Milliyet, Haslet ve karikatür?...

1 Haziran 2025

Milliyet’in sembol isimlerinden birisini daha sonsuzluğa uğurladık. Haslet Soyöz’ü Milliyet okuru olup da tanımayan yoktur. Tıpkı ressamlığı gibi…

Milliyet’te karikatürün efsane isimleriyle birlikte uzun yıllar çalışma şansı yakaladık. Sanatın, hicvin, cesaretin, farkındalığın en önemlisi de bir ansiklopediye sığmayacak olayları tek karede anlatmanın ustalığını onlardan öğrendik.

Turan Abi (Selçuk), Bedri Abi (Koraman), Altan Abi (Erbulak), Mesut Yavuz rahmetli olmuşlardı şimdi o kervana Haslet de katıldı. Musa Kart, Ercan Akyol ise onların zirveye çıkardığı bayrağı dalgalandırmaya devam ediyorlar. Arkadan gelenler var mı? Keşke fazlasıyla olsaydı…

Abdi Bey (İpekçi) de karikatür çizermiş, onla çalışma şansımız olmadığı için karikatür çizerken de göremedim…

Cağaloğlu yıllarında hep iç içeydik. Turan Abi öğle saatlerinde gelir masasına oturur karikatürünü birkaç saat içerisinde tamamlar ve geldiği sessizlikte giderdi. Tam bir beyefendiydi. Kendisi konuşmaz çizgileri ve söyleyeceklerini

Yazının Devamı

Doğurganlık meselesi (3)

30 Mayıs 2025

Doğurganlık sorununu diğer ülkeler nasıl çözer bilemeyiz ama bizimkini çözmenin yolu eğitimden geçiyor!..

Peki ama nasıl bir eğitim?

Bugünkü gibi olmadığı kesin.

Doğurganlık konusunun “beka” sorunu haline gelmesinin çok fazla nedeni var ama ilk sırada açık ara eğitim yer alıyor.

50 yılı aşkın süredir eğitimde yaptığımız hatalar, gençlerimizi sadece evliliğe ve çocuk yapmaya soğutmakla kalmadı, ülkemize yönelik aidiyet hissinin de ciddi anlamda örselenmesine neden oldu. “Fırsatını bulsak hemen gideriz” demeleri bu yüzden.

Dünü dünde bırakıp kabahatli arama yerine çözüme odaklanırsak, üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yoktur. Bunu yüzyıllar boyunca defalarca kanıtladık...

Doğurganlığın istenilen oranlara yükselmesi, evlilik yaşının ötelenmesi ya da hepten vazgeçilmesine yönelik olarak gerçekten bir çözüm istiyorsak, her şeyden önce samimi olmamız ve yapılan hatada dur dememiz gerekiyor. Peki, bu hatalar en çok hangi konularda yapılıyor? İşte en önemli satır başları:

Yazının Devamı

Doğurganlık meselesi (2)

28 Mayıs 2025

Terör, doğal felaketler, ekonomik kriz, salgın hastalıklar, iç ve dış göçler, savaşlar, küresel ısınma, açlık, cehalet gibi çok önemli küresel sorunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de özellikle kalkınmış ya da kalkınmakta olan ülkeleri derinde etkileyen yeni bir sorunla karşı karşıyayız.

Dünya nüfusu 100 yıl önce 1,7 milyar; ülkemizin nüfusu da 13 milyon civarındaydı. Şu an ise Türkiye 90 milyona, dünya da 9 milyara yaklaşıyor.

Peki o zaman bu panik niye?

Doğurganlık azalıyor, ömür uzuyor, tüketim çılgınlığı, israf, doğa tahribatı ve en önemlisi de ucuz ve genç işgücüne olan talep dur durak bilmiyor. Bir önceki yazımızda da özellikle dile getirdiğimiz gibi doğurganlığın azalması konusunda hemen her ülkenin gerekçeleri çok farklı.

Ekonomik deseniz çok önemli ayrıntı ama detaylara girdiğinizde nüfus artış oranı en zengin ülkelerde dibe vururken, en fakir ülkelerde ve bölgelerde zirveye çıkabiliyor.

İşsizlik deseniz bu konuda da ülkeden ülkeye değişen gelişmeler söz

Yazının Devamı

Doğurganlık sorunu! (1)

25 Mayıs 2025

Cumhurbaşkanı Erdoğan doğurganlık konusunda SOS verdi. Gelinen noktayı “felaket” olarak değerlendirdi. 

Avrupa ülkeleri bu konuda zaten mustaripti. Dökme suyla yani seçilmiş göçmenlerle nüfusunu dengelemeye çalışıyordu. 

Doğurganlığın azalması, dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan ve yakın zamana kadar ikinci çocuğu yasaklayan Çin’de de en önemli sorunlar arasında yer alıyor. 

Gerekçe hep aynı: Ömür uzuyor, doğurganlık azalıyor. Evlenme ve çocuk yapma sürekli öteleniyor. Demografik yapı bozuluyor. Emekliler artıyor, çalışan azalıyor. Tüketim artıyor üretim düşüyor!.. 

Madalyonun öteki yüzünde ise ülkeden ülkeye değişen sorunlar yumağı var. Yetişkinlerin ve ülkeleri yönetenlerin olaya bakış açıları ile gençlerin hayattan beklentileri çok az noktada örtüşüyor. 

Yetişkinler davul gençlerin boynunda, tokmak ise kendi ellerinde olsun istiyor. 

Gençlerin itirazı da bu yönde. “Dünya ve koşullar, sizin

Yazının Devamı

Hayal bile kuramıyoruz!

23 Mayıs 2025

Çıtamızı hep daha yükseklere taşıdık. Bunun için de çok çalıştık, çok büyük fedakarlıklarda bulunduk. Hepimizin idealleri vardı. 

LGS ve YKS’ye giren öğrenci ve ailelerinin öncelikli beklentisi iyi bir okul, iyi bir gelecek, KPSS sonrası atama bekleyen öğretmenlerimizin beklentisi yeni bir atama dönemi, yorulanların en başında gelen velilerimizin beklentisi ise “huzur” yönünde. 

Beklentiler hiyerarşisine gençlerden başlayalım. 

Onları sınavlarla öylesine çok hırpalıyoruz ki, her şeyin en iyisini istemekte sonuna kadar haklılar. 

Çocukken çocukluklarını, gençken gençliklerini yaşayamadıkları için en iyi okullarda öğrenim görüp bol kazançlı iyi bir işe girip olabildiğince özgür olmak istiyorlar. 

Kendilerinden istenenleri fazlasıyla yerine getirdiklerine inandıkları için beklentilerinden ve yaşam standartlarından asla taviz vermiyorlar. 

Dayatmalara karşılar. 

Hızlı karar veriyor, çabuk sıkılıyorlar ve önemli olan önce kendi doğruları. 

Yazının Devamı

LGS, YKS ve LABRİS

21 Mayıs 2025

2025 Sınav Maratonu’na sayılı günler kaldı. Adaylarda heyecan dorukta, aileler, ”hayırlısıyla bitse de kurtulsak” modunda. Tedirginlik ise hat safhada. En çok da en iyi öğrenciler tedirgin. 

Fazladan ya da eksik yapacakları tek soru dahi tüm hayallerini altüst edebiliyor. Bu yüzden de kontrolü asla elden bırakmıyorlar. Herkes tatil yaparken onlar ders çalışıyor, herkes baharın keyfini çıkarırken onlar birkaç deneme sınavı daha çözmenin ya da birkaç konu daha tekrar etmenin çabası içerisindeler. Bu noktada en çok ihmal edilen şey ise ayrıntılar!.. LGS ve YKS benzeri sınavlar sadece bilgiyi ölçen sınavlar değil, zamana karşı yarışı, dikkati, analiz ve sentez yeteneklerini ve en önemlisi de okuma, anlama ve bunu yorumlama ve sonuca ulaşma yetkinliklerini ölçüyor. Son yıllarda sorular o kadar uzatıldı ki yüksek okuma temposuna alışmayan birisinin verilen süre içerisinde o soruları bırakın anlamayı, analizi sentezi, çözmeyi ve cevap kartına işlemeyi anlaması bile çoğu zaman, çoğu aday

Yazının Devamı

Eğitim vezir de eder rezil de!..

18 Mayıs 2025

Eğitim son birkaç yüzyıla kadar seçkinlerin, aristokratların, saraylıların, burjuvaların imtiyazında olan bir ayrıcalıktı.

Siz şimdi tüm ülkelerde 12, 13 yıla varan zorunlu eğitime bakmayın, yakın zamana kadar halkın eğitim hakkı yok gibiydi.

Bırakın okula gitmeyi, okulların önünden bile geçemezlerdi. Onları değerli kılan aldıkları eğitim oldu!..

Demokrasiyle birlikte bireyler özgürleşti, eğitimi ciddiye alanlar refah toplumu haline geldi, sırt çevirenler ya da arka bahçe yaratma sevdasında olanlar dünün karanlık dehlizlerinde hâlâ debelenip duruyorlar…

Asya kaplanlarının mucizesinin altında yatan da eğitimdir, Batılı ülkeleri diğerlerinden farklı kılan da yine eğitimdir.

Eğitim demek akıl, bilim, plan program, öngörü, iyi insan demektir.

Eğitim demek iyi mühendis, iyi yargıç, iyi usta, iyi gazeteci, iyi çiftçi, iyi ekonomist, iyi tüccar demektir.

Eğitim demek insan haklarına ve doğaya saygı, hak hukuk adalet, olanı paylaşma, barış, hoşgörü, tolerans demektir.

Yazının Devamı

Sosyolojik hatalar!

16 Mayıs 2025

Sosyolojik olayları başlatan siz olsanız da nasıl şekilleneceğine, nasıl sonuçlanacağına siz karar veremezsiniz. İşler çığırından çıktığında da pişmanlık para etmez!

Şu an için bizde de olduğu gibi gelişen ya da gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunu demografik yapının giderek bozulması, doğum oranlarının dibe vurması!

Dünyanın en kalabalık ülkelerinden Çin bile bu konuda muzdarip!

Yakın zamana kadar tek çocuktan fazlası yasak olan ülkede, gençler bir an önce evlensin, çocuk yapsın diye gözlerinin içine bakıyorlar.

Avrupa bu treni çoktan kaçırdı. Bizim ise bu konuda kafamız karmakarışık!

“Çocuk dünyanın en tatlı varlığı kim istemez ki” demek en kolayı.

Çok eskiler için karnını doyuracak bir lokması, üstüne giyeceği bir hırkası olmak yaşamı idame ettirmek için yeterliymiş. Peki bugün öyle mi? Daha da önemlisi evlenmeye, çocuk yetiştirmeye uygun şartlar var da gençler mi kaçıyor?

Bazı istisnalar hariç dünya genelinde hiç evlenmeyen sayısı giderek artıyor, evlilik yaşı

Yazının Devamı