05.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güliz Arslan - guliz.arslan@milliyet.com.tr
Bir gökdelen. Dışarıdan bakıldığında diğerlerinden çok da farklı görünmüyor; yüksek, gri... Ama içi ise bildiğimiz hiçbir gökdelene benzemiyor; mezarlarla dolu. Bu bir gökdelen-mezarlık! İçinde ölüler “sergileniyor”. En rağbet görenler ünlülerinkiler elbette. Onların mezarlarının sponsorları bile var. Anı objeleri satılıyor mezarlığın alışveriş merkezinde. İnsanlar gelip sosyalleşiyor bu binada. Bir şeyler yiyip içiyor hatta en tepedeki gece kulübünde eğleniyor. Bu proje ArchiWorld’ün öğrenciler için açtığı uluslararası mimarlık yarışmasının ödül kazanan katılımcılarından ODTÜ’lü Burak İlhan ve Kutay Biberoğlu’nun tasarımı. Adı “Necroturris” yani “ölü kulesi”.
ArchiWorld dünya çapında
200 binin üzerinde mimarın üye olduğu bir ağ. İki yılda bir böyle bir yarışma düzenliyor. Dünyanın tanınmış mimarlarından oluşan 12 kişilik jüri birer proje seçiyor. Kazanan projelerin temsilcisi o mimarın yanında staj imkanı kazanıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen yarışmaya 1.400 proje başvurdu. Kazanan projelerden ikisi Türkiye’den; Osman Sümer’in “Living Bridge” ve Burak İlhan’la Kutay Biberoğlu’nun “Necroturris” isimli projeleri.
Üçü de ODTÜ Mimarlık’tan olan gençlerden İlhan ve Biberoğlu’yla bir araya geldik.
Neden bir mezarlık tasarladınız?
Burak İlhan: Yarışmanın konusu geleceğin mimarisiydi. Biz de gelecekte karşılaşabileceğimiz sorunları düşündük; sosyal eşitsizlik, küresel ısınma, nüfus artışı, doğanın tahribatı... Bunların içinden nüfus artışına yoğunlaştık. Mezarları bir binada toplayınca ne gibi ekonomik, sosyal ihtiyaçlar ortaya çıkar dedik.
Kutay Biberoğlu: Sosyal dengesizliği, egoların şişmesini, narsizmi, etik değerlerimizin değişmesini vurgulayan bir proje yapmak istedik. Bunu da ölüm gibi kimsenin hakkında konuşmak istemediği bir kelime üzerinden yaptık. Amaç, bunu alıp inşa etmek değil. Bu bir manifesto, bir eleştiri...
Nedir tam olarak bu proje?
Burak İ.: Bir kule. Toprakla ilişkisi pek yok. Çelikten bir orman gibi.
Kutay B.: Dikey boyutta mimari bir tipoloji oluşuyor. Buna mezarlar konuyor. Mezarlar geniş bir alanda değil, kat kat...
Ölüyü mezara dik koymak değil yani? Ölünce bari uzanıp dinlenebilecek insan...
Kutay B.: Evet. İsteyen yatsın, isteyen yakılsın, isteyen gömülsün, isteyen kıbleye doğru yatsın...
“Michael Jackson’ın mezarına sponsor olacaklar”
Kimlerin mezarları olacak bunun içinde?
Burak İ.: Ölümsüz olma hırsı içinde olanların...
Kutay B.: Öldükten sonra sergilenmek isteyenler...
Nasıl sergilenecekler?
Burak İ.: Mumyalama, hologram gibi sistemlerle...
Ve bu neye yol açacak?
Kutay B.: İnsanlar bundan kâr etmek isteyecek. Bu bir kamusal alan olacak. Şehrin anıtsal bir gözdesi olacak. Dünyanın her yerinden insanlar ünlüleri, zenginleri görmeye gelecek. İçinde restoranlar, alışveriş merkezleri açılacak.
Burak İ.: Yeni bir pazar ortaya çıkacak.
Michael Jackson’ın mezarını ziyaret etmek bir sosyal etkinliğe dönüşecek yani.
Kutay B.: Aynen öyle. Bir müzik şirketi Michael Jackson’ın mezarına sponsor olacak, bedenine o markanın kulaklıkları takılacak mesela...
Bir de gece kulübü var mezarların en üstünde yer alan...
Burak İ.: Ölümün hayata ne kadar karıştığını gösteren bir öğe olarak yer alıyor o da.
Kutay B.: Projeye başlarken bütün etik, dini, manevi değerlerin tamamen yok olduğunu ya da dejenere olduğunu kabul ederek başladık. İşin distopik kısmı da bu.
Ödül töreninde bir de sunumunu yapmışsınız. Nasıl tepkiler aldınız?
Kutay B.: Sunumu yaparken salonda soğuk rüzgarlar esti. En sonunda “Şunu belirtmeliyim bu aslında bir eleştiri, bir senaryo, olmaması gereken ama sinyallerini aldığımız şeyi gösterdik” dedikten sonra herkes rahat bir nefes aldı.
Peki bu konunun bir ütopyasını yapacak olsaydınız o nasıl bir şey olurdu?
Burak İ.: Ölüm bir pazarlama öğesi olmasın yeter.
Ödül getiren teknoloji
AutodeskTürkiye Eğitim Koordinatörü Evren Arın: “Ekip ödül kazanan projelerinde Autodesk’in programlarını kullandı. Bunlar mimarlık ve yapı sektöründe profesyonellerin kullandığı programlar. ODTÜ gibi yüzlerce okula ücretsiz olarak sağlanıyor. Yetenekli öğrenciler bu teknolojileri başarılı projelere dönüştürüyorlar.”