Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

MEB, eğitimde “dünyaya farklı bir model sunabiliriz” diyor. Bu mümkün mü? Neden olmasın diye onlarca cümle kurulabilir ancak hepsi de “ama” ile başlar ya da “ama” diye bitecektir.

Farklı bir model olarak neyi önerebiliriz?

4+4+4 mü, mülakat mı, proje okulları mı, sınav ve diploma odaklı eğitim sistemimizi mi, liyakat yerine sadakat odaklı bakış açımızı mı, öğretmen yetiştirme ve atama sistemini mi ya da ülke olarak bizim bile hâlâ anlayamadığımız Maarif Modeli’ni mi? Eğitimde başarılı modellerimiz yok değil. Örneğin köy enstitüleri, örneğin Anadolu liseleri, örneğin öğretmen okulları, örneğin uzmanlık gerektiren meslek liseleri! Hepsi de yok oldu gitti. Ya kapandılar ya da tabela okullar haline geldiler… MEB şu konuda haklı:

Haberin Devamı

Binlerce yıllık birikimimiz var. Dünya değişiyor. Geçmişle, geleceği harmanlamak gerekir!..

Peki ama nasıl? Bu harmanlama, bu bakış açısı ideolojik mi olmalı yoksa pedagojik mi? Milli ve manevi değerler olmazsa olmazımız olmalı ama kalite, liyakat, yönlendirme, planlama, istihdam da mutlaka göz önünde bulundurulmalı, okuyan okuduğuna pişman olmamalı…

En önemlisi mutluluk!

Eğitim yaşamı kolaylaştırmalı, kişiyi mutlu etmeli ve en önemlisi de hem kendisi, hem ailesi, hem de ülkesi onunla gurur duymalı. Zorlama ile eğitim olmaz. Zaten olmuyor da!.. Zorunlu eğitim süresini uzattık, okullaşma oranlarını ve diplomalı sayısını yükselttik, ülkemizin dört bir yanına üniversiteler açtık peki mutlu muyuz? Tıpkı 8 yıllık kesintisiz eğitim gibi 4+4+4’ün de tutmadığını, bize uymadığını, çocukları okuldan soğuttuğunu, sınav odaklı eğitime çanak tuttuğunu görmemiz için daha kaç nesil kaybetmemiz gerekiyor?

Üniversite okumak istemeyen çocukları, sınav köleleri haline getirmek için bu kadar zorlamanın hiçbir gerekçesi olamaz. Olmamalı da.  Zorunlu temel eğitimin ayrıntıları ve özellikle de 4+4+4 mutlaka yeniden gözden geçirilmelidir. Adı üstünde zorunlu eğitim olmasına rağmen okula gelmeyen, açık öğretim ya da MESEM benzeri projelerle okuldan uzaklaşan öğrenci sayısının bazı yörelerde, örgün eğitime devam eden öğrenci sayısından çok daha fazla ve bunun kabul edilemez olduğunu ısrarla vurgulayan okul müdürlerimiz var. MEB bu çok önemli uyarılara şimdi değil de ne zaman kulak verecek?.. Üniversite sınavına 3 milyondan fazla aday başvururken, üniversite kontenjanları hâlâ dolmuyorsa “nerede hata yapıyoruz?” diye sistemi sorgulamanın zamanı gelmedi mi? Eğitimin, sınavların, ölçme değerlendirme ve yerleştirme sistemlerinin adil olduğunu kim söyleyebilir? Ne olur artık eğitimi ciddiye alalım. Eğitimin yönetimini eğitimcilere bırakalım, ideolojik olanı değil pedagojik olanı yapalım, üzen, kahreden, zamanı boşa harcatan, heyecanı, hayalleri körelten değil onları en iyi şekilde değerlendiren olalım… Öğretmenin, öğrencinin, velinin mutlu olmadığı bir yerde mutluluktan, başarıdan, gelişmeden, kalkınmadan söz edemezsiniz… Okula giderken ayağını sürten değil, koşa koşa gidenlerin olduğu bir Türkiye özlemine kim karşı çıkabilir ki…

Haberin Devamı

Hepimizin aynı inançta olduğuna da eminiz.

Haberin Devamı

Peki o zaman geldiğimiz noktanın izahını kim, nasıl yapabilir?..

Proje okullar

Proje okullara, öğretmenlerden, öğrencilerden, velilerden, sendikalardan büyük tepki var!

Niye mi? Daha en başında kabul görmeyen hiçbir proje kabul görmedi de o yüzden!

Peki eleştiriler ve öneriler ne yönde?

İşte bazıları:

*Eğitim kurumlarının, siyasetin güdümünde birer arka bahçe haline getirilmemeli, siyasal kadrolaşma uygulamalarına son verilmelidir!

*Proje okullara öğretmen atamalarında “liyakat” esas alınmalıdır!

* MEB Proje Okullarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarına bakıldığında, kriteri belli olmayan, keyfiyetin döndüğü bu sistem dikkat çekiyor!

* Açıklanan sonuçlar da yine gösteriyor ki kimin neye göre atandığı veya görevlendirildiği belli değil. Diğer okullara yönetici görevlendirme gibi sınav ve diğer kriterler getirilmelidir.

MEB, tüm bu eleştirilere cevap vermek zorundadır. Söz konusu okullara en iyi öğrencileri alıp, liyakat açısında hiçbir farklılığı olmayan öğretmenleri atamak ne kadar doğru?

Şeffaflığın olmadığı yerde tartışmalar hiç bitmez. MEB atama kriterlerini bir an önce açıklamalı, “ben yaptım oldu” dayatmacılığından artık vazgeçmelidir. Yoksa bu da mülakat gibi bu da yargıdan dönerse hiç şaşırtıcı olmaz!..

Özetin özeti: Eğitimdeki sorunlarımızı çözmeden diğerlerini hiç çözemeyiz!..