı

Yeni konulan dersleri, her okulda o dersleri verecek yetkin öğretmen yoksa ne olacak? Kim varsa o mu yoksa alanında uzman isimler mi verecek? MEB’in bu yönde uzun vadeli çalışmaları var mı?..

Yeni konulan ya da önümüzdeki yıllarda konulması düşünülen dersler, umarız günü kurtarmanın ya da “biz yaptık oldu” mantığının ötesine geçip, verimli ve kalıcı olur.

Örneğin Yapay Zekâ,

Örneğin Temel Hukuk,

Örneğin Dijital Sanatlar,

Örneğin Proje Tasarımı ve Uygulama,

Örneğin Görgü Kuralları ve Nezaket,

Örneğin Robotik Kodlama ve daha niceleri…

Mevcut sistemde bu dersler kaç okulda veriliyor, kim veriyor, kaç öğrenci alıyor ve en önemlisi de ne kadar verimli oluyor?

Bu yönde herhangi bir ön çalışma yapıldı mı, sonuçlar nasıl?

Önümüzdeki öğretim yılına yönelik başka dersler de düşünülüyor mu?

Örneğin Finansal Okuryazarlık? Örneğin Etik Değerler, Örneğin Akıllı Tarım!

Daha da önemlisi söz konusu dersler uygulamalı mı olacak yoksa teorik mi?

Ders kitapları hazırlandı mı, bu konuda yeni açılımlar getirildi mi, bu dersleri veren öğretmenlerimiz bu konuda hizmet içi eğitime alındı mı?..

Haberin Devamı

Bazı kazanımlar, tek derse sığmayacak kadar önemli ve kapsamlı. Örneğin yapay zekâ sadece o ders kapsamında mı ele alınacak yoksa tüm dersler içine alan olmazsa olmazımız olan bir yaşam biçimi haline mi gelecek?

En önemlisi de yeni derslerle edinilecek bilgi ve donanımlar hayata nasıl aktarılacak?..

Bu kararı alanlar, umarız tüm bu ayrıntıları ve daha fazlasını uzun uzadıya düşünüp, tartışıp, karara varmıştır…

Polemik değil, icraat!

Eğitime dair benzer soruları daha önce de birçok kez sorduk, sormaya da devam edeceğiz.

Neden mi?

İlgi çekici, verimli ve sürdürülebilir olması için. İlgi çekici olmalı çünkü öğrencinin ilgisini çekmeyen, merak uyandırmayan hiçbir ders ya da bilgi onlarda kalıcı izler bırakmıyor.

Verimliliği artırmalıyız yoksa bilgi, bilgi olmaktan çıkar ve bir yük haline gelir.

Sürdürülebilir olmalı çünkü çağımızda en hızlı değişen, gelişen, değersizleşen metalardan birisi de bilgi oldu. Oysa en büyük zenginimiz onlardı, hâlâ da öyle ama sürekliliği için her daim güncellenmesi gerekiyor!..

Peki bu hızlı değişim sürecinde MEB ve YÖK ne yapıyor?

Elbette boş durmuyorlar ama adeta proje çöplüğü haline geldiler.

Başlatıyorlar, devamını getiremiyorlar.

Bu yüzden çok olumlu sonuçlar alınabilecek pek çok proje sahipsiz kaldığı için yok olup gitti.

MEB ve YÖK böyle de üniversitelerde farklı mı? Alın birini vurun diğerlerine…

Özetin özeti: Eğitimde devlet politikası ve ortak akıl projeleri, iktidar bir yana bakan ve başkanlar değiştikçe değişmemeli!..